Kýrýk Testi
Well-known member
Fas, İslâm coğrafyasının en batıdaki ülkesidir. Bu yüzden geçmişte el-Magribu’l-Aksa (Uzak Batı) diye adlandırılırdı. Günümüzde de Magrib olarak isimlendirilir. Fas ise bu ülkedeki bir şehrin adıdır. Ama Türkiye’de bu ülke, Fas ismiyle tanınır.
Fas’ın yüzölçümü 458.730 km2’dir. Doğu ve güneydoğuda Cezayir, güneyde Batı Sahra, batıda Büyük Okyanus, kuzeyde de Akdeniz’le çevrilidir. Başkenti Rabat’tır. Para birimi dirhemdir. 2002 yılı rakamlarına göre nüfusu 31.167.783’tür. Fas nüfusunun % 55’ini Araplar oluşturmaktadır. İkinci etnik grup olan Berberilerin oranı % 34’tür. Resmî dili Arapça’dır. Halkın geneli Arapça konuşur. Bunun yanı sıra Berberice de konuşulmaktadır.
Resmî din İslâmdır. Halkın % 98.7’si Müslümandır. Müslümanların büyük çoğunluğu Malikî, az bir kısmı Hanefîdir. Çoğu Avrupa asıllı olan Hıristiyanların oranı % 1, Yahudilerin oranı da % 0.5’tir.
Risale-i Nur’da, Batılı sömürgeci ülkelerin Fas, Tunus, Mısır, Suriye gibi İslâm beldelerinden daha fazla Türkiye’yi karıştırmak için uğraştıkları, buna rağmen bu bölgelerdeki seviyede maksatlarına ulaşamadıkları belirtilir. Bunun sebebi olarak da, o dönemde sadece el ile yazıldığı halde neşredilen 600 bin nüsha risalenin ülkemizde büyük tesir meydana getirdiği gösterilir.
Fas’ın yüzölçümü 458.730 km2’dir. Doğu ve güneydoğuda Cezayir, güneyde Batı Sahra, batıda Büyük Okyanus, kuzeyde de Akdeniz’le çevrilidir. Başkenti Rabat’tır. Para birimi dirhemdir. 2002 yılı rakamlarına göre nüfusu 31.167.783’tür. Fas nüfusunun % 55’ini Araplar oluşturmaktadır. İkinci etnik grup olan Berberilerin oranı % 34’tür. Resmî dili Arapça’dır. Halkın geneli Arapça konuşur. Bunun yanı sıra Berberice de konuşulmaktadır.
Resmî din İslâmdır. Halkın % 98.7’si Müslümandır. Müslümanların büyük çoğunluğu Malikî, az bir kısmı Hanefîdir. Çoğu Avrupa asıllı olan Hıristiyanların oranı % 1, Yahudilerin oranı da % 0.5’tir.
Risale-i Nur’da, Batılı sömürgeci ülkelerin Fas, Tunus, Mısır, Suriye gibi İslâm beldelerinden daha fazla Türkiye’yi karıştırmak için uğraştıkları, buna rağmen bu bölgelerdeki seviyede maksatlarına ulaşamadıkları belirtilir. Bunun sebebi olarak da, o dönemde sadece el ile yazıldığı halde neşredilen 600 bin nüsha risalenin ülkemizde büyük tesir meydana getirdiği gösterilir.