Konuya cevap cer

İşte, ey arkadaş! Madem şu memlekette, yani şu saray-ı  muhteşemde bir birlik alâmeti vardır, bir vahdet sikkesi var. Çünkü bir  kısım şeyler, bir iken, ihâtası var. Bir kısım müteaddit ise, fakat  birbirine benzediği ve her tarafta bulunduğu için, bir vahdet-i nev’iye  gösteriyor. Vahdet ise bir vâhidi gösterir. Demek, ustası da, mâliki de,  sahibi de, sânii de bir olmak lâzım gelir.


Bununla beraber, sen buna dikkat et ki, bir perde-i gaybdan kalınca bir ip çıkıyor.HAŞİYE-1  Bak, sonra binler ipler ondan uzanmış. Herbir ipin başına bak: Birer  elmas, birer nişan, birer ihsan, birer hediye takılmış. Herkese göre  birer hediye veriyor. Acaba bilir misin ki, böyle garip bir gayb  perdesinden böyle acip ihsânâtı, hedâyâyı şu mahlûklara uzatan zâtı  tanımamak, ona teşekkür etmemek ne kadar divanece bir harekettir? Çünkü,  onu tanımazsan, bilmecburiye diyeceksin ki, “Bu ipler, uçlarındaki  elmasları, sair hediyeleri kendileri yapıyorlar, veriyorlar.” O vakit  her ipe bir padişahlık mânâsını vermek lâzım gelir. Halbuki, gözümüzün  önünde bir dest-i gaybî o ipleri dahi yapıp o hedâyâyı onlara takıyor.  Demek, bütün bu sarayda herşey, kendi nefsinden ziyade, o mu’ciznümâ  zâtı gösteriyor. Onu tanımazsan, bütün bu şeyleri inkâr etmekle,  hayvandan yüz derece aşağı düşeceksin.


DOKUZUNCU BURHAN


Gel,  ey muhakemesiz arkadaş! Sen şu sarayın sahibini tanımıyorsun ve tanımak  da istemiyorsun. Çünkü istib’âd ediyorsun. Onun acip san’atlarını ve  hâlâtını akla sığıştıramadığından, inkâra sapıyorsun. Halbuki, asıl  istib’âd, asıl müşkülât ve hakikî suûbetler ve dehşetli külfetler, onu  tanımamaktadır. Çünkü onu tanısak, bütün bu saray, bu âlem, birtek şey  gibi kolay gelir, rahat olur, bu ortadaki ucuzluk ve mebzûliyete medar  olur. Eğer tanımazsak ve o olmazsa, o vakit herbir şey, bütün bu saray  kadar müşkülâtlı olur. Çünkü herşey bu saray kadar san’atlıdır. O vakit  ne ucuzluk ve ne de mebzûliyet kalır. Belki bu gördüğümüz şeylerin  birisi, değil elimize, hiç kimsenin eline geçmezdi.


Sen yalnız şu ipe takılan tatlı konserve kutusuna bak.HAŞİYE-2 Eğer onun gizli matbaha-i mu’ciznümâsından çıkmasaydı, şimdi kırk parayla aldığımız halde, yüz liraya alamazdık.                          Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler :


         HAŞİYE-1   :  Kalınca bir ip, meyvedar ağaca; binler ipler ise, dallarına; ve  ipler başındaki elmas, nişan, ihsan, hediyeler ise, çiçeklerin aksâmına  ve meyvelerin envâına işarettir.

  HAŞİYE-2   :  Konserve kutusu, kudret konserveleri olan kavun, karpuz, nar, süt  kutusu hindistan cevizi gibi rahmet hediyelerine işarettir.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst