Konuya cevap cer

.




Anadolu'da yetişen büyük  velîlerden Süleymân Rüşdî Efendi (rahmetullahi teâlâ aleyh) önce  Nâzilli’nin Karamullu köyünün efesi idi. Halk kendisinden çok korkardı. 

Daha  sonra, Nâzilli'de Mehmed Zühdî Efendi'yi görüp, ona talebe oldu. Mehmed Zühdî  Efendi'nin yanında kemâle eren Süleymân Rüşdî Efendi, çok yüksek mertebelere  kavuştu. Efelik zamânında kullandığı bıçağını, palasını ve tüfeğini, oturduğu  odanın duvarına astı. Kendisine bağlı efeleri de ona talebe oldular. Önceleri  Mîrzâde diye meşhûr idi. Sonra Rüşdî mahlasını aldı.


Sultan İkinci Mahmûd Hân'a,  Süleymân Rüşdî Efendi hakkında bâzı iftirâlar yapıldı. Bunun üzerine Halîl Paşa  vâsıtasıyla İstanbul'a dâvet edildi. Süleymân Rüşdî Efendi, Pâdişâh'ın bu  dâvetine icâbet etti. İstanbul'a gelip, Fındıklı'da ikâmet etti. Eyyûb'de, Râmi  kışlası civârında Sultan İkinci Mahmûd Hân ile görüştü. Süleymân Rüşdî Efendi,  sanki pâdişâh ile değil de, sıradan bir kimse ile görüşüyormuş gibi rahat  hareket ediyordu. 


Sultan İkinci Mahmûd Hân, bâzı özelliklerinden bahsederek,  pâdişâh olduğunu, pâdişâh karşısında daha başka davranması gerektiğini anlatmak  isteyince, Süleymân Rüşdî Efendi; "Sultânım! Âhirette bahsettiğiniz evsâftan  sormazlar. Siz çobansınız. Tebanızın çobanısınız. Sürünüzden mesûlsünüz. Size  bunu sorarlar. Sen buna dikkat et!" deyip oradan ayrıldı. Bu yüzden Sultan İkinci Mahmûd Hanın takdir ve hürmetini kazandı. Sonra Nâzilli'ye döndü. Orada  Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatmaya ölünceye kadar devâm  etti.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst