Gençlik nereye…? Ya da bu gençlikle biz nereye…?

Mustafa Kalkan

Active member
Evet soru bu gençlik nereye…? 1980 yıllarda ortaokul lise öğrencisi iken Halil isminde bir arkadaşım vardı. Maddi zorluklardan olsa gerek okumak için tek gözlü her şeyi mutfağı yatağı banyosu içinde bir evde kalır istikbali için çok çalışırdı. O tek gözlü odada hem yemek, hem yatmak, hem ders çalışmak, kışın soba yakmak tek başına bir delikanlı için baya bir zorluk olsa da o yılmadan mücadele eder derslerine çalışırdı…


O yıllarda aynı sınıftan, aynı mahalleden, hatta aynı kıza aşık olmak yasaktı.. Burdur Lisesinde okurken 1988 – 1989 – 1990 yıllarında kışın kuru ayazda 2. öğrenci akşam geç saatlerde okuldan çıkar, yolumuzun üstünde evleri olan kız sınıf arkadaşlarımızı başlarına iş gelmesin diye tek tek evlerine bırakır öyle dağılırdık kendi evlerimize. Hala o alışkanlığım devam ediyor biliyor musunuz? Üzerinden 25 yıl geçse bile… Emaneti yerine teslim etmek…


O yıllarda kızlar saç örgülü siyah önlüklü önlük mutlaka diz altı yaka paça düzgün olgun ve hanımefendi… İlan-ı aşk da o kadar kolay değil… Kızın babası var, abisi var… Sonra kızlar da vakarlı ve dikkatli… Çoğumuzun sevgisi bu korku ve çekincelerden ötürü kalbimizin derinliklerinde kalmıştır hep. Şimdiki gibi sarılıp öpmek ise tamamen bir hayal. El ele tutuşmak dahi korkulan bir hadise.. En azından yaşadığım şehir ve çevre bu hal üzereydi…


Şimdiki gençlere bakıyorum da durum sanki içler acısı. Geçen gece sabah namazına kadar uyumadık. Üst katta üniversite öğrencisi gençler var. Evlerinde yok yok… Bilgisayar, televizyon, telefon… Ne arasan var. Gürültü, patırtı, kavga ise sabahlara kadar kızlı erkekli şamatalı partiler ve galiba biraz da alkol… Neyse komşu kadın ve kızının bağırmalarıyla çıktım koridora, baktım ki gece saat 03:30 civarı ve 2 kız ve bir erkek kaçıyor kapı dışarı… Oysa üst komşumuz polis çağırmış. Gecenin saat 3′ünde körpecik kızların ne işi var onca erkeğin içinde…


Neyse polisler geldi gençleri uyardı gitti. Ama gençler yine gürültü patırtı… Ne büyüklere ne topluma ne aile hayatına saygı… Sanki hiçbir şey öğretilmemiş hiçbir şey öğrenmemiş. Park bahçelerde ağaçlara yaslanıp öpüşenler, sarmaş dolaş çarşı pazar dolaşanlar, üzerine kumaş bulamamış vaziyette dolaşanlar, çeşit meşit saç ve sakal bırakanlar….. ve ve ve….. Nerde benim tek gözlü odada istikbali için ter döken alttan bakınca ampulün ışığı gözüken yorgan altında kışın dona titreye uyuyan Halil arkadaşım ve arkadaşlarım? Nerede şimdiki gençlik?.. Gençlik nereye gidiyor sizce sonu nereye varacak…? Maneviyat eksikliği ne zaman giderilecek…? Bu gençler sizce okuyacak mı? Yoksa hevesleri uğruna nefislerine uyup her türlü haltı karıştırıp geri dönülmez pişmanlıklar mı yaşayacak…?


Memleket nasıl bir gençliğe emanet bırakılacak…? Bir sonraki nesil yozlaşacak mı yoksa bizim de gayretimizle düzelecek mi?


Ben bu konuda tüm cemaatleri tebrik etmek istiyorum. Kız olsun erkek olsun ALLAH için sahip çıkıyorlar ve maşaallah pırıl pırıl gençler yetiştiriyorlar. Evimi, genç kız öğrenciye Hocaefendi cemaatinden kızlara kiraya verdim maşaallah tek şikayet getirmediler. Saygılı ve hanımefendi kızlar… Sürekli etkinlik, ders, dua okuma programları, seminerler… Devamlı çalışıp didiniyorlar.


Ama ayrı ev tutup kendi başlarına sahipsiz gibi kalan gençlerde maalesef ne arasan var.. Kendini bilenler iyi de, diğerleri sanki kayboluyorlar, sahipsiz başıboş oluyorlar… Bakın şu saatte bile hala bağırıyorlar (saat 01:40) apartman içinde. Yazık ALLAH ISLAH ETSİN. Burada bize de büyük görev düşüyor. Evladımızı üniversite okuması için başka şehirlere de göndersek, takipten asla bir an bile geri durmamak gerek….!!!
 

faris

Well-known member
Evet Mustafa abi gençliğin bir yerlere gittiği kesin ama burada eğer suçlu arayacaksak bu kesinlikle gençliğin değildir. Tabiri caizse nasıl ki bir koyun sürüsü çobanını takip edecektir ve çobanı ister insan isterse kelp olsun ona tabidir, çoban nereye derse sürüde oraya gidecektir. İşte öylede gençlik henüz hayattan nasibini almamış öğrenmeye ve hataya meyilli bir varlıktır. Nereye gideceğini ne yapacağını bilemez onun için çobana bakmak gerekir..

Son dönemdeki gençliğin başı bozukluğu gençlikten olduğuna inanmıyorum. Bu sorunun kaynağı aile ve ebeveynden ileri gelmekte. Çünkü bir zamanlar adet, örf ve geleneklerine çok sıkı hatta bağnaz olan ailelerin son dönemdeki esneklikleri neticede gençliğin ifsadına neden olmuştur. Bazı ailelerde bu böyle olmaması bunu değiştirmez. Bakıyoruz ailenin yapısına farzlarda bir sıkıntısı yok ancak hayata bakış açılarında bir sapma var, nefsani yaşantı ve benim evladım hata yapmaz ben evladıma güvenirim psikolojisi ile saldım çayıra mevlam kayıra.. Önce biz ebeveynler olarak kendimizi düzeltmeliyiz. Sadece farzları yapmakla evladlarımıza örnek olamayız. Nitekim islamiyette dahi farzlardan ziyade olan takvadır. Bizlerin problemide takvasızlık olduğuna inanıyorum. Maalesef ne hayata bakış açımızda nede yaşantımızda takvanın hiç yeri yok..
 

yozgati

Well-known member
Yozlaşmak evet bu zahiri bir gerçekliktir.

Esbabı ise:
* ailelerin maneviyat vermemesi
* din diyanettin heveslerine pranga vurması ve bu cahillerin prangadan kurtulmak istemesi.
* aile bağından uzak kalan kimseler dizi, film, sinemalarda gördüğü ve tamamen aile bağlarını çözmek isteyen, nerede ise kardeşiyle yatan insanları izleyen gençler için ben bir horozum karşı cins ise bir tavuktur. Zihniyeti taşırsa. Edeb, ahlak namus, ar, haya.. Ne olduğunu bilmez ve umursamazsa bu saydıkların normaldir.
* diziler zaten sürekli zine etmeyi insanlara aşılamaya çalışıyor. Sonrada sözüm ona mülümanlar ailecek oturup bu deccalin fitnesini izliyor.
 
Üst