Kýrýk Testi
Well-known member
Gaziantep, Akdeniz ile Güneydoğu Anadolu Bölgesinin birleştiği noktada yer alır. Suriye’ye komşu bir sınır ili olan Gaziantep’in büyük bir bölümü Güneydoğu Anadolu Bölgesinin batı kesiminde, bir bölümü de Akdeniz Bölgesinin doğusundadır. Şanlıurfa, Adıyaman, Kahramanmaraş, Osmaniye, Hatay ve Kilis ile çevrilidir. 6,216 km2’lik yüzölçümüyle Gaziantep, Türkiye topraklarının yaklaşık %1’ni kaplar.
Coğrafî yönden Türkiye’nin en büyük projelerinden olan GAP’ın giriş kapısı, sanayisi ve ticarî hacmiyle de bölge illerinin kalkınmasında temel teşkil eden Gaziantep, ekonomik yönden çevresindeki 18 ili etkisi altında tutmaktadır.
Tarihî kaynaklara göre Gaziantep 5600 yıl önce kurulmuştur ve bu özelliğiyle dünyanın en eski yerleşim yerlerinden birisi olarak kabul edilir. Şehrin içinde yer aldığı bölgenin, ilk medeniyetlerin doğduğu Mezopotamya ve Akdeniz arasında bulunuşu Güneyden ve Akdenizden doğuya, kuzeye ve batıya giden yolların kavşağında oluşu, Gaziantep’i tarih öncesi çağlardan beri insan topluluklarına yerleşme sahası ve uğrak yeri haline getirmiştir. Tarihî İpek Yolunun da buradan geçmiş olması ilin önemini ve canlılığını devamlı olarak korumasını sağlamıştır. Bu bölgede kurulan Hitit, Met, Asur, Pers, İskender, Selefkoslar, Roma ve Bizans İslâm-Arap ve İslâm-Türk dönemlerinin izlerini günümüzde de açık bir şekilde görmek mümkündür.
İslâmiyetin buralardan Anadoluya yayılmış olması ve Hz. Muhammed’in (a.s.m.) vahiy katiplerinden olan Hz. Ukkâşe’nin türbesinin Nurdağı ilçesinin Durmuşlar köyü yakınlarındaki bir tepenin üzerinde bulunması Gaziantep için bir önem taşımaktadır.
Hz. Ömer (r.a.) zamanında İslâm dininin Arap Yarımadası dışına yayılması için sürdürülen fetihler esnasında, Gaziantep yöresi ile Hatay, Bizanslılardan alındı. Gaziantep’in meşhur Ömeriye Camii o dönemde fethin sembolü olarak yapılmıştır.
1071 Malazgirt Zaferinden sonra bölgede Selçuklu Devletinin hâkimiyeti altına girdi. 1270 yılında Moğolların istilâsı ile yıkılan şehir, daha sonra Dulkadiroğullarının (1389) ve Memlûkluların (1471) eline geçti. 1516 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Memlûklulara karşı yapılan Mercidabık Savaşından sonra Gaziantep ve yöresi Osmanlı Devletinin yönetimine girdi.
Osmanlılar döneminde çok sayıda cami, medrese, han ve hamam yapıldı. Şehir aynı zamanda üretim, ticaret ve el sanatları yönünden de çok ilerledi. 1641 ve 1671 yıllarında yöreyi iki kez ziyaret eden Evliya Çelebi burada 22 mahalle, 8 bin ev, 100 kadar cami, medrese, han, hamam ve kapalı çarşı olduğunu anlatır.
Birinci Dünya Savaşı sonunda Gaziantep, önce İngilizler, daha sonra da Fransızlar tarafından işgal edildi. Fransızlara karşı ayaklanan halk, kısa zamanda hem Güneydoğu Anadolunun düşman işgalinden kurtarılmasını sağladı, hem de diğer bölgelerde girişilen bağımsızlık savaşlarının başlamasına da vesile oldu. Bu uğurda 6317 şehid veren şehre 6 Şubat 1921 tarihinde T.B.M.M. tarafından “Gazilik” ünvanı verildi ve bu döneme kadar “Ayıntap” olarak anılan ismi “Gaziayıntab” oldu. 1928 yılında ise, şehrin adı “Gaziantep” olarak değiştirildi.
Coğrafî yönden Türkiye’nin en büyük projelerinden olan GAP’ın giriş kapısı, sanayisi ve ticarî hacmiyle de bölge illerinin kalkınmasında temel teşkil eden Gaziantep, ekonomik yönden çevresindeki 18 ili etkisi altında tutmaktadır.
Tarihî kaynaklara göre Gaziantep 5600 yıl önce kurulmuştur ve bu özelliğiyle dünyanın en eski yerleşim yerlerinden birisi olarak kabul edilir. Şehrin içinde yer aldığı bölgenin, ilk medeniyetlerin doğduğu Mezopotamya ve Akdeniz arasında bulunuşu Güneyden ve Akdenizden doğuya, kuzeye ve batıya giden yolların kavşağında oluşu, Gaziantep’i tarih öncesi çağlardan beri insan topluluklarına yerleşme sahası ve uğrak yeri haline getirmiştir. Tarihî İpek Yolunun da buradan geçmiş olması ilin önemini ve canlılığını devamlı olarak korumasını sağlamıştır. Bu bölgede kurulan Hitit, Met, Asur, Pers, İskender, Selefkoslar, Roma ve Bizans İslâm-Arap ve İslâm-Türk dönemlerinin izlerini günümüzde de açık bir şekilde görmek mümkündür.
İslâmiyetin buralardan Anadoluya yayılmış olması ve Hz. Muhammed’in (a.s.m.) vahiy katiplerinden olan Hz. Ukkâşe’nin türbesinin Nurdağı ilçesinin Durmuşlar köyü yakınlarındaki bir tepenin üzerinde bulunması Gaziantep için bir önem taşımaktadır.
Hz. Ömer (r.a.) zamanında İslâm dininin Arap Yarımadası dışına yayılması için sürdürülen fetihler esnasında, Gaziantep yöresi ile Hatay, Bizanslılardan alındı. Gaziantep’in meşhur Ömeriye Camii o dönemde fethin sembolü olarak yapılmıştır.
1071 Malazgirt Zaferinden sonra bölgede Selçuklu Devletinin hâkimiyeti altına girdi. 1270 yılında Moğolların istilâsı ile yıkılan şehir, daha sonra Dulkadiroğullarının (1389) ve Memlûkluların (1471) eline geçti. 1516 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Memlûklulara karşı yapılan Mercidabık Savaşından sonra Gaziantep ve yöresi Osmanlı Devletinin yönetimine girdi.
Osmanlılar döneminde çok sayıda cami, medrese, han ve hamam yapıldı. Şehir aynı zamanda üretim, ticaret ve el sanatları yönünden de çok ilerledi. 1641 ve 1671 yıllarında yöreyi iki kez ziyaret eden Evliya Çelebi burada 22 mahalle, 8 bin ev, 100 kadar cami, medrese, han, hamam ve kapalı çarşı olduğunu anlatır.
Birinci Dünya Savaşı sonunda Gaziantep, önce İngilizler, daha sonra da Fransızlar tarafından işgal edildi. Fransızlara karşı ayaklanan halk, kısa zamanda hem Güneydoğu Anadolunun düşman işgalinden kurtarılmasını sağladı, hem de diğer bölgelerde girişilen bağımsızlık savaşlarının başlamasına da vesile oldu. Bu uğurda 6317 şehid veren şehre 6 Şubat 1921 tarihinde T.B.M.M. tarafından “Gazilik” ünvanı verildi ve bu döneme kadar “Ayıntap” olarak anılan ismi “Gaziayıntab” oldu. 1928 yılında ise, şehrin adı “Gaziantep” olarak değiştirildi.