Konuya cevap cer

Allah insan bedenini şehir gibi yaratmış

06 Mayıs 2011 / 00:01

Günün Risale-i Nur dersi...


Bismillahirrahmanirrahim


Sâni-i Hakîm,


Beden-i insanı gayet muntazam bir şehir hükmünde halk etmiştir.


Damarların bir kısmı telgraf ve telefon vazifesini görür. Bir kısmı da, çeşmelerin boruları hükmünde, âb-ı hayat olan kanın cevelânına medardırlar.


Kan ise, içinde iki kısım küreyvât halk edilmiş.


Bir kısmı “küreyvât-ı hamrâ“ tabir edilir ki, bedenin hüceyrelerine erzak dağıtıyor ve bir kanun-u İlâhî ile hüceyrelere erzak yetiştiriyor (tüccar ve erzak memurları gibi).


Diğer kısmı “küreyvât-ı beyzâdırlar ki,” ötekilere nisbeten ekalliyettedirler. Vazifeleri, hastalık gibi düşmanlara karşı asker gibi müdafaadır ki, ne vakit müdafaaya girseler, Mevlevî gibi iki hareket-i devriye ile sür’atli bir vaziyet-i acibe alırlar.


Kanın heyet-i mecmuası ise, iki vazife-i umumiyesi var: Biri bedendeki hüceyrâtın tahribatını tamir etmek, diğeri hüceyrâtın enkazlarını toplayıp bedeni temizlemektir. Evride ve şerâyin namında iki kısım damarlar var ki, biri sâfi kanı getirir, dağıtır, sâfi kanın mecrâlarıdır. Diğer kısmı, enkazı toplayan bulanık kanın mecrâsıdır ki, şu ikinci ise, kanı “ree“ denilen, nefesin geldiği yere getirirler.


Sâni-i Hakîm, havada iki unsur halk etmiştir: biri azot, biri müvellidülhumuza. Müvellidülhumuza ise, nefes içinde kana temas ettiği vakit, kanı telvis eden karbon unsur-u kesifini kehribar gibi kendine çeker. İkisi imtizaç eder. Buharî hâmız-ı karbon denilen, semli havaî bir maddeye inkılâb ettirir. Hem hararet-i gariziyeyi temin eder, hem kanı tasfiye eder.


Çünkü, Sâni-i Hakîm, fenn-i kimyada aşk-ı kimyevî tabir edilen bir münasebet-i şedideyi, müvellidülhumuza ile karbona vermiş ki, o iki unsur birbirine yakın olduğu vakit, o kanun-u İlâhî ile o iki unsur imtizaç ederler. Fennen sabittir ki, imtizaçtan hararet hasıl olur. Çünkü imtizaç bir nevi ihtiraktır.


Şu sırrın hikmeti budur ki: O iki unsurun, herbirisinin zerrelerinin ayrı ayrı hareketleri var. İmtizaç vaktinde her iki zerre, yani onun zerresi bunun zerresiyle imtizaç eder, birtek hareketle hareket eder, bir hareket muallâk kalır. Çünkü imtizaçtan evvel iki hareket idi. Şimdi iki zerre bir oldu; her iki zerre, bir zerre hükmünde bir hareket aldı. Diğer hareket, Sâni-i Hakîmin bir kanunuyla hararete inkılâb eder. Zaten “Hareket harareti tevlid eder” bir kanun-u mukarreredir.


İşte bu sırra binaen, beden-i insanîdeki hararet-i gariziye, bu imtizac-ı kimyeviye ile temin edildiği gibi, kandaki karbon alındığı için kan dahi sâfi olur. İşte nefes dahile girdiği vakit, vücudun hem âb-ı hayatını temizliyor, hem nâr-ı hayatı iş’âl ediyor. Çıktığı vakit, ağızda, mu’cizât-ı kudret-i İlâhiye olan kelime meyvelerini veriyor. Fesübhâne men tehayyere fî sun’ihi’l-ukul! (Sözler, 32. Söz de bir haşiye)


Bediüzzaman Said Nursi


LÜGAT:


Âb-I Hayat : Hayat Suyu, Kan

Alîm-İ Mutlak : Bilgisi Herşeyi Kuşatan, Sınırsız İlim Sahibi Olan Allah

Aşk-I Kimyevî : Kimyasal Birleşme

Beden-İ İnsanî : İnsan Bedeni, Vücudu

Binaen : Dayanarak

Buharî : Buhar Halinde

Evride : Toplardamarlar

Fennen : Bilimsel Olarak

Fenn-İ Kimya : Kimya Bilimi

Fesübhâne Men Tehayyere Fî Sun’ihi’l-Ukul : Her Türlü Eksiklikten Yücedir O Zat Ki,

Hakîm-İ Mutlak : Sınırsız Hikmet Sahibi Olan Allah

Halk Etmek : Yaratmak

Hâmız-I Karbon : Karbondioksit

Hararet : Isı, Sıcaklık

Hararet-İ Gariziye : Doğal Isı, Vücut Isısı

Hareket-İ Devriye : Dairesel Hareket

Hâsıl Olmak : Meydana Gelmek

Havaî : Gaz Halinde

Heyet-İ Mecmua : Genel Yapı, Bütün

Hikmet : Herşeyin Belirli Gayelere Yönelik Olarak, Mânâlı, Faydalı Ve Tam Yerli Yerinde Olması

Hüceyrât : Hücrecikler

İhtirak : Yanma

İmtizâc-I Kimyevî : Kimyasal Bileşim

İmtizaç : Karışma, Birleşme

İnkılâb Etmek : Dönüşmek

İnkılâb Ettirmek : Dönüştürmek

İntizam : Düzen

İş’al Etmek : Tutuşturmak

Kadîr-İ Mutlak : Sınırsız Güç Ve Kuvvet Sahibi Olan Allah

Kanun-U İlahî : Allah’ın Koyduğu Kanun

Kanun-U Mukarrare : Yerleşmiş Kanun

Kehribar : Elektrik

Lisan : Dil

Mecrâ : Kanal

Mevlevî : Mevlevîlik Tarikatına Mensup Kimse

Meyus : Ümitsiz

Muallâk : Asılı, Boşta

Mucizât-I Kudret-İ İlâhiye : Allah’ın Kudret Mucizeleri

Müdafaa : Savunma

Müddeî : İddia Sahibi

Münasebet-İ Şedide : Çok Sıkı İlişki

Müvellidülhumuza : Oksijen

Nam : Ad

Nâr-I Hayat : Hayat Ateşi

Nizam : Kanun, Düzen

Ree : Akciğer

Sâfî : Saf, Temiz

Sâni-İ Hakîm : Herşeyi Hikmetle Yaratan Ve Herşeyin San’atkârı Olan Allah

Semli : Zehirli

Şerâyin : Atardamarlar

Şleri Karşısında Akıllar Hayrete Düşer

Tabiat : Doğa, Canlı Cansız Bütün Varlıklar

Tabiiyyun : Herşeyi Tabiatın Tesiriyle Meydana Geldiğini İddia Edenler

Tahribat : Yıkımlar, Bozulmalar

Tasfiye : Arıtma, Temizleme

Telvis Eden : Kirleten

Tevlid Etmek : Doğurmak, Sebep Olmak

Unsur : Element

Unsur-U Kesif : Yoğun Element

Vazife-İ Umumiye : Genel Vazife

Vaziyet-İ Acibe : Şaşırtıcı Durum

Zerre : Atom, En Küçük Madde Parçası


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst