Gayrimüslim bayanlarla evlilik

mihrimah

Well-known member
Din farklılığının nikah akdine tesiri, ihtimal 15 asırlık İslam tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar önemli ve güncel bir konu. Tabii ki bunu önemli kılan, değişen dünya şartları.
Biliyoruz ki düne bedel bugün siyasî yapılanmalar din eksenli bir temel üzerine oturtulmuyor. Darü'l harb, darü'l İslam kavramları etrafından yapılan tartışmalar bunun göstergesi. Artık bugün etnik ve dinî ayrımların ön plana çıktığı toplum ve devlet yapılanmalarından büyük ölçüde söz edilmiyor. Özellikle Batı medeniyetine ait ülkelerde hangi dinî ve etnik kökene sahip olursa olsun vatandaşlık, toplumsal ve siyasal sözleşme şartlarını kabule bağlanmış. Bu ve benzeri ekonomik, güvenlik, özgürlük gibi nedenlerle olsa gerek, ABD ve Avrupa genelinde milyonlarca Müslüman yaşıyor. Din değiştirerek Müslüman olan dünün gayrimüslimleri ise ayrı bir faktör. Din değiştirdim diye memleketinden ayrılmayı düşünmeyen, dolayısıyla evlilik öncesi veya sonrası ama her halükârda kendi vatanında, kendi kültüründe, eşi, çocukları, akrabaları ve kendi insanıyla birlikte yaşayan, yaşamak isteyen, yaşamak zorunda olan ve sözün doğrusu yaşaması gereken büyük bir kitle var.
Tarafların cinsiyet ve ait oldukları dine göre çok geniş değerlendirmelere konu olan bu hususu sadece erkeğin Müslüman, kadının ehl-i kitap olduğu konum itibarıyla ele almaya çalışacağım. Bugün çoklarımızın bildiği bu evliliğin caiz olduğudur. Çünkü hükmü ayetle sabit. "... sizden önceki Ehl-i kitaptan hür ve iffetli kadınlar da, mehirlerini verip nikâhladığınızda size helâldir". (Maide, 5/5) Sizin de dikkatinizi çekti mi bilmem ama ayeti dikkatlice bir daha okuduğunuzda göreceksiniz; ortada bazılarının gözünden kaçırdığı bir ayrıntı var; ehl-i kitap ama hür ve iffetli olması şartıyla. Hürriyet, sosyal statü adına ortaya konan bir şart. Devrimizde kölelik olmadığı için problem yok. Ama iffetliye gelince; onun üzerinde durmak hem de çok durmak gerek. Ehl-i kitap bayanla evlenmek isteyen kişilere buradan Türkçemizdeki bir deyimle seslenmek isterim: "İnce eleyip sık dokumalısınız". Bu hem muhtemel adayın mazisi itibarıyla önemli hem de kurulacak yuvanın istikbali açısından. Çünkü iffet sabahtan akşama oluşmaz. O, insanın yaşam tarzını belirleyen bir inançtır, kültürdür ve kabuldür. Bu kabulde rol oynayan dinî ve kültürel bir zemin vardır. Zemini biliyoruz. İslam'ın iffet anlayışını doğurmayan bir zemin o. Ama evrensel doğrular istikametinde istisnalar her zaman olabilir. İşte illa olacaksa iffet bağlamında o istisnaları bulmak lazım. Ayetle alakalı söylenecek ikinci husus; müfessirlerin Allah'ın bu türlü bir evliliğe izin verişindeki hikmeti adına söyledikleri yorumlardır. Bunlar yabana atılmayacak ve ferden evliliğe karar verirken üzerinde bir nebze olsun düşünülmesi gerekli olan hususlardır. Ezcümle; müşrik bayanlara değil de ehl-i kitaba izin verilmesinin sebeplerinden birisi, hiç şüphesiz iman ve imana bağlı birçok konudaki ortak paydalarımızdır. İnançsızlığa karşı bir cephe teşkili mesela. Bir başka yorum, bayanın ait olduğu ülke ve o ülke ile olan siyasî, iktisadî, kültürel münasebetlerimiz. Devletlerarası münasebetlerin düşmanlık esası üzerine kurulu olduğu bir dünyayı düşünürseniz bunun ne kadar ehemmiyetli olduğu anlaşılır. Geçerliliğini bugün de kısmen devam ettiren bir konu bu. Bir diğeri evlilik kurumunun yürümesi, evde huzur ve mutluluğun yakalanması adına eğitim başta, sair beşeri evsafın gözetilmesi. Bizim uyum için kefaat/denklik başlığı altında incelediğimiz şeyler. İşte müfessirlerin dikkat çektiği bu ve benzeri mevzular, fukahanın ehl-i kitap bayanla evliliğe -temelde caiz olmakla birlikte- ef'al-i mükellefin açısından mubah, mekruh, müstehab hatta haram gibi hükümler vermesinin gerekçesini teşkil etmiştir. Daha açık bir ifadeyle bizim bugün bildiğimiz ve uyguladığımız şekliyle bayanın sadece ehl-i kitap olmasını yeterli görmemişler, her bir adayın durumuna göre farklı hükümler vermişlerdir. Bilmem anlatabildim mi?

Ahmet KURUCAN
 
Üst