nurul reþha
Well-known member
Aslıhan Köşşekoğlu'nun haberi:
Akşamları birlikte geçirdikleri kısa zaman dilimini televizyona kurban etmek istemeyen çiftler, çareyi televizyon almamakta buluyor. Tıpkı Sedanur-Tacettin ve Ayşegül-Erkan Kara çifti gibi.
Biraz hafızamızı yoklayalım ve Türk filmlerinden bir sahne ile başlayalım: Mahallenin sevecen, sıcakkanlı, tertemiz kızı Necla, yine mahallenin yağız delikanlılarından Kenan'la evlenir. Sonra Necla ile Kenan'ın mütevazı, sıcak evlerinden bir sahne görünür filmde. İki küçük koltuk, ortada bir halı, duvarın köşesine yerleştirilmiş bir sehpa ve üzerinde küçük bir televizyon. Televizyonun üzerinde de temizlik ve düzeni simgeleyen sade bir çiçek. Sahnenin samimiyetine söyleyecek sözümüz yok. Bizim dikkat çekmek istediğimiz nokta şu ki, eskiden yeni evlenen çiftlerin evlerine ilk aldıkları eşyaların başında televizyon gelirdi. Televizyonsuz bir ev hepimize garip, hatta eksik görünürdü. Öyle ya, akşam evde vakit nasıl geçecek, misafir çocukları televizyon diye tuttursa ne cevap verilecekti. Günümüzde yeni evlenen çiftler bunları pek dert etmiyor olacak ki pek çoğu evine televizyon almıyor. Mobilyalar A'dan Z'ye döşeniyor, bulaşık makinesine kadar tüm beyaz eşyalar tamamlanıyor, hatta televizyon ünitesi bile alınıyor ama ünitenin televizyon için ayrılan yerini kitaplar süslüyor. Her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülüp televizyondan vazgeçilmesinin sebebini az çok anlıyoruz. Televizyonun aile içi iletişime etkileri bilinen bir gerçek ne de olsa. Çiftlere sorduğumuzda da hepsinden benzer gerekçeleri duyuyoruz: "Dizilerin, programların aramızdaki muhabbeti bitirmesine izin vermek istemedik." Televizyonsuz evlerde yaşayan çiftlere kulak veriyor, aile danışmanlarının yorum ve önerilerini dinliyoruz.
Televizyonun getirdiği ahlakî çöküntüden uzak kalıyoruz
Bir yıl önce dünya evine giren Sedanur-Tacettin Güzeller çifti de evine televizyon almayanlardan. Kendisi de eğitimci olan Tacettin Bey televizyonsuz bir ev kurmalarının en büyük sebebinin televizyonun oluşturduğu ahlaki çöküntüden uzak durmak olduğunu söylüyor. Seda Hanım da reklamların, dizilerin içeriğindeki olumsuz örneklere dikkat çekiyor ve "Televizyon olduğunda istemediğiniz görüntüler evinize kadar girebiliyor." diyor. Gezmeyi çok seven çift, televizyon karşısında geçirecekleri vakti gezmeye ve kitap okumaya ayırdıklarını söylüyor.
Televizyonu doğru kullanmayı bilmiyoruz
Nimet Kirişçi (Aile Danışmanı ve Eş Terapisti): Çiftler arasındaki meselelerin derinine girdikçe artık televizyon bağımlılığının arttığını görüyoruz. Aslında televizyon doğru kullanmayı bildiğimiz zaman kişisel gelişimimizi olumlu etkileyecek, kültürümüzü artıracak bir araç. Kullanmayı bilmiyoruz ve bağımlısı oluyoruz. Ailemizle geçireceğimiz o özel saatlerin çok büyük kısmını alıyor. Televizyon eşler arasında arayı açan sinsi bir ajan. Bazı çiftler de artık bunun farkına varıyor ve televizyon almıyor. Ancak burada şöyle bir tehlike var. Televizyon almayan çiftler DVD gibi farklı araçlarla filme yöneliyor. Eğer ekrana bağımlıysanız DVD ya da televizyon fark etmiyor. Şu unutulmamalı televizyon sabah uyanır uyanmaz düğmesine basılacak, gece yatarken kapatılacak bir alet değil. Seyredilen programlar konusunda seçici davranıldığında zararlı etkilerinden kurtulabilinir.
Annem televizyon gönderdi, kurmadık
İstanbul'da yaşayan Erkan ve Ayşegül Kara çifti evleneli bir yıl olmuş. Çift "Zaten çalışıyoruz, birbirimize yeterince vakit ayıramıyoruz." diye televizyon almamış. Ayşegül Hanım televizyon olmamasının yalnızca kendi aralarındaki diyaloğu değil, misafirleriyle ilişkilerini de etkilediğini söylüyor, "Misafirlerimizle daha sağlıklı vakit geçiriyor, güzel sohbetler ediyoruz." diyor. Yalnız Ayşegül Hanım'ın annesi evde televizyon olmamasını yadırgamış ve Safranbolu'dan gelirken eski televizyonunu getirmiş. Ayşegül Hanım o televizyonu hâlâ kurmadıklarını, kurmayı da düşünmediklerini anlatıyor. Peki, gündemi takip sıkıntınız oluyor mu diye soruyoruz, cevap manidar: "Tam tersi, televizyon olmadığı için daha dikkatli gazete okuyor, gündemi daha yakından takip ediyoruz."
Televizyonlu evde kızım az konuşuyor
Neslihan-Nurettin Genç'in iki yaşında bir kızları var. Üç yıllık evli çift televizyonları olmadığı için kızları Elif Sude'yle sağlıklı iletişim kurabildiklerini söylüyor. Neslihan Hanım, konuşmayı yeni öğrenen kızının evdeyken konuşmak için çaba sarf ettiğini, televizyonlu yerde ise yalnızca reklam seyrettiğini söylüyor. Kitap okumayı çok sevdiğini ve televizyon olmadığı için ev işlerinden artan tüm zamanı kitaba ayırdığını anlatan Neslihan Hanım "3 yıldır televizyon almadığımız için hiç pişmanlık duymadık." diyor.
Kitap okuma saatleri düzenliyoruz
Bankada çalışan Tuğba-Fatih Parmaksız çifti de televizyondan uzak kalmak isteyenlerden. Başlarda televizyon almak için mağazaları gezmişler ama sonradan çok vakitlerini alacağını düşünerek vazgeçmişler. "İhtiyacımız olmadığı için yokluğunu da hissetmedik. Televizyon boş vakit işi. Bizim vaktimiz olmuyor." diyor Tuğba Hanım. Evde televizyon olmamasının en güzel katkısı da kitap okumaya oluyor anladığımız kadarıyla. Tuğba Hanım da daha fazla kitap okuduklarını, kitap okuma saatleri düzenlediklerini söylüyor.
Zaman
Akşamları birlikte geçirdikleri kısa zaman dilimini televizyona kurban etmek istemeyen çiftler, çareyi televizyon almamakta buluyor. Tıpkı Sedanur-Tacettin ve Ayşegül-Erkan Kara çifti gibi.
Biraz hafızamızı yoklayalım ve Türk filmlerinden bir sahne ile başlayalım: Mahallenin sevecen, sıcakkanlı, tertemiz kızı Necla, yine mahallenin yağız delikanlılarından Kenan'la evlenir. Sonra Necla ile Kenan'ın mütevazı, sıcak evlerinden bir sahne görünür filmde. İki küçük koltuk, ortada bir halı, duvarın köşesine yerleştirilmiş bir sehpa ve üzerinde küçük bir televizyon. Televizyonun üzerinde de temizlik ve düzeni simgeleyen sade bir çiçek. Sahnenin samimiyetine söyleyecek sözümüz yok. Bizim dikkat çekmek istediğimiz nokta şu ki, eskiden yeni evlenen çiftlerin evlerine ilk aldıkları eşyaların başında televizyon gelirdi. Televizyonsuz bir ev hepimize garip, hatta eksik görünürdü. Öyle ya, akşam evde vakit nasıl geçecek, misafir çocukları televizyon diye tuttursa ne cevap verilecekti. Günümüzde yeni evlenen çiftler bunları pek dert etmiyor olacak ki pek çoğu evine televizyon almıyor. Mobilyalar A'dan Z'ye döşeniyor, bulaşık makinesine kadar tüm beyaz eşyalar tamamlanıyor, hatta televizyon ünitesi bile alınıyor ama ünitenin televizyon için ayrılan yerini kitaplar süslüyor. Her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülüp televizyondan vazgeçilmesinin sebebini az çok anlıyoruz. Televizyonun aile içi iletişime etkileri bilinen bir gerçek ne de olsa. Çiftlere sorduğumuzda da hepsinden benzer gerekçeleri duyuyoruz: "Dizilerin, programların aramızdaki muhabbeti bitirmesine izin vermek istemedik." Televizyonsuz evlerde yaşayan çiftlere kulak veriyor, aile danışmanlarının yorum ve önerilerini dinliyoruz.
Televizyonun getirdiği ahlakî çöküntüden uzak kalıyoruz
Bir yıl önce dünya evine giren Sedanur-Tacettin Güzeller çifti de evine televizyon almayanlardan. Kendisi de eğitimci olan Tacettin Bey televizyonsuz bir ev kurmalarının en büyük sebebinin televizyonun oluşturduğu ahlaki çöküntüden uzak durmak olduğunu söylüyor. Seda Hanım da reklamların, dizilerin içeriğindeki olumsuz örneklere dikkat çekiyor ve "Televizyon olduğunda istemediğiniz görüntüler evinize kadar girebiliyor." diyor. Gezmeyi çok seven çift, televizyon karşısında geçirecekleri vakti gezmeye ve kitap okumaya ayırdıklarını söylüyor.
Televizyonu doğru kullanmayı bilmiyoruz
Nimet Kirişçi (Aile Danışmanı ve Eş Terapisti): Çiftler arasındaki meselelerin derinine girdikçe artık televizyon bağımlılığının arttığını görüyoruz. Aslında televizyon doğru kullanmayı bildiğimiz zaman kişisel gelişimimizi olumlu etkileyecek, kültürümüzü artıracak bir araç. Kullanmayı bilmiyoruz ve bağımlısı oluyoruz. Ailemizle geçireceğimiz o özel saatlerin çok büyük kısmını alıyor. Televizyon eşler arasında arayı açan sinsi bir ajan. Bazı çiftler de artık bunun farkına varıyor ve televizyon almıyor. Ancak burada şöyle bir tehlike var. Televizyon almayan çiftler DVD gibi farklı araçlarla filme yöneliyor. Eğer ekrana bağımlıysanız DVD ya da televizyon fark etmiyor. Şu unutulmamalı televizyon sabah uyanır uyanmaz düğmesine basılacak, gece yatarken kapatılacak bir alet değil. Seyredilen programlar konusunda seçici davranıldığında zararlı etkilerinden kurtulabilinir.
Annem televizyon gönderdi, kurmadık
İstanbul'da yaşayan Erkan ve Ayşegül Kara çifti evleneli bir yıl olmuş. Çift "Zaten çalışıyoruz, birbirimize yeterince vakit ayıramıyoruz." diye televizyon almamış. Ayşegül Hanım televizyon olmamasının yalnızca kendi aralarındaki diyaloğu değil, misafirleriyle ilişkilerini de etkilediğini söylüyor, "Misafirlerimizle daha sağlıklı vakit geçiriyor, güzel sohbetler ediyoruz." diyor. Yalnız Ayşegül Hanım'ın annesi evde televizyon olmamasını yadırgamış ve Safranbolu'dan gelirken eski televizyonunu getirmiş. Ayşegül Hanım o televizyonu hâlâ kurmadıklarını, kurmayı da düşünmediklerini anlatıyor. Peki, gündemi takip sıkıntınız oluyor mu diye soruyoruz, cevap manidar: "Tam tersi, televizyon olmadığı için daha dikkatli gazete okuyor, gündemi daha yakından takip ediyoruz."
Televizyonlu evde kızım az konuşuyor
Neslihan-Nurettin Genç'in iki yaşında bir kızları var. Üç yıllık evli çift televizyonları olmadığı için kızları Elif Sude'yle sağlıklı iletişim kurabildiklerini söylüyor. Neslihan Hanım, konuşmayı yeni öğrenen kızının evdeyken konuşmak için çaba sarf ettiğini, televizyonlu yerde ise yalnızca reklam seyrettiğini söylüyor. Kitap okumayı çok sevdiğini ve televizyon olmadığı için ev işlerinden artan tüm zamanı kitaba ayırdığını anlatan Neslihan Hanım "3 yıldır televizyon almadığımız için hiç pişmanlık duymadık." diyor.
Kitap okuma saatleri düzenliyoruz
Bankada çalışan Tuğba-Fatih Parmaksız çifti de televizyondan uzak kalmak isteyenlerden. Başlarda televizyon almak için mağazaları gezmişler ama sonradan çok vakitlerini alacağını düşünerek vazgeçmişler. "İhtiyacımız olmadığı için yokluğunu da hissetmedik. Televizyon boş vakit işi. Bizim vaktimiz olmuyor." diyor Tuğba Hanım. Evde televizyon olmamasının en güzel katkısı da kitap okumaya oluyor anladığımız kadarıyla. Tuğba Hanım da daha fazla kitap okuduklarını, kitap okuma saatleri düzenlediklerini söylüyor.
Zaman