Konuya cevap cer

Bununla beraber, kâinatın herbir âleminde, herbir taifesinde Esmâ-i  Hüsnâdan bir ismin ünvanı tecellî eder. O isim o dairede hâkimdir; başka  isimler orada ona tâbidirler, belki onun zımnında bulunurlar.


Hem  mahlûkatın herbir tabakasında, az ve çok, küçük ve büyük, has ve âmm,  herbirisinde has bir tecellî, has bir rububiyet, has bir isimle cilvesi  vardır. Yani, o isim herşeye muhit ve âmm olduğu halde, öyle bir kast ve  ehemmiyetle birşeye teveccüh eder; güya o isim yalnız o şeye hastır.


Hem,  bununla beraber, Hâlık-ı Zülcelâl herşeye yakın olduğu halde, yetmiş  bine yakın nuranî perdeleri vardır. Meselâ, sana tecellî eden Hâlık  isminin, mahlûkıyetindeki cüz’î mertebesinden tut, tâ bütün kâinatın  Hâlıkı olan mertebe-i kübrâ ve ünvan-ı âzama kadar ne kadar perdeler  bulunduğunu kıyas edebilirsin. Demek, bütün kâinatı arkada bırakmak  şartıyla mahlûkıyetin kapısından Hâlık isminin müntehâsına yetişirsin,  daire-i sıfâta yanaşırsın.


Madem perdelerin birbirine temâşâ eder  pencereleri var. Ve isimler birbiri içinde görünüyor. Ve şuûnât  birbirine bakar. Ve temessülât birbiri içine girer. Ve ünvanlar  birbirini ihsas eder. Ve zuhurat birbirine benzer. Ve tasarrufat  birbirine yardım edip itmam eder. Ve rububiyetin mütenevvi terbiyeleri  birbirine imdat edip muavenet eder.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst