Sor kaç kez talip oldu Azrail
Yaralarıma
Kelimelerini doğurdu şiirler
Çün Gazze vuruldu
Arzın sinesi kerbela’ya içerler
Ümmetin böyle bir günüdür Gazze
Zaman bir tespihti ellerimde
Kırıldı can elmasım
Ve bir sancı borçlandım öfkeler kitabına
Bir tespihtir çağım
Sabırla çekiyorum
Seni tanıyorum diye
Sorgum alındı
Cevabımla baş başa kaldım
İçimden ırmaklar geçiyordu
Gittikçe kirleniyordum
Geçmiş zamanlı konuşuyor oluşum
Dünden geliyor oluşumdandır
Ellerim başımdan yüksekte
Ruhum dünümden yarına geçerken
Bedenim kaldı tümsekte
Sustukça yaşarım umudu sandım
Avuçlarımda topladım kinimi
Yaşamaktan al gözlerimde
Yağmurlar öğretecek bana
Seni
Konuştukça öleceğim
Öldükçe konuşacağım
Yağmurlar öğretecek bana
Seni
Parmaklarımı kırıp
Elime silah verdiler
Artık bu bir yıkılıştır
Suni havadan kaçan kuşların
Kanatlarında ki özgürlükleri
Belki birkaç tetik
Ve ben burada dururken
Ölmüyorum
Susma Neden
Huzura parmak kaldırdım
Karanlıktı sanırım
Benim yok gördüğüm
Hep aynı çınlar kulaklarım
Ve aynıdır yollar
Üzerine basmadan yürüdüğüm
Ve ayaklarım
Gökyüzüne zift döküyorlar
Ümmetimin susuşunu bu yangın paklar
Bu susuşları Gazze’m taşların saklar
Güneşin seni görmemesine yakışır ak
Yeryüzü bir gün umuda kalkacak
Sevdiğim en güzel kelimen umut mu?
Benim Gazze
Bugün yalın dilim
Sayfalarda dolaşırım
Mavi denizden siyah göğe
Oradan tekrar yeryüzüne yansıyan
Harabelerin arasından geçerken kırılan
Şehrin boğuk gürültüsüyle karışan
Kurşunî bir hava
Ölünesi bir hava
Ve bekleyince zor ölüm
Her yüzüm bir bölüm
Bugün yüzüm bin bir Gazze
Yaralarıma
Kelimelerini doğurdu şiirler
Çün Gazze vuruldu
Arzın sinesi kerbela’ya içerler
Ümmetin böyle bir günüdür Gazze
Zaman bir tespihti ellerimde
Kırıldı can elmasım
Ve bir sancı borçlandım öfkeler kitabına
Bir tespihtir çağım
Sabırla çekiyorum
Seni tanıyorum diye
Sorgum alındı
Cevabımla baş başa kaldım
İçimden ırmaklar geçiyordu
Gittikçe kirleniyordum
Geçmiş zamanlı konuşuyor oluşum
Dünden geliyor oluşumdandır
Ellerim başımdan yüksekte
Ruhum dünümden yarına geçerken
Bedenim kaldı tümsekte
Sustukça yaşarım umudu sandım
Avuçlarımda topladım kinimi
Yaşamaktan al gözlerimde
Yağmurlar öğretecek bana
Seni
Konuştukça öleceğim
Öldükçe konuşacağım
Yağmurlar öğretecek bana
Seni
Parmaklarımı kırıp
Elime silah verdiler
Artık bu bir yıkılıştır
Suni havadan kaçan kuşların
Kanatlarında ki özgürlükleri
Belki birkaç tetik
Ve ben burada dururken
Ölmüyorum
Susma Neden
Huzura parmak kaldırdım
Karanlıktı sanırım
Benim yok gördüğüm
Hep aynı çınlar kulaklarım
Ve aynıdır yollar
Üzerine basmadan yürüdüğüm
Ve ayaklarım
Gökyüzüne zift döküyorlar
Ümmetimin susuşunu bu yangın paklar
Bu susuşları Gazze’m taşların saklar
Güneşin seni görmemesine yakışır ak
Yeryüzü bir gün umuda kalkacak
Sevdiğim en güzel kelimen umut mu?
Benim Gazze
Bugün yalın dilim
Sayfalarda dolaşırım
Mavi denizden siyah göğe
Oradan tekrar yeryüzüne yansıyan
Harabelerin arasından geçerken kırılan
Şehrin boğuk gürültüsüyle karışan
Kurşunî bir hava
Ölünesi bir hava
Ve bekleyince zor ölüm
Her yüzüm bir bölüm
Bugün yüzüm bin bir Gazze