Ey Güzel Şahid Hira!!!

teblið

Vefasýz
5023.jpg


Yürek ezik ,yürek mahsun ,ve yürek dünyanın dertleri altında ezildiği bir zaman diliminde ,yürek bir tesseli arar taa derinliklere gömdüğünüz zümrüd-ü sevdanızın etkisiyle;

Gecenin bilmem kaçı ,ruh seyrü sefer kapısını zorlamaya başlamıştır çoktan;Gözler uzaklara dalar uzun uzun ,ufuk çizgisinde bir şey görmek ister bir nebze tesseli adına;

Sıyrılmak istersin kapkara dünyanın keşmekeşinden ;kararmaya yüz tutan ruh ,bir yeşillik arar manevi aleme göçmek için;hani denirya BEN BENDE DEĞİLİM BUGÜN işte o misal...

Bu duygu seliyle kutsal topraklarda ki resimlere bakıp özlem gidermek istedi gönül

VE İŞTE O MUHTEŞEM HİRA;

yoluna canlar feda Hira!!!sen öylesine bir dağmısın ???hayır küllüyyen hayır;

Hacca giden kardeşlerimiz bilirler ;haccın farizaları arasında Hira dağını ziyaret etmen gerekmiyor;Ve çıkışı da zor olduğundan kafile başkanları pek önermezler Haccıları hira çıkmaları hususunda;

Hiç olurmu hocam Mekke'ye gelecen hiraya çıkmayacan ;hiç olurmu hocam?

HİRA Kİ EN GÜZEL ŞAHİD;HİRAKİ VAHYİN BEŞİĞİ;;

Hira şefkatin ,çilenin ,yanlızlığın ,adanmışlığın ,edebin ilk merkezi ilk durağı BİR DAĞ;

Öyle sanıldığı gibi yemyeşil bir dağda değildir hani;

aksine kupkuru sapsarı kayaları diktir zahirde ;yada çölün dağa vurmuş halide diyebilirim;

Amma zahirde yeşil yok ne yazar ;anlamında ,maneviyatında kainatın en güzel YEŞİLİ;hemde ZÜMRÜTÜ BİR YEŞİL!!!!

Ve sabaha karşı tırpanış başladı Hira'ya ..Daha eteklerindeyken dahi ağır bir duygu seli kaplar tüm bedeninizi,ve salavat çekerek usulca ve edeple tırmanırsınız Hiraya;

Ve başlar meşakkat!!!!

Anlarsınızki Efendiler efendisi (sav) ne kadar çile çekmiştir DAVASI NI TEBLİĞ adına..Hira Nübbüvvet günün şahidi..Peygamberin (sav) gönül sayfasına yazılanların şahidi ..;

O nurlu Vahyi dünyaya ilk duyuran kutlu DAĞ..İlk ses senden yükseldi.Peygamberi (sav) ilk selamlayan sendin..İlahi kelamı duyma saadetine ilk sen nail oldun..Rabbe secde eden ilk anlı sen öptün...

Ey Hira içinde sakladın o mubarek yüreği anlat bana ne olur!!!Kudus gibi mahzun Aksa gibi gözlerin yaşlı seninde ..Dosta kucak açan nurlu dağ!!

güneşin doğuşu bir başkadır Hiradan..alır seni götürür 1400 yıl evveline ;ve en tepede sabah namazı eda edilir Kabeye yönelerek;Kabe net görünür oradan..gözleriniz buğulanır Efendiler Efendisini (sav) düşünürsünüz;ne kadar çok severdi Mekkeyi ve Beytullahı;

Ama yasak gelmişti müşrikler tarafından;Uzaktan bakmaya razı olan sevdalı bir Yürek;sevadalı ve mahzun bir yürek;

Efendim (sav) bizde aynı kaderi yaşıyoruz seninle;bizde sevdalandık Beytullaha ;bizde uzaktan mahzun yürekle bakıyoruz ve yöneliyoruz her SECDE ANIMIZDA!!!!!

Ve mağaraya az bir yol kalmıştır..Yönelirsiniz nurlu mağaraya;dar bir geçittir..tıpkı hayat gibi;ve menzil işte;

içine bir kişi ancak eğilerek durabilir büyüklükte;

misk-i amber kokusu kaplar her yanınızı sabahın meltem rüzgarıyla beraber;;gözlermi?onlar çoktan içindeki gözyşları özgür bırakmıştır;

SELAM SANA EY GÜZEL PEYGAMBER ,SELAM SANA EY GÜL-İ RANA.....

Aramızda asırlar geçse ne yazar attık bizler can yakıcı firakları ;biliyorum ve inanıyorum ki sen bizi görüyor ve duyuyorsun;

Şahidliği en güzel kim yapar ey canımın cananı gül peygamberim!!!

evet işte tabiki hira yapar;

duy hira şahid ol ;senki şahidler içinde en güzel şahid hira;

ŞAHİD OL HİRA ŞAHİD OL;

BİZ GÜLİ RANAYI ÇOK SEVDİK..BU EMANET BEDENİMİZ VAR OLDUKÇA ÖMRÜMÜZ MUHAMMEDİ YOLA FEDADIR KURBANDIR.........

tebliğ(sena)
 

teblið

Vefasýz
Tüm kainatı aydınlatan bir kandil di HİRA;

Hirâ Dağına inen nur dalga dalga yayıldı. Kıt’aları kapladı, yüzyıllara uzandı bir kelimesi, hattâ bir harfi bile değişmeden. İnsanlar onunla dünyalarını mâmur hale getirdi, onunla uygarlıklar kurdu, onunla dünyaya fazilet ışıkları saçtı.

İşte Ömer bin Abdülaziz’ler, Tarık bin Ziyad’lar, Ertuğrul’lar, Osman’lar, Fatih’ler, Akşemseddin’ler, Geylânî’ler, Gazalî’ler, Mevlânâ’lar, Bediüzzamanlar… Onların Kur’ân’dan başka bir ilham kaynağı mı vardı?
 

teblið

Vefasýz
Hira alemlere rahmet kılınan peygamberin alemlere rahmet kılınışının belgelendiği, Nur dağının eteklerine ‘en-Nur’ olan Allah’ın kondurduğu o nurlu mekan...
 

teblið

Vefasýz
Arayışın sonuna gelmişti hakikat yolcusu. Ama yolun sonu daha baştan belliydi. Çünkü o hakikati aramaya başladığı andan itibaren hakikatte onu aramaya başlamıştı. Ve sonunda buluştular. Nerede mi? Herşeyin başladığı yer olan Hira’da... Ve insan suretinde bir melek indi Hira’ya, Muhammed’e(s) aradığı hakikati bulduğunu müjdelemek istercesine... Melek elinde hakikatin membaı’ndan, El Hak’tan, getirmiş olduğu hakikatı gösterdi ona. Ve seslendi: “İkra! (oku!)” Melek adeta şöyle demek istiyordu: “sana aradığın hakikatı bulduğunu müjdelemeye geldim! İşte elimde! Onu okusana daha ne bekliyorsun!” Fakat o okumayı bilmiyordu. “Ne okuyayım?” diye sordu. Aslında bu soruda “nasıl okuyayım?” vurgusu vardı. Melek cevap verdi: “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” Sanki zımnen diyordu ki: “Sen zaten kainat kitabını okudun ve hakikate ulaştın. Şimdi bu okumaya Rabbinin adını en başa koyarak tekrar başla! Çünkü herşeyin yaratıcısı ve hakikatın kaynağı olan Allah seni seçti. Artık bu hakikate uy ki o seni dosdoğru yola iletsin ve seni alemlere rahmet kılsın.”
Bugünün hakikat yolcusuna bir tavsiye: “Eğer aradığın yalnızca ve yalnızca hakikatse ve sen tüm kalbinle onu arzuluyorsan kesinlikle ama kesinlikle onu bulacaksın. Çünkü hakikat bir ve tektir. Bir başka ifadeyle o kaynağını el Hak olan Allah’tan alan vahiydir, eğer senin bulduğun bir başka şey ise, o zaman elinde tuttuğun şey kesinlikle yanlış olandır...
 
Üst