topraktoprak
Well-known member
- Alo, hayatım neredesin?
- Arabayı servise götürdüm.
- Yine mi? Daha geçen gün götürmedin mi? Senin de bir ayağın serviste. Varsa yoksa araban.
- Senin de bir ayağın alışveriş merkezinde varsa yoksa! evin.
Evet, erkekler arabalarına, kadınlar evlerine itina gösterir. Öyle erkekler vardır ki arabasının sesini dinler. "Acaba bu ses nereden geliyor? Egzoz mu patladı? Frenler mi boşaldı?
Motorun yağı mı bitti? Lastikler mi eskidi? Bu arabanın burası neden çizilmiş?" der dururlar.
Kadınlar, "Ay bu halının burasına ne dökülmüş? Bu masa neden eskimiş? Bu perdeler niye yıpranmış?
Eve iyi bir bakım yapmak gerek. Mutfak masraflarını kısarak evin eşyalarını değiştireyim" diye hesap yaparlar...
Peki, ama kaç erkek ve kadın "Evliliğim nasıl gidiyor?" diye düşünür?
Arabasının aksi sesini dinleyen erkek, eşinin çıkardığı ufak tefek seslere kulak verip "Hanımdan bu ses neden çıkıyor? Bir yanlış mı yapıyorum? Evi mi ihmal ediyorum? Sevgimi mi belli etmiyorum? İlgim mi azaldı? Ondaki bu memnuniyetsizliği gidereyim" diyor mu? Arabasını bakıma aldığı gibi evliliğini bakıma alıyor mu? Ülfet denilen, sevgiyi yutan canavarı Öldürüyor mu? Eşinin mutluluğu için davranışlarında değişiklik yapıyor mu? Yoksa hep eşinden gelen cızırtılara "Şu cızırtıyı kes" demekle mi yetiniyor?
Tek görevinin para kazanmak olduğunu düşünüp sonra da eve gelip TV'nin karşısında çayını, kahvesini yudumlayarak eşinin ve çocuklarının bütün sıkıntılarına kulağını mı tıkıyor? Eşiyle iki çift laf etmeden koltukta uyuya mı kalıyor? Çalışma odasına çekilip "Beni rahatsız etmeyin" diye hobileriyle mi ilgileniyor?
Peki, ya hanımlar? Evini temiz tutmak için gösterdiği özeni eşinin gönlünü hoş tutmak için gösteriyor mu? Yerdeki bir kırıntıyı hemen alıp çöpe attığı gibi eşinin kalbine attığı küçük bir sıkıntı tohumunu nisyan toprağına atıp çürütüyor mu? Yoksa onu günlerce kalbinde saklayıp sık sık eşinin önüne serip "Filan zaman sen benim kalbime böyle bir kin tohumu atmıştın" mı diyor?
Kendini tamamen koyuverip "Boş ver, nasıl olsa alan aldı satan sattı" veya "Beni beğenen beğendi. Artık beğenilmeye gerek yok" mu diyor? Tek görevini ev temizleyip yemek yapıp çocuklarla ilgilenmek olarak mı görüyor? Akşam yorgun olarak eve gelen eşiyle ilgilenmek yerine takip ettiği dizilerin karşısında taş mı kesiliyor?
Sanırım her erkek, arabasına, her kadın da evine gösterdiği itinayı eşine gösterse bütün evlilikler ilk günkü gibi mutluluğunu sürdürerek canlılığını korur.
Yazar:Gülay Atasoy
- Arabayı servise götürdüm.
- Yine mi? Daha geçen gün götürmedin mi? Senin de bir ayağın serviste. Varsa yoksa araban.
- Senin de bir ayağın alışveriş merkezinde varsa yoksa! evin.
Evet, erkekler arabalarına, kadınlar evlerine itina gösterir. Öyle erkekler vardır ki arabasının sesini dinler. "Acaba bu ses nereden geliyor? Egzoz mu patladı? Frenler mi boşaldı?
Motorun yağı mı bitti? Lastikler mi eskidi? Bu arabanın burası neden çizilmiş?" der dururlar.
Kadınlar, "Ay bu halının burasına ne dökülmüş? Bu masa neden eskimiş? Bu perdeler niye yıpranmış?
Eve iyi bir bakım yapmak gerek. Mutfak masraflarını kısarak evin eşyalarını değiştireyim" diye hesap yaparlar...
Peki, ama kaç erkek ve kadın "Evliliğim nasıl gidiyor?" diye düşünür?
Arabasının aksi sesini dinleyen erkek, eşinin çıkardığı ufak tefek seslere kulak verip "Hanımdan bu ses neden çıkıyor? Bir yanlış mı yapıyorum? Evi mi ihmal ediyorum? Sevgimi mi belli etmiyorum? İlgim mi azaldı? Ondaki bu memnuniyetsizliği gidereyim" diyor mu? Arabasını bakıma aldığı gibi evliliğini bakıma alıyor mu? Ülfet denilen, sevgiyi yutan canavarı Öldürüyor mu? Eşinin mutluluğu için davranışlarında değişiklik yapıyor mu? Yoksa hep eşinden gelen cızırtılara "Şu cızırtıyı kes" demekle mi yetiniyor?
Tek görevinin para kazanmak olduğunu düşünüp sonra da eve gelip TV'nin karşısında çayını, kahvesini yudumlayarak eşinin ve çocuklarının bütün sıkıntılarına kulağını mı tıkıyor? Eşiyle iki çift laf etmeden koltukta uyuya mı kalıyor? Çalışma odasına çekilip "Beni rahatsız etmeyin" diye hobileriyle mi ilgileniyor?
Peki, ya hanımlar? Evini temiz tutmak için gösterdiği özeni eşinin gönlünü hoş tutmak için gösteriyor mu? Yerdeki bir kırıntıyı hemen alıp çöpe attığı gibi eşinin kalbine attığı küçük bir sıkıntı tohumunu nisyan toprağına atıp çürütüyor mu? Yoksa onu günlerce kalbinde saklayıp sık sık eşinin önüne serip "Filan zaman sen benim kalbime böyle bir kin tohumu atmıştın" mı diyor?
Kendini tamamen koyuverip "Boş ver, nasıl olsa alan aldı satan sattı" veya "Beni beğenen beğendi. Artık beğenilmeye gerek yok" mu diyor? Tek görevini ev temizleyip yemek yapıp çocuklarla ilgilenmek olarak mı görüyor? Akşam yorgun olarak eve gelen eşiyle ilgilenmek yerine takip ettiği dizilerin karşısında taş mı kesiliyor?
Sanırım her erkek, arabasına, her kadın da evine gösterdiği itinayı eşine gösterse bütün evlilikler ilk günkü gibi mutluluğunu sürdürerek canlılığını korur.
Yazar:Gülay Atasoy