Emeviler zamanında Tarık b. Ziyad, kendi adıyla anılan Cebel–i Tarık boğazından geçip, İspanya’ya çıktı. Gemilerin yarısını askerlerinden gizleyip saklayan Tarık, diğer yarısını da yaktı. Alevler göklere çıkmaya başlayınca askerler koşarak geldiler ve “Gemilerimizi yaktınız, mağlup olursak nasıl geri döneriz?” dediklerinde Tarık şöyle cevap verdi: “Mağlubiyet bizlere lâyık değildir. Karşınızdaki ülke Allah’a aittir. Yürüyünüz ve onu alınız. Allah’a ve kılıcınıza güveniniz.” Savaşın en kızgın anında ise Müslümanlar kaçışmaya başlayınca Tarık b. Ziyad atına atlayıp kaçanların önüne geçip şöyle bir nutuk attı: “Ey Mağripli Gaziler! Ey Müslüman ve kahramanlar! Nereye kaçıyorsunuz? Düşününüz ki, önünüz derya arkanız düşmandır. Sizin için en çıkar yol, sonuna kadar savaş alanında kalmak ve cihad etmektir. Ey süvariler! Bana bakın ve benim gibi yapın.” Bu sözlerden sonra Tarık, atını dört nala sürüp Got ordusunun ortasına kadar geldi. Burada savaşı idare etmekte olan kral Rodrik’in göğsüne mızrağını saplayıp onu öldürdü. İşte Allah’a olan itimadın ve hedefe tam olarak kilitlenmenin zirveleştiği muhteşem bir tablo!