ABDULLAH4
Forum Yöneticisi
Felaketler içinde en ağırı benim vefatımdır''
''En sevgili'' yaşarken uyarmıştır.''Benim ümmetimin başına bir felaket gelmiş kişi, benim vefatımı düşünsün de o felakete karşı teselli bulsun, çünkü kıyamete kadar yaşanacak felaketler içinde en ağırı benim vefatımdır.''
Evet, o kadar ağır ki, kalbi diri olanlar hala hisseder, göz yaşı dökerler.
O gün Medine'ye bomba düşmüş gibidir.Hz.Ömer(ra) kılıcını çekmiş ve kendinden geçmiş bir halde:
-''Kim o vefat etti derse, başını vururum.'' demektedir.
Büyük bir şoktu bu.
Hz.Ebubekir, ruhun henüz terkettiği o güzel başı kucaklar, öper, koklar.
-''Hayattayken en güzeldin, vefatında da en güzelsin'' der.
Sonra sorumluluğunu hatırlar, mescide döner, Ömer'i sakinleştirir:
-''Rabbimiz olan Allah ölümsüzdür''.Hatırlatmasını yapar.
Haşarı çocuk, küçük hizmetçi Enes:
-''Allah Elçisinin Medine'ye geldiği günden daha aydınlık gün ve vefat ettiği günden de daha karanlık bir gün yaşamadım'' diye anlatır o günü.
Mü'minlerin annesi Ümmü Seleme(ra) ise o günü, gecesini ve sonrasını şöyle anlatır:
''O vefat ettiği gün biz biraraya toplandık.Hep ağlıyorduk.O gece sabaha kadar uyumadan ağladık.Cenazesini aramızda görmekle biraz teselli bulduk.Seher vaktiydi, ansızın kazma kürek sesleri işittik.Ağlamamız şiddetlendi.
Mescidde toplanmış olan arkadaşları da ağlıyordu. Adeta bütün Medine tek bir hıçkırık olmuş, sarsılıyordu.Derken, bilal(ra) sabah ezanını okudu.''Muhammed'' dediğinde ızdırap, artık dayanılmaz noktadaydır.
Cenazesini defneden arkadaşlarının önü, kızı Hz.Fatıma tarafından kesilir.
Fatıma (ra) Malik oğlu Enes'in şahsında hepsine hesap sormaktadır.
''Ey Enes''der''Onun o gül bedenine toprak atmaya nasıl kıydınız.O'nu toprağın içine bırakıp evinize nasıl döndünüz?''
Başlar öne doğru biraz daha düşer,Göz pınarları biraz daha coşar,Cevap veremez,Enes savrulur,Ömer savrulur,Ebubekir savrulur,Osman savrulur,Ali savrulur,Baştan aşağı Medine, sadece ağlamaktadır
Evet, o kadar ağır ki, kalbi diri olanlar hala hisseder, göz yaşı dökerler.
O gün Medine'ye bomba düşmüş gibidir.Hz.Ömer(ra) kılıcını çekmiş ve kendinden geçmiş bir halde:
-''Kim o vefat etti derse, başını vururum.'' demektedir.
Büyük bir şoktu bu.
Hz.Ebubekir, ruhun henüz terkettiği o güzel başı kucaklar, öper, koklar.
-''Hayattayken en güzeldin, vefatında da en güzelsin'' der.
Sonra sorumluluğunu hatırlar, mescide döner, Ömer'i sakinleştirir:
-''Rabbimiz olan Allah ölümsüzdür''.Hatırlatmasını yapar.
Haşarı çocuk, küçük hizmetçi Enes:
-''Allah Elçisinin Medine'ye geldiği günden daha aydınlık gün ve vefat ettiği günden de daha karanlık bir gün yaşamadım'' diye anlatır o günü.
Mü'minlerin annesi Ümmü Seleme(ra) ise o günü, gecesini ve sonrasını şöyle anlatır:
''O vefat ettiği gün biz biraraya toplandık.Hep ağlıyorduk.O gece sabaha kadar uyumadan ağladık.Cenazesini aramızda görmekle biraz teselli bulduk.Seher vaktiydi, ansızın kazma kürek sesleri işittik.Ağlamamız şiddetlendi.
Mescidde toplanmış olan arkadaşları da ağlıyordu. Adeta bütün Medine tek bir hıçkırık olmuş, sarsılıyordu.Derken, bilal(ra) sabah ezanını okudu.''Muhammed'' dediğinde ızdırap, artık dayanılmaz noktadaydır.
Cenazesini defneden arkadaşlarının önü, kızı Hz.Fatıma tarafından kesilir.
Fatıma (ra) Malik oğlu Enes'in şahsında hepsine hesap sormaktadır.
''Ey Enes''der''Onun o gül bedenine toprak atmaya nasıl kıydınız.O'nu toprağın içine bırakıp evinize nasıl döndünüz?''
Başlar öne doğru biraz daha düşer,Göz pınarları biraz daha coşar,Cevap veremez,Enes savrulur,Ömer savrulur,Ebubekir savrulur,Osman savrulur,Ali savrulur,Baştan aşağı Medine, sadece ağlamaktadır