Yeltegiyan
Elfidam
Ey onsekiz bin alemin sultanı!
Ey muhabbetullahın menbağı!
Evliyaullah’ın çerağı yüce insan...
Hangi gönül var ki asırlardır sana meftun, sana tutsak, sana yangın, sana divane olmasın?...
Ey nurul envâr!... Sen, hak katından lütfedilensin bize.
Ya Resulallah; sana kurban olmayan bu canların ne kıymeti olabilir ki? Uğruna feda olmayan bu varlığımızın ne değeri olabilir ki...
Sahabe-i Kiram efendilerimiz seni o kadar çok seviyorlardı ki, efendimiz; senin olmadığın bir cenneti bile istemiyorlardı. “Kişi sevdiği ile beraberdir” müjdesini duyuncaya kadar yemeden içmeden kesilenler vardı.
Ebu Talib senin için şöyle demişti; “Öyle beyaz bir yüz ki, o yüzün suyu hürmetine bulutlardan yağmur istenir. Öyle bir kerem sahibi ki yetimler O’nun eline bakar, dullar ve yoksullar O’na güvenir.”
Ey merhamet ve rahmet şahikası, alemlerin solmayan gülü...
Tarih, sana delice râm olanların, ruh hallerini anlatırken, o büyük kumandan Halid b. Velid’ten şöyle bahseder;
Sarığında Allah resulünün mübarek saçından bir tel taşıyordu. Bir gün başından sarık kayıp, düşman saflarına yuvarlanınca ardından koşmaya başlamıştı. Arkadaşlarının ikazına rağmen, kendi canını tehlikeye atacak bir fedakarlıkla “peygamberin hatırasına bir şey olacak diye korktum” demişti. Onlar senin yolunun delileri idi.
Biz de seni seviyoruz Ya Resulallah!... Hakkı ile olmasa bile.
Seni bize her şeyden daha sevimli kılan Rabbimize hamd ediyoruz. Bize mübarek ve mukaddes oldu, sana ait olan her şey... Senin nur cemalin ve sünnetin bize şirin kılındı, canımızdan aziz bildik seni, tâ ki, imanımızın kemal bulması için.
Ey şefkatmeâb Efendimiz!
Ümmetine çok düşkünsün biliyoruz. Doğumundan ölümüne kadar. Ümmetinin hidayeti ve selameti için sacid olan sensin.
Hasretiz cemaline, nurunla halleniriz ve başımızın tacıdır senden bize kalan. Hasretinle bîperva gönüller. O eşsiz pâk-ı endâmın, bizi böyle çepe çevre saran.
Ya Resulallah!
İnsanlık alemi senin gibisini görmedi, görmeyecek. Tefekkür ufkumuzun sonsuzluğunda sen ve varlığın, bidayetinde senin nurun. Anılınca adın ürperir kalpler, yaşarır gözler. Firakınla yanan şu biçare susamışlara bir nazar kıl.
Ey insanlık aleminin hidayet kaynağı Efendimiz; böyle serteser perişan ve şefaatine muhtaç bu mücrimlere merhamet eyle ne olur; muhtacız himmetine ...
-alıntı-
Ey muhabbetullahın menbağı!
Evliyaullah’ın çerağı yüce insan...
Hangi gönül var ki asırlardır sana meftun, sana tutsak, sana yangın, sana divane olmasın?...
Ey nurul envâr!... Sen, hak katından lütfedilensin bize.
Ya Resulallah; sana kurban olmayan bu canların ne kıymeti olabilir ki? Uğruna feda olmayan bu varlığımızın ne değeri olabilir ki...
Sahabe-i Kiram efendilerimiz seni o kadar çok seviyorlardı ki, efendimiz; senin olmadığın bir cenneti bile istemiyorlardı. “Kişi sevdiği ile beraberdir” müjdesini duyuncaya kadar yemeden içmeden kesilenler vardı.
Ebu Talib senin için şöyle demişti; “Öyle beyaz bir yüz ki, o yüzün suyu hürmetine bulutlardan yağmur istenir. Öyle bir kerem sahibi ki yetimler O’nun eline bakar, dullar ve yoksullar O’na güvenir.”
Ey merhamet ve rahmet şahikası, alemlerin solmayan gülü...
Tarih, sana delice râm olanların, ruh hallerini anlatırken, o büyük kumandan Halid b. Velid’ten şöyle bahseder;
Sarığında Allah resulünün mübarek saçından bir tel taşıyordu. Bir gün başından sarık kayıp, düşman saflarına yuvarlanınca ardından koşmaya başlamıştı. Arkadaşlarının ikazına rağmen, kendi canını tehlikeye atacak bir fedakarlıkla “peygamberin hatırasına bir şey olacak diye korktum” demişti. Onlar senin yolunun delileri idi.
Biz de seni seviyoruz Ya Resulallah!... Hakkı ile olmasa bile.
Seni bize her şeyden daha sevimli kılan Rabbimize hamd ediyoruz. Bize mübarek ve mukaddes oldu, sana ait olan her şey... Senin nur cemalin ve sünnetin bize şirin kılındı, canımızdan aziz bildik seni, tâ ki, imanımızın kemal bulması için.
Ey şefkatmeâb Efendimiz!
Ümmetine çok düşkünsün biliyoruz. Doğumundan ölümüne kadar. Ümmetinin hidayeti ve selameti için sacid olan sensin.
Hasretiz cemaline, nurunla halleniriz ve başımızın tacıdır senden bize kalan. Hasretinle bîperva gönüller. O eşsiz pâk-ı endâmın, bizi böyle çepe çevre saran.
Ya Resulallah!
İnsanlık alemi senin gibisini görmedi, görmeyecek. Tefekkür ufkumuzun sonsuzluğunda sen ve varlığın, bidayetinde senin nurun. Anılınca adın ürperir kalpler, yaşarır gözler. Firakınla yanan şu biçare susamışlara bir nazar kıl.
Ey insanlık aleminin hidayet kaynağı Efendimiz; böyle serteser perişan ve şefaatine muhtaç bu mücrimlere merhamet eyle ne olur; muhtacız himmetine ...
-alıntı-