Livza
Well-known member
Ev halkıyla da istişare çok önemli
Kur’ân-ı Kerîm’de bir sûrenin adı “Şûrâ Sûresi”dir. İki âyet de direkt istişareyi nazara verir, emreder. İstişare de ‘danışma, akıl alma’ mânâsındadır. Eş anlamlısı olarak ‘meşveret’ kullanılır. “Birlikten kuvvet doğar” sözü istişarenin mühim bir işlev gördüğünü hatırlatır bize.
Dünyaya gelişimizin asıl gayesi imtihandır. Kur’ân, çoluk-çocuğumuzun da bizim için bir fitne, yani imtihan sebebi olduğunu belirtir. Meşveret edip etmemekle de imtihan ediliriz. Sıkıntılar, hastalıklar ve sâir olumsuz şeylerle de imtihan ediliriz.
Ve bu durumlar karşısında nasıl hareket etmemiz gerektiğine tam olarak karar veremeyebiliriz. Veya, tek başına karar vermenin sorumluluğu altında kalmak istemeyebiliriz. İşte istişare böylesi durumlar için kurtarıcıdır.
Çocuk, fikir hürriyeti, konuşma özgürlüğü, demokrasi eğitimini “aile istişareleri”yle alır.
Hep beraber alınan ortak kararlar hem kişinin özgür iradesini kullanmasını sağlayacak, hem de ağır bir sorumluluktan kurtaracaktır.
Uhud Savaşı hazırlıklarını hatırlayalım. Hani Peygamberimiz (asm), ashabına sormuştu:
“Düşman yaklaşıyor, onları nasıl karşılayalım? Ben Medine’yi içeriden müdafaa etmekten yanayım. Siz ne dersiniz?”
Bedir gazasında bulunamayan kahraman ve genç sahabeler, o harbe katılanların nâil olduğu ecir ve sevabı düşünerek, düşmanı Medine dışında karşılamak istediklerini söylediler. Ve çoğunluk bu isteği doğruladı.
Resûlullah (asm) ekseriyetin, düşmanı dışarıda karşılamak istediğini anlayınca açık arazide savaşmayı kabul etti. Çünkü çoğunluğun görüşü bu şekildeydi. Güngörmüş, tecrübeli sahabeler gençlere şöyle dediler:
“Siz Resulullah’ın (asm) sözünden aykırı bir söz niçin sarf ettiniz?”
Bunun üzerine gençler Peygamberimiz’e (asm) giderek, “Biz fikrimizde ısrardan vazgeçtik, siz nasıl istiyorsanız öyle yapalım; Medine’de kalalım” deyince, alınan karardan geri dönülemeyeceğini bildirdi Resûlullah (asm).
Savaşın sonucunu merak ediyor musunuz?
Maalesef İslâm ordusu yenildi. Fakat Peygamberimiz (asm) alınan karara riâyet etmenin ne kadar önemli olduğunu ashabına gösterdi.
Savaş gibi hayatî bir meselenin olduğu durumda Peygamberimiz (asm) ashabıyla istişare ediyorsa, aile hayatında da eşler birbiriyle istişare etmelidir. Kadın ve erkek her durumda birbiriyle konuşmalı, alınan karar doğrultusunda hareket etmelidirler.
Çocuklar istişare sistemine alıştırılmalı. Akıl baliğ çağına ulaşmışsa onlar da bu meşveret ortamına dâhil edilmeli, düşünceleri dinlenmelidir.
Ailenin ortak aklıyla alınan kararlar sayesinde aile bağları güçlü ve sağlam olacaktır. Karar sonucunda yaşanan ne olursa olsun kimse kimseyi suçlamayacak, kimse üzülmeyecektir.
Müslümanın bir vasfı da, “istişare etmek”tir. “Onların işleri, aralarında istişare iledir” (Şûrâ: 38) âyeti apaçık bunu ortaya koymaz mı?
Ali FERŞADOĞLU
19.11.2012
Yeni Asya
Kur’ân-ı Kerîm’de bir sûrenin adı “Şûrâ Sûresi”dir. İki âyet de direkt istişareyi nazara verir, emreder. İstişare de ‘danışma, akıl alma’ mânâsındadır. Eş anlamlısı olarak ‘meşveret’ kullanılır. “Birlikten kuvvet doğar” sözü istişarenin mühim bir işlev gördüğünü hatırlatır bize.
Dünyaya gelişimizin asıl gayesi imtihandır. Kur’ân, çoluk-çocuğumuzun da bizim için bir fitne, yani imtihan sebebi olduğunu belirtir. Meşveret edip etmemekle de imtihan ediliriz. Sıkıntılar, hastalıklar ve sâir olumsuz şeylerle de imtihan ediliriz.
Ve bu durumlar karşısında nasıl hareket etmemiz gerektiğine tam olarak karar veremeyebiliriz. Veya, tek başına karar vermenin sorumluluğu altında kalmak istemeyebiliriz. İşte istişare böylesi durumlar için kurtarıcıdır.
Çocuk, fikir hürriyeti, konuşma özgürlüğü, demokrasi eğitimini “aile istişareleri”yle alır.
Hep beraber alınan ortak kararlar hem kişinin özgür iradesini kullanmasını sağlayacak, hem de ağır bir sorumluluktan kurtaracaktır.
Uhud Savaşı hazırlıklarını hatırlayalım. Hani Peygamberimiz (asm), ashabına sormuştu:
“Düşman yaklaşıyor, onları nasıl karşılayalım? Ben Medine’yi içeriden müdafaa etmekten yanayım. Siz ne dersiniz?”
Bedir gazasında bulunamayan kahraman ve genç sahabeler, o harbe katılanların nâil olduğu ecir ve sevabı düşünerek, düşmanı Medine dışında karşılamak istediklerini söylediler. Ve çoğunluk bu isteği doğruladı.
Resûlullah (asm) ekseriyetin, düşmanı dışarıda karşılamak istediğini anlayınca açık arazide savaşmayı kabul etti. Çünkü çoğunluğun görüşü bu şekildeydi. Güngörmüş, tecrübeli sahabeler gençlere şöyle dediler:
“Siz Resulullah’ın (asm) sözünden aykırı bir söz niçin sarf ettiniz?”
Bunun üzerine gençler Peygamberimiz’e (asm) giderek, “Biz fikrimizde ısrardan vazgeçtik, siz nasıl istiyorsanız öyle yapalım; Medine’de kalalım” deyince, alınan karardan geri dönülemeyeceğini bildirdi Resûlullah (asm).
Savaşın sonucunu merak ediyor musunuz?
Maalesef İslâm ordusu yenildi. Fakat Peygamberimiz (asm) alınan karara riâyet etmenin ne kadar önemli olduğunu ashabına gösterdi.
Savaş gibi hayatî bir meselenin olduğu durumda Peygamberimiz (asm) ashabıyla istişare ediyorsa, aile hayatında da eşler birbiriyle istişare etmelidir. Kadın ve erkek her durumda birbiriyle konuşmalı, alınan karar doğrultusunda hareket etmelidirler.
Çocuklar istişare sistemine alıştırılmalı. Akıl baliğ çağına ulaşmışsa onlar da bu meşveret ortamına dâhil edilmeli, düşünceleri dinlenmelidir.
Ailenin ortak aklıyla alınan kararlar sayesinde aile bağları güçlü ve sağlam olacaktır. Karar sonucunda yaşanan ne olursa olsun kimse kimseyi suçlamayacak, kimse üzülmeyecektir.
Müslümanın bir vasfı da, “istişare etmek”tir. “Onların işleri, aralarında istişare iledir” (Şûrâ: 38) âyeti apaçık bunu ortaya koymaz mı?
Ali FERŞADOĞLU
19.11.2012
Yeni Asya