müdavim
Üye Sorumlusu
سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَا اِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
رَبِّ اشْرَحْ لِى صَدْرِى وَيَسِّرْ لِى اَمْرِى وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانِى يَفْقَهُوا قَوْلِى
اَللّهُمَّ صَلِّ وَ سَلِّمْ عَلَى الذَّاتِ الْمُحَمَّدِيَّةِ اللَّطِيفَةِ اْلاَحَادِيَّةِ شَمْسِ سَمَاءِ اْلاَسْرَارِ وَ مَظْهَرِ اْلاَنْوَارِ وَ مَرْكَزِ مَدَارِ الْجَلاَلِ وَ قُطْبِ فَلَكِ الْجَمَالِ اَللّهُمَّ بِسِرِّهِ لَدَيْكَ وَ بِسَيْرِهِ اِلَيْكَ آمِينْ خَوْفِى وَ اَقِلْ عُثْرَتِى وَ اَذْهِبْ حُزْنِى وَ حِرْصِى وَ كُنْ لِى وَ خُذْنِى اِلَيْكَ مِنِّى وَ ارْزُقْنِى الْفَنَاءَ عَنِّى وَ لاَ تَجْعَلْنِى مَفْتُونًا بِنَفْسِى مَحْجُوبًا بِحِسِّى وَاكْشِفْلِى عَنْ كُلِّ سِرٍّ مَكْتُومٍ يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ. وَ ارْحَمْنِى وَارْحَمْ رُفَقَائِ وَ ارْحَمْ اَهْلِ اْلاِيمَانِ وَ الْقُرْآنِ آمِينَ يَا اَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ وَ يَا اَكْرَمَ اْلاَكْرَمِينَ
وَ آخِرُ دَعْوَيهُمْ اَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
* * *
sh:» (G: 198)
«Ziver Gündüzalp kardeşimizin Konya Nur Talebeleri adına, Risale-i Nur hakkında görüşlerini ifade edip, Ankara Üniversitesi gençlerine gönderdiği bir konferanstır.»
BİSMİHİ SÜBHANEHU
RİSÂLE-İ NUR'un dersiyle ve aziz ve kıymetli Üstâdımız Bediüzzamanın himmetiyle yazılabilen bu konferans, Risâle-i Nur hakkında tatlı ve zevkli bir sohbettir. Risâle-i Nur'un kıymetini anlatmaya kudretim yetmez. Ve buna da cesaret edemem. Ve böyle de zannedilmesin. Çünki: Ben, Risâle-i Nur'un yeni, kültürsüz, câhil ve en âciz okuyucusuyum. Milletler içinde bu kadar şöhret kazanmış bir şaheserin kıymetini anlatmağa kültürüm kâfi değil. Bunu itiraf ederim. Ve büyük şeref ancak Risâle-i Nur'un münevver, âlim, fâzıl, idrâkli ve kavrayışlı takdirkâr okuyucularına hâs ve mahsustur.
Evet Risâle-i Nur'a kavuşuncaya kadar matbuatımızda ve kitaplarımızda KUR'ÂN-I KERخM'in kıymetini anlatan tek bir yazı okumamıştım. Sonradan anladım ki: Kur'ân-ı Kerîm'i, şimdiki yarım asırdan beri bizde yetişen ediplerden ziyade, ecnebî büyükleri takdir ediyorlarmış. Ameri-
sh:» (G: 199)
ka'da Beyaz Saray'da bütün dünyanın güneşi olan Kur'ân-ı Kerîm yeşil ipekliler arasında lâyık olduğu, yüksek mevkie konmuştur. Mucidler, feylesoflar, doktorlar, hukukçular, psikologlar; Kur'ân-ı Kerîmi esas tutarak yazılmış eserleri tetkik ediyorlar, faydalanıyorlar.
Bu şahsiyetler, bu Mukaddes Kitaptan aldıkları malûmat ile milletler arası şöhret kazanıyorlar. İsveç, Norveç, Finlandiya en büyük ilim adamlarından müteşekkil bir heyet teşkil etmişler. Gençleri için en büyük halâskâr bir kitabı senelerle aramışlar. Nihayet gençliği en yüksek ahlâk ile ahlâklandırmak için ve dünyada açık fikirli ilim adamı yapmak için KUR'ÂN-I KERخM'i okutuyorlarmış.
İslâmiyeti ve Kur'ân'ı takdir eden yabancılar pek çoktur. Müslüman olmayan kimseler, İslâm Kitâbının kıymetini takdir edip istifade ederlerse, uyanık müslüman gençliği daha fazla duramaz ve uyuyamaz.
Mâbud-u Zîşânımız gençlerin bu ulvî ve kudsî ve içten gelen isteklerini yirminci asırda da yerine getirdi. Bu asr-ı medeniyette KUR'ÂN-I KERخM'in hakikî bir tefsiri olan RİSALE-İ NUR ESER'lerini ihsân etti. Bu eserler Kur'ân-ı Kerîm'den alınmış ve Kur'ân-ı Kerîm'in esasları dairesinde yazılmış eserlerdir. Eseri yazan Bedîûzzaman'dır. Bütün ilim adamları, müttefikan Ri-
sh:» (G: 200)
sale-i Nûr'un muhterem müellifinin, Bedîüzzaman denmeğe lâyık bir şahsiyet olduğunu tasdik etmişler. Böyle iken bu kadar şöhret sâhibi kudretli bir şahsiyeti herkes tanımıyor, denebilir.
Evet, içimizde onbeş yirmi seneden beri komünistler çalışıyorlarmış. Böyle dâhilerimizi tanıtmak şöyle dursun türlü türlü isnatlarla kötülermişler. Buna muvaffak olmak için de bütün imkânlardan istifade etmeye çalışmışlar. İlim adamlarımızı millete fena göstermek için bütün gayretlerini sarfetmişler. Bu hâlin böyle olduğunu ancak bu bir seneye yakın idrak edebildik. Matbuâatımızın Komünist mikroplariyle dolduğunu; demokrasinin memleketimizde gelişmeye başlaması sayesinde anlayabildik.
Meğer aldanmışız. Ve aldatılmışız. Şimdiye kadar din adamlarımız hakkında bize yapılan uydurma telkinatları ve yalan yanlış propagandaları bu hakikatları öğrendikten sonra kafamızdan çıkarabildik. Menfi intibalarımızı silebildik. Bütün hakikî dünya münevverlerinin istifade ettikleri Kur'ân'ımıza öyle sarılabildik. Ve öylelikle KUR'ÂN'dan dilimize çevrilen eserleri okumağa başladık. Eserleri garp dillerine çevrilen MEVLÂNA CELÂLEDDİN, YغNUS EMRE, EVLİYA ÇELEBİ gibi daha bir çok büyüklerimizin eserlerini ve hakikî kıymetlerini
sh:» (G: 201)
gençlik nasıl bilmiyorsa, Bedîuzzaman gibi bir büyüğümüzü de gençlik tam tanımıyor. Fakat böyle kıymetli bir adamın şimdi de mevcut olduğunu öğrenenler kıymetini derhal idrak etmiş. Ve istifade için can atmışlardır. İnşâallah bütün Türk Milleti ve bütün dünya da bu büyüğün eserlerinden faydalananlar çok olacaktır. Bu tahmin ve temenniyi Risâle-i Nur'daki kudret ve kuvvet ve yenilik, kat kat kuvvetlendiriyor.
رَبِّ اشْرَحْ لِى صَدْرِى وَيَسِّرْ لِى اَمْرِى وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانِى يَفْقَهُوا قَوْلِى
اَللّهُمَّ صَلِّ وَ سَلِّمْ عَلَى الذَّاتِ الْمُحَمَّدِيَّةِ اللَّطِيفَةِ اْلاَحَادِيَّةِ شَمْسِ سَمَاءِ اْلاَسْرَارِ وَ مَظْهَرِ اْلاَنْوَارِ وَ مَرْكَزِ مَدَارِ الْجَلاَلِ وَ قُطْبِ فَلَكِ الْجَمَالِ اَللّهُمَّ بِسِرِّهِ لَدَيْكَ وَ بِسَيْرِهِ اِلَيْكَ آمِينْ خَوْفِى وَ اَقِلْ عُثْرَتِى وَ اَذْهِبْ حُزْنِى وَ حِرْصِى وَ كُنْ لِى وَ خُذْنِى اِلَيْكَ مِنِّى وَ ارْزُقْنِى الْفَنَاءَ عَنِّى وَ لاَ تَجْعَلْنِى مَفْتُونًا بِنَفْسِى مَحْجُوبًا بِحِسِّى وَاكْشِفْلِى عَنْ كُلِّ سِرٍّ مَكْتُومٍ يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ يَا حَىُّ يَا قَيُّومُ. وَ ارْحَمْنِى وَارْحَمْ رُفَقَائِ وَ ارْحَمْ اَهْلِ اْلاِيمَانِ وَ الْقُرْآنِ آمِينَ يَا اَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ وَ يَا اَكْرَمَ اْلاَكْرَمِينَ
وَ آخِرُ دَعْوَيهُمْ اَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
* * *
sh:» (G: 198)
«Ziver Gündüzalp kardeşimizin Konya Nur Talebeleri adına, Risale-i Nur hakkında görüşlerini ifade edip, Ankara Üniversitesi gençlerine gönderdiği bir konferanstır.»
BİSMİHİ SÜBHANEHU
RİSÂLE-İ NUR'un dersiyle ve aziz ve kıymetli Üstâdımız Bediüzzamanın himmetiyle yazılabilen bu konferans, Risâle-i Nur hakkında tatlı ve zevkli bir sohbettir. Risâle-i Nur'un kıymetini anlatmaya kudretim yetmez. Ve buna da cesaret edemem. Ve böyle de zannedilmesin. Çünki: Ben, Risâle-i Nur'un yeni, kültürsüz, câhil ve en âciz okuyucusuyum. Milletler içinde bu kadar şöhret kazanmış bir şaheserin kıymetini anlatmağa kültürüm kâfi değil. Bunu itiraf ederim. Ve büyük şeref ancak Risâle-i Nur'un münevver, âlim, fâzıl, idrâkli ve kavrayışlı takdirkâr okuyucularına hâs ve mahsustur.
Evet Risâle-i Nur'a kavuşuncaya kadar matbuatımızda ve kitaplarımızda KUR'ÂN-I KERخM'in kıymetini anlatan tek bir yazı okumamıştım. Sonradan anladım ki: Kur'ân-ı Kerîm'i, şimdiki yarım asırdan beri bizde yetişen ediplerden ziyade, ecnebî büyükleri takdir ediyorlarmış. Ameri-
sh:» (G: 199)
ka'da Beyaz Saray'da bütün dünyanın güneşi olan Kur'ân-ı Kerîm yeşil ipekliler arasında lâyık olduğu, yüksek mevkie konmuştur. Mucidler, feylesoflar, doktorlar, hukukçular, psikologlar; Kur'ân-ı Kerîmi esas tutarak yazılmış eserleri tetkik ediyorlar, faydalanıyorlar.
Bu şahsiyetler, bu Mukaddes Kitaptan aldıkları malûmat ile milletler arası şöhret kazanıyorlar. İsveç, Norveç, Finlandiya en büyük ilim adamlarından müteşekkil bir heyet teşkil etmişler. Gençleri için en büyük halâskâr bir kitabı senelerle aramışlar. Nihayet gençliği en yüksek ahlâk ile ahlâklandırmak için ve dünyada açık fikirli ilim adamı yapmak için KUR'ÂN-I KERخM'i okutuyorlarmış.
İslâmiyeti ve Kur'ân'ı takdir eden yabancılar pek çoktur. Müslüman olmayan kimseler, İslâm Kitâbının kıymetini takdir edip istifade ederlerse, uyanık müslüman gençliği daha fazla duramaz ve uyuyamaz.
Mâbud-u Zîşânımız gençlerin bu ulvî ve kudsî ve içten gelen isteklerini yirminci asırda da yerine getirdi. Bu asr-ı medeniyette KUR'ÂN-I KERخM'in hakikî bir tefsiri olan RİSALE-İ NUR ESER'lerini ihsân etti. Bu eserler Kur'ân-ı Kerîm'den alınmış ve Kur'ân-ı Kerîm'in esasları dairesinde yazılmış eserlerdir. Eseri yazan Bedîûzzaman'dır. Bütün ilim adamları, müttefikan Ri-
sh:» (G: 200)
sale-i Nûr'un muhterem müellifinin, Bedîüzzaman denmeğe lâyık bir şahsiyet olduğunu tasdik etmişler. Böyle iken bu kadar şöhret sâhibi kudretli bir şahsiyeti herkes tanımıyor, denebilir.
Evet, içimizde onbeş yirmi seneden beri komünistler çalışıyorlarmış. Böyle dâhilerimizi tanıtmak şöyle dursun türlü türlü isnatlarla kötülermişler. Buna muvaffak olmak için de bütün imkânlardan istifade etmeye çalışmışlar. İlim adamlarımızı millete fena göstermek için bütün gayretlerini sarfetmişler. Bu hâlin böyle olduğunu ancak bu bir seneye yakın idrak edebildik. Matbuâatımızın Komünist mikroplariyle dolduğunu; demokrasinin memleketimizde gelişmeye başlaması sayesinde anlayabildik.
Meğer aldanmışız. Ve aldatılmışız. Şimdiye kadar din adamlarımız hakkında bize yapılan uydurma telkinatları ve yalan yanlış propagandaları bu hakikatları öğrendikten sonra kafamızdan çıkarabildik. Menfi intibalarımızı silebildik. Bütün hakikî dünya münevverlerinin istifade ettikleri Kur'ân'ımıza öyle sarılabildik. Ve öylelikle KUR'ÂN'dan dilimize çevrilen eserleri okumağa başladık. Eserleri garp dillerine çevrilen MEVLÂNA CELÂLEDDİN, YغNUS EMRE, EVLİYA ÇELEBİ gibi daha bir çok büyüklerimizin eserlerini ve hakikî kıymetlerini
sh:» (G: 201)
gençlik nasıl bilmiyorsa, Bedîuzzaman gibi bir büyüğümüzü de gençlik tam tanımıyor. Fakat böyle kıymetli bir adamın şimdi de mevcut olduğunu öğrenenler kıymetini derhal idrak etmiş. Ve istifade için can atmışlardır. İnşâallah bütün Türk Milleti ve bütün dünya da bu büyüğün eserlerinden faydalananlar çok olacaktır. Bu tahmin ve temenniyi Risâle-i Nur'daki kudret ve kuvvet ve yenilik, kat kat kuvvetlendiriyor.