teblið
Vefasýz
İnsanoğlu neye gönül verirse en çok onu özlermiş ya !!Bizim hüzünlü yürekteki özlemde Kabeye ;Tadınca o aşk ateşini ,Dünyanın neresine giderseniz gidin söndüremezsiniz o ateşi ;Sanıldığı gibi veya bilindiği gibi zahiri ateş el yakar ya ;bu öylesi bir ateş değil işte;
Bu ateş başka bir ateş rengi kırmızıda değil ;Rengi beyza rengidir bembeyaz;El de yakmaz ,o sadece ve sadece Kalp yakar dostlar!!!!
Ve her kahramanın ve her efsanin bir hikayesi vardırya ;Kabe - Atikin de elbet vardır bir hikayesi ;hadi hep beraber dinleyelim Kabe-i Atikin nur serüvenini buyrun..bismillah
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kalbinde karar kalmayan yorgun yolcular; ”Ey kervancı! Çek kervanı sevgilini köyüne” diyerek, yollara düşüyorlar.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Uçaklar havalanıyor,otobüsler yollara düşüyor…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Benimse, Ka'be'nin yalnız yılları düşüyor hayalime.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Ka'be'nin yalnız yılları…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]* * * [/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bir sonsuz çöl…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Güneş, gökte ateşten bir darağacı…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kımıltılarıyla küçük haşereleri andıran kumlar bile ağzını açmış su dileniyor.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çöl yandıkça yanıyor.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çölün ortasında siyah küçük bir karaltı…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yalnız, yapayalnız bir çocuk …[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bir başına…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yalnızlığın heykelini yontuyor.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yalnızlık, her an bir anıt gibi yükseliyor çölde.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çocuk ağlıyor, debeleniyor.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Su diye inliyor.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çölde atın üstünde bir adam uzaklaşıyor…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bir kadın adamın arkasından bağırıyor.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Nereye gidiyorsun İbrahiiim!”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Ses kayboluyor çölün buğusunda.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Ses kayboluyor çölün sonsuzluğunda.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Ses karışıyor çölün uğultusuna.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kadın bağırıyor,bağırıyor.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Atın üstündeki adam ardına bakmaksızın uzaklaşıyor…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Bizi bu ıssız yerlere bırakmanı Allah mı emretti?[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Evet.”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Öyleyse o bizi korur.”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Atın üstündeki adam, ateşlerde yürüyen peygamberdir.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yanan bir çölün ortasında, oğlunu ve hanımını bırakmanın ateşi yakar bağrını;[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Ey Rabbimiz! Ailemden bir kısmını senin hürmetli evinin yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Namazlarını evinin yanında dosdoğru kılsınlar diye. Ey Rabbimiz! Sen de insanlardan mü'min olanların gönüllerini onlara meylettir…”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Onun imtihanı hep ateşlerde yanmaktır.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bu defaki Nemrut'un ateşinden de yakıcıdır. Rabbinden ısrarla istediği biricik oğlu İsmail'i ve annesini bir ateş çölünün ortasına atmıştır.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Üstelik onlara bir açıklama bile yapamamıştır.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Nemrut'un, gökleri delen alev dalgalarının arasına düşerken gülistan olan gönlü, bu defa alev alev yanmaktadır.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]En sevdiği ile imtihan olmak; ateşten bir gömlektir.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Hz İbrahim, sırtına o gömleği giymiştir.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Hz. Yakub'un sırtına zorla geçirilen gömlek; O'na kendi elleriyle giydirilmiştir..[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Nemrut'un ateşine mancınıkla atıldığı halde, İsmail'in ateşine kendi rızasıyla atlamıştır.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çölde çaresiz bir kadın…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yavrusu yanmaktadır.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bir damla su…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bir damla rahmet…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Hz İsmail… Bir damla rahmete muhtaçtır.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Aslında, kıyamete kadar gelecek bütün insanlığın muhtaç olduğu “Alemlere Rahmet” de o bir damlada saklıdır[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bir tepeden diğerine koşar…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Merve'den Safa'ya, Safa'dan Merve'ye yedi kez uçar umudunun yorgun kanatlarıyla[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Elini gözüne siper edip uzaklara bakar.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kuşların inip kalktığı bir su birikintisi var mı, diye.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çöl yanıyordu…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kuşlar bile uçmazdı bu ateş yurdunda…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]O, bir çöl kekliği gibi uçuyordu.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Durmadan çırpınıyor, durmadan kanat çırpıyordu.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Su… Bir damla su…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif].[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Hz. Hacer'in, çöldeki gülü yanmamalıydı. O yanarsa insanlık yanardı.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]O bir gül değildi, gülşendi.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]İçinde Güllerin Efendisi'ni (sav) saklayan bir gülistandı…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Hz. Hacer çaresizdi…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bitkindi…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Tepeden tepeye uçmaktan, uzaklara bakmaktan umut kanatları yorulmuştu.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Oğlunun yanına geldi.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]İsmail'i gidiyordu.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bir damla suya hasret gidiyordu.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]O bir anaydı.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çaresiz bir ana.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Elinden geleni yapmış, sebepler sukut etmişti.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Gökte bulutlar çoktan çekilip gitmişti, gönülde de umut pınarları çekilmek üzereydi.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Şimdi darda kalmıştı.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Sadece ellerini değil, yüreğini de açtı Yaradan'a.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yavrusunun gözyaşlarını biriktirdiği yüreğinin, yangınıyla yalvardı Rabb'ine.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“ Ey bu yerlerin sahibi Allah'ım! Bizi bu çöllerde mahvettirme. Bize acı, bize merhamet et. Ey dar da kalanların imdadına yetişen Rabbim!...”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çölün yanan bağrından,[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bir ananın yangın yeri yüreğinden,[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Cennet'in gülşeninden bir su fışkırdı,[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Zemzem…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çöl suya kavuştu…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Önce kuşlar suya doğru uçtu…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Sonra insanlar koştu…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çöldeki yalnız çocuğun ve anasının etrafı şenlendi…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]İsmail büyümüştü.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]İsmail serpilmişti.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Öyle güzel, öyle sevimliydi…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bir gün babası çıkıp geldi İsmail'in.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Arşın tam altına…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Meleklerin ibadet ettiği mukaddes mabedin izdüşümüne…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Gökteki Allah'ın evinin tam altına;[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Allah'ın yeryüzündeki evini inşa ettiler.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yukarda, gökteki melekler dönerken, aşağıda da yerdeki melekler dönsün diye.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]İnsanlar bölük bölük gelsin, bu ıssız yerler şenlensin diye.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Ka'be tamamlanınca Âlemlerin Rabbi;[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“ Ey İbrahim! İnsanları çağır gelsinler.”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Ya Rabbi! Sesimi duyarlar mı?”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Hz. Hacer'in çöldeki sesini duyan bu yerlerin sahibi, Hz İbrahim'in de davetini dünyanın dört bir yanına duyurdu.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Aşk ateşiyle yananlar,[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]O güzel yerler gözlerinde tütenler,[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kirpiklerini yummadan sabahı edenler,[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Namazı, Rasulullah'ın(sav) yanında kılmak, ezanı Hazreti Bilal'in sesinden işitmek, isteyenler,[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Hira-Nur Dağın'ın zirveleride meleğin sesini duymak Ka'be'ye yüz sürmek isteyenler[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]dünden bu güne hep yollarda…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]O gün bu gün;[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Ka'be'nin yolları bölük bölük”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yolcular,geceleri karanlık bastırınca; yüreklerinden çıkan aşk ateşinin kıvılcımlarında yol aldılar.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Develer yorgunluktan durduğunda, yolcular sevdasından duramadılar.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Gece -gündüz hep yürüdüler.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kendince bir yol bulabilen herkes düştü yollara…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]O yolları, yorgun develerle geçenler de oldu, yalınayak yürüyenler de…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bu günlerde; Sarı Molla gibi;[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Ey sarban zimamı çek semt-i kuy-u yare[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Virane dilde zira, yer kalmadı karare”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]diyenler, yine yollarda…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Üzerlerinde beyaz elbiseleri… Mahşere koşar gibi koşuyorlar.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yakınları yaşlı gözlerle el sallarken arkalarından; onlar beyaz güvercinler gibi kanatlanıyorlar ışığın göründüğü ufuklara …[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kalbinde karar kalmayan yorgun yolcular; ”Ey kervancı! Çek kervanı sevgilini köyüne” diyerek, yollara dökülüyor.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Uçaklar havalanıyor, otobüsler yollara düşüyor…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Benimse Ka'be'nin yalnız yılları düşüyor hayalime.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Güllerin Efendisi'nin (sav), yalnız namaz kıldığı, duvarına başını koyup bir başına ağladığı, Rabb'ine yalnız yalvardığı yıllar…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]O günleri, sonraları talihliler arasına girecek olan Afif el-Kindi anlatıyor;[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Bir gün çocuklarıma elbiselik almak için Mekke'ye gelmiştim.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Peygamberimizin amcası Abbas'la birlikte Ka'be'nin yanında oturuyorduk.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Güneş bir hayli yükselmişti.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Ay yüzlü olgun bir delikanlı çıka geldi.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Önce şöyle bir gökyüzüne baktı.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Sonra Ka'be'ye doğru yöneldi.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Sonra bir çocuk geldi, sağ yanına durdu. Az sonra bir kadın geldi o da arkalarına durdu.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Olgun genç eğildi, arkadakiler de eğildi, o, doğruldu onlar da doğruldu, o secdeye gitti onlar da gitti.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Ben, “Abbas! Vallahi ben büyük bir iş, şaşılacak bir şey görüyorum,” dedim.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Evet! Bu büyük bir iş, onların kim olduğunu biliyor musun?”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Hayır.”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“O, olgun insan Hz. Muhammed (sav), yeğenim olur. Küçük çocuk Ali, kardeşim Ebu Talib'in oğlu. Kadın da Hz. Hatice. Vallahi ben yeryüzünde bu dinden olan bu üç kişiden başka bilmiyorum.”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Üç kişi…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]O günler öyleydi…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Ka'be'nin yalnız yıllarıydı…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yalnız yılları…[/FONT]
Bu ateş başka bir ateş rengi kırmızıda değil ;Rengi beyza rengidir bembeyaz;El de yakmaz ,o sadece ve sadece Kalp yakar dostlar!!!!
Ve her kahramanın ve her efsanin bir hikayesi vardırya ;Kabe - Atikin de elbet vardır bir hikayesi ;hadi hep beraber dinleyelim Kabe-i Atikin nur serüvenini buyrun..bismillah
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kalbinde karar kalmayan yorgun yolcular; ”Ey kervancı! Çek kervanı sevgilini köyüne” diyerek, yollara düşüyorlar.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Uçaklar havalanıyor,otobüsler yollara düşüyor…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Benimse, Ka'be'nin yalnız yılları düşüyor hayalime.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Ka'be'nin yalnız yılları…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]* * * [/FONT][FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bir sonsuz çöl…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Güneş, gökte ateşten bir darağacı…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kımıltılarıyla küçük haşereleri andıran kumlar bile ağzını açmış su dileniyor.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çöl yandıkça yanıyor.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çölün ortasında siyah küçük bir karaltı…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yalnız, yapayalnız bir çocuk …[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bir başına…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yalnızlığın heykelini yontuyor.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yalnızlık, her an bir anıt gibi yükseliyor çölde.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çocuk ağlıyor, debeleniyor.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Su diye inliyor.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çölde atın üstünde bir adam uzaklaşıyor…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bir kadın adamın arkasından bağırıyor.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Nereye gidiyorsun İbrahiiim!”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Ses kayboluyor çölün buğusunda.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Ses kayboluyor çölün sonsuzluğunda.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Ses karışıyor çölün uğultusuna.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kadın bağırıyor,bağırıyor.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Atın üstündeki adam ardına bakmaksızın uzaklaşıyor…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Bizi bu ıssız yerlere bırakmanı Allah mı emretti?[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Evet.”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Öyleyse o bizi korur.”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Atın üstündeki adam, ateşlerde yürüyen peygamberdir.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yanan bir çölün ortasında, oğlunu ve hanımını bırakmanın ateşi yakar bağrını;[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Ey Rabbimiz! Ailemden bir kısmını senin hürmetli evinin yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Namazlarını evinin yanında dosdoğru kılsınlar diye. Ey Rabbimiz! Sen de insanlardan mü'min olanların gönüllerini onlara meylettir…”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Onun imtihanı hep ateşlerde yanmaktır.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bu defaki Nemrut'un ateşinden de yakıcıdır. Rabbinden ısrarla istediği biricik oğlu İsmail'i ve annesini bir ateş çölünün ortasına atmıştır.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Üstelik onlara bir açıklama bile yapamamıştır.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Nemrut'un, gökleri delen alev dalgalarının arasına düşerken gülistan olan gönlü, bu defa alev alev yanmaktadır.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]En sevdiği ile imtihan olmak; ateşten bir gömlektir.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Hz İbrahim, sırtına o gömleği giymiştir.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Hz. Yakub'un sırtına zorla geçirilen gömlek; O'na kendi elleriyle giydirilmiştir..[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Nemrut'un ateşine mancınıkla atıldığı halde, İsmail'in ateşine kendi rızasıyla atlamıştır.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çölde çaresiz bir kadın…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yavrusu yanmaktadır.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bir damla su…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bir damla rahmet…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Hz İsmail… Bir damla rahmete muhtaçtır.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Aslında, kıyamete kadar gelecek bütün insanlığın muhtaç olduğu “Alemlere Rahmet” de o bir damlada saklıdır[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bir tepeden diğerine koşar…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Merve'den Safa'ya, Safa'dan Merve'ye yedi kez uçar umudunun yorgun kanatlarıyla[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Elini gözüne siper edip uzaklara bakar.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kuşların inip kalktığı bir su birikintisi var mı, diye.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çöl yanıyordu…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kuşlar bile uçmazdı bu ateş yurdunda…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]O, bir çöl kekliği gibi uçuyordu.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Durmadan çırpınıyor, durmadan kanat çırpıyordu.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Su… Bir damla su…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif].[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Hz. Hacer'in, çöldeki gülü yanmamalıydı. O yanarsa insanlık yanardı.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]O bir gül değildi, gülşendi.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]İçinde Güllerin Efendisi'ni (sav) saklayan bir gülistandı…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Hz. Hacer çaresizdi…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bitkindi…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Tepeden tepeye uçmaktan, uzaklara bakmaktan umut kanatları yorulmuştu.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Oğlunun yanına geldi.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]İsmail'i gidiyordu.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bir damla suya hasret gidiyordu.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]O bir anaydı.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çaresiz bir ana.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Elinden geleni yapmış, sebepler sukut etmişti.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Gökte bulutlar çoktan çekilip gitmişti, gönülde de umut pınarları çekilmek üzereydi.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Şimdi darda kalmıştı.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Sadece ellerini değil, yüreğini de açtı Yaradan'a.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yavrusunun gözyaşlarını biriktirdiği yüreğinin, yangınıyla yalvardı Rabb'ine.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“ Ey bu yerlerin sahibi Allah'ım! Bizi bu çöllerde mahvettirme. Bize acı, bize merhamet et. Ey dar da kalanların imdadına yetişen Rabbim!...”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çölün yanan bağrından,[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bir ananın yangın yeri yüreğinden,[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Cennet'in gülşeninden bir su fışkırdı,[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Zemzem…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çöl suya kavuştu…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Önce kuşlar suya doğru uçtu…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Sonra insanlar koştu…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Çöldeki yalnız çocuğun ve anasının etrafı şenlendi…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]İsmail büyümüştü.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]İsmail serpilmişti.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Öyle güzel, öyle sevimliydi…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bir gün babası çıkıp geldi İsmail'in.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Arşın tam altına…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Meleklerin ibadet ettiği mukaddes mabedin izdüşümüne…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Gökteki Allah'ın evinin tam altına;[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Allah'ın yeryüzündeki evini inşa ettiler.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yukarda, gökteki melekler dönerken, aşağıda da yerdeki melekler dönsün diye.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]İnsanlar bölük bölük gelsin, bu ıssız yerler şenlensin diye.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Ka'be tamamlanınca Âlemlerin Rabbi;[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“ Ey İbrahim! İnsanları çağır gelsinler.”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Ya Rabbi! Sesimi duyarlar mı?”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Hz. Hacer'in çöldeki sesini duyan bu yerlerin sahibi, Hz İbrahim'in de davetini dünyanın dört bir yanına duyurdu.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Aşk ateşiyle yananlar,[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]O güzel yerler gözlerinde tütenler,[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kirpiklerini yummadan sabahı edenler,[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Namazı, Rasulullah'ın(sav) yanında kılmak, ezanı Hazreti Bilal'in sesinden işitmek, isteyenler,[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Hira-Nur Dağın'ın zirveleride meleğin sesini duymak Ka'be'ye yüz sürmek isteyenler[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]dünden bu güne hep yollarda…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]O gün bu gün;[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Ka'be'nin yolları bölük bölük”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yolcular,geceleri karanlık bastırınca; yüreklerinden çıkan aşk ateşinin kıvılcımlarında yol aldılar.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Develer yorgunluktan durduğunda, yolcular sevdasından duramadılar.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Gece -gündüz hep yürüdüler.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kendince bir yol bulabilen herkes düştü yollara…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]O yolları, yorgun develerle geçenler de oldu, yalınayak yürüyenler de…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Bu günlerde; Sarı Molla gibi;[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Ey sarban zimamı çek semt-i kuy-u yare[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Virane dilde zira, yer kalmadı karare”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]diyenler, yine yollarda…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Üzerlerinde beyaz elbiseleri… Mahşere koşar gibi koşuyorlar.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yakınları yaşlı gözlerle el sallarken arkalarından; onlar beyaz güvercinler gibi kanatlanıyorlar ışığın göründüğü ufuklara …[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Kalbinde karar kalmayan yorgun yolcular; ”Ey kervancı! Çek kervanı sevgilini köyüne” diyerek, yollara dökülüyor.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Uçaklar havalanıyor, otobüsler yollara düşüyor…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Benimse Ka'be'nin yalnız yılları düşüyor hayalime.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Güllerin Efendisi'nin (sav), yalnız namaz kıldığı, duvarına başını koyup bir başına ağladığı, Rabb'ine yalnız yalvardığı yıllar…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]O günleri, sonraları talihliler arasına girecek olan Afif el-Kindi anlatıyor;[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Bir gün çocuklarıma elbiselik almak için Mekke'ye gelmiştim.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Peygamberimizin amcası Abbas'la birlikte Ka'be'nin yanında oturuyorduk.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Güneş bir hayli yükselmişti.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Ay yüzlü olgun bir delikanlı çıka geldi.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Önce şöyle bir gökyüzüne baktı.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Sonra Ka'be'ye doğru yöneldi.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Sonra bir çocuk geldi, sağ yanına durdu. Az sonra bir kadın geldi o da arkalarına durdu.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Olgun genç eğildi, arkadakiler de eğildi, o, doğruldu onlar da doğruldu, o secdeye gitti onlar da gitti.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Ben, “Abbas! Vallahi ben büyük bir iş, şaşılacak bir şey görüyorum,” dedim.[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Evet! Bu büyük bir iş, onların kim olduğunu biliyor musun?”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“Hayır.”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]“O, olgun insan Hz. Muhammed (sav), yeğenim olur. Küçük çocuk Ali, kardeşim Ebu Talib'in oğlu. Kadın da Hz. Hatice. Vallahi ben yeryüzünde bu dinden olan bu üç kişiden başka bilmiyorum.”[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Üç kişi…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]O günler öyleydi…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Ka'be'nin yalnız yıllarıydı…[/FONT]
[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Yalnız yılları…[/FONT]