Huseyni
Müdavim
"Ey ahali!
Şu kasrın meliki olan seyyidimiz, bu şeylerin izhârıyla ve bu sarayı yapmasıyla, kendini size tanıttırmak istiyor;
siz dahi onu tanıyınız ve güzelce tanımaya çalışınız.
Hem, şu tezyinâtla, kendini size sevdirmek istiyor;
siz dahi onun san'atını takdir ve işlerini istihsan ile kendinizi ona sevdiriniz.
Hem, bu gördüğünüz ihsanât ile size muhabbetini gösteriyor;
siz dahi itaat ile ona muhabbet ediniz.
Hem, şu görünen in'âm ve ikramlar ile size şefkatini ve merhametini gösteriyor;
siz dahi şükür ile ona hürmet ediniz.
Hem, şu kemâlâtının âsârıyla, mânevî cemâlini size göstermek istiyor;
siz dahi onu görmeye ve teveccühünü kazanmaya iştiyâkınızı gösteriniz.
Hem, bütün şu gördüğünüz masnuât ve müzeyyenât üstünde birer mahsus sikke, birer hususi hâtem, birer taklid edilmez turra koymakla, her şey kendisine has olduğunu ve kendi eser-i desti olduğunu ve kendisi tek ve yektâ, istiklâl ve infirad sahibi olduğunu size göstermek istiyor;
siz dahi onu tek ve yektâ ve misilsiz, nazîrsiz, bîhemtâ tanıyınız ve kabul ediniz."
Şu kasrın meliki olan seyyidimiz, bu şeylerin izhârıyla ve bu sarayı yapmasıyla, kendini size tanıttırmak istiyor;
siz dahi onu tanıyınız ve güzelce tanımaya çalışınız.
Hem, şu tezyinâtla, kendini size sevdirmek istiyor;
siz dahi onun san'atını takdir ve işlerini istihsan ile kendinizi ona sevdiriniz.
Hem, bu gördüğünüz ihsanât ile size muhabbetini gösteriyor;
siz dahi itaat ile ona muhabbet ediniz.
Hem, şu görünen in'âm ve ikramlar ile size şefkatini ve merhametini gösteriyor;
siz dahi şükür ile ona hürmet ediniz.
Hem, şu kemâlâtının âsârıyla, mânevî cemâlini size göstermek istiyor;
siz dahi onu görmeye ve teveccühünü kazanmaya iştiyâkınızı gösteriniz.
Hem, bütün şu gördüğünüz masnuât ve müzeyyenât üstünde birer mahsus sikke, birer hususi hâtem, birer taklid edilmez turra koymakla, her şey kendisine has olduğunu ve kendi eser-i desti olduğunu ve kendisi tek ve yektâ, istiklâl ve infirad sahibi olduğunu size göstermek istiyor;
siz dahi onu tek ve yektâ ve misilsiz, nazîrsiz, bîhemtâ tanıyınız ve kabul ediniz."
11. Söz s.112