Konuya cevap cer

Risale-i Nur'un kerametli üç Risalesi...

             12 Mayıs 2011 / 00:01

             Günün Risale-i Nur dersi...

        

                                      Bismillahirrahmanirrahim

    Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Bütün nimetleri ihsan eden Allah’a hamd olsun.

     Risale-i Nur’un silsile-i kerâmâtından Mu’cizat-ı Ahmediye ve kerametli  Yirmi Dokuzuncu Söz ve İşârâtü’l-İ’câz’ın himayetkârâne ve mu’cizâne  yeni bir kerametleri şudur ki:

    Bu Ramazan-ı Şerifin başında  doktorun ihbarıyla ve kuvvetli emarelerin delâletiyle ve birden hararet  kırk dereceden geçmesiyle tebeyyün eden, zehirlemekten gelen şiddetli  hastalık hengâmında, kardeşimiz Âtıf’ın habbe gibi hâdisesini, hariç  valiler kubbe yaparak, buranın hem adliye, hem zabıta, hem vilâyete  şifrelerle Risale-i Nur aleyhine sevk edildiği aynı zamanda, iki saat  evvel, Mu’cizat ı Ahmediye İstanbul’dan koşup imdada gelmiş.

     Masada iken, Yirmi Dokuzuncu Söz ve kerametli İşârâtü’l-İ’câz, Tosya  kasabasından imdada gelmiş gibi, aynı vakitte yaldızlı ciltleriyle masa  üzerinde dururken, onların müsadere endişesi ve elliden ziyade sair  risalelerin de namazsız ellerin zaptına geçmek ihtimali ve şiddetli  hastalığın konuşturmamak vaziyetiyle beraber, Risale-i Nur’un o üç  kerametli risaleleri, öyle harika bir himayet ve muhafazaya vesile ve o  zehirlendirmeye panzehir ve tiryak oldu ki, bu hale muttali olan bizler,  şimdi de hayretteyiz.

    Güya hiçbir hastalık yokmuş gibi, gayet kuvvetli, hem şiddetli tokatlar vurarak, o düşmanlık vaziyeti dostluğa çevrildi.

     Hem adliyenin büyük memurları ve taharri komiserleri, şiddetli taharri  ve müsadere için geldikleri halde, elliden ziyade kitaplardan hiçbirine  el uzatmadan, yalnız o risalelerin kerametlerini kısmen dinleyerek  onların mânevî himayeti altında muhafaza edildi. Yalnız Müdâfaat ve On  Altıncı Mektup ve Ramazaniye Risalesini mütalâa etmek için biz verdik.

     Üçüncü günde, daha şiddetli arama ve taharri etmek, zabıtanın siyasî  komiseri bir taharri komiseriyle geldiği vakitten iki üç saat evvel, üç  kerametli risalelerin kumandasında bütün risaleler, kendilerini ellere  vermemek için ortada görünmediler. Bütün iki saat o taharri neticesinde,  Ankara’dan gelen bir Ramazan tebrikiyle, bir Ramazaniye Risalesini elde  ettiler. Mütalâadan sonra iade etmek vaadiyle aldılar.

    Bütün bu  hâlât, yüksekte duran Mu’cizatlı Kur’ân-ı Azîmüşşanla beraber, i’câzlı  Hizb-i Kur’ânînin nüshaları ve Hizb-i Nurînin risaleleri, bu harika  vaziyeti gösterdiler.

    Cenâb-ı Hakka, onların hurufatı adedince ve  şehr-i Ramazan’ın dakikalarının âşireleri sayısınca hamd ü senâ  ediyoruz. Elhamdü lillâhi alâ külli hâl.

    Hem hastalıktan gelen  teessür ve Âtıf’ın hâdisesiyle kalbime gelen teellüm ve onlara acımak ve  Isparta’ya sirayet etmek endişesinden neş’et eden sıkıntı ve bu mübarek  şehirde Risale-i Nur’un (Gizliden gizliye yanıp aydınlanıyor.) perdesi  altına girmesi ve üçüncü günde, o iki taharriden sonra, akşama kadar  gelen ve gidenlerin mütemadiyen tarassut edilmesi ve Emin’in hanesi de  birşey bulunmadan taharri edilmesi cihetiyle ziyade muztarip ve  müteellim iken, Cenab-ı Erhamürrâhimînin rahmetiyle, şimdiye kadar devam  eden inâyet-i İlâhiye himayeti ve rıza, teslim, tevekkül ve ihlâsın  verdikleri teselli, bütün o müz’iç şeyleri akîm bıraktı. Kemâl-i ferah  ve istirahatle “Görelim Mevlâ neyler, neylerse güzel eyler” deyip,  kemâl-i teslimiyetle müsterih olduk. Siz de öyle olunuz, fütur  getirmeyiniz.

    Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ederiz.

     Hastalık devam ediyor, fakat tahammül haricinde değil. O musibet de,  Risale i Nur’un parlak neşriyatına tevakkuf vermemek içindi. (Kastamonu  Lahikası, 171. Mektup)

    Kardeşiniz

    Bediüzzaman Said Nursi

    LÜGAT:

    Akîm : Neticesiz, Sonuçsuz

    Âşire : Saatin Dakika Ve Saniye Gibi On Birim Küçüğü Olan Zaman Dilimi

    Cenâb-I Erhamürrâhimîn : Merhametlilerin En Merhametlisi Olan Şeref Ve Azamet Sahibi Yüce Allah

    Delâlet : Delil Olma, İşaret Etme

    Elhamdü Lillâhi Alâ Külli Hal : Her Hal İçin Allah’a Hamd Olsun

    Emare : Belirti, İşaret

    Fütur : Usanç, Gevşeklik

    Habbeyi Kubbe Yapmak : Bir Şeyi Olduğundan Büyük Göstermek, Çok Abartmak

    Hâlât : Haller, Durumlar

    Hamd Ü Senâ : Şükür Ve Övgü

    Hane : Ev

    Hengâm : Ân, Zaman

    Himayet : Koruma

    Himayetkârâne : Himaye Ederek, Koruyarak

    Hurufat : Harfler

    İ’câzlı : Bir Benzerini Yapmakta Başkalarını Aciz Bırakacak Şekilde, Mu’cizeli

    İhbar : Haber Verme

    İhlâs : İbadet Ve Davranışlarda Sadece Allah’ın Rızasını Gözetme; Samimiyet

    İmdad : Yardım

    İnâyet-İ İlâhiye : Allah’ın İnâyeti, Yardımı

    İşârâtü’l-İ’câz : Kur’ân’ın Mucizeliğine Dair Yazılan Risale-İ Nur’dan Bir Eser

    Kemâl-İ Ferah Ve İstirahat : Tam Bir Rahat Ve Huzur

    Kemâl-İ Teslimiyet : Tam Bir Teslimiyet

    Keramet : Allah’ın Bir İkramı Olarak Görünen Olağanüstü Hal Ve Fiil

    Mevlâ : Efendi, Koruyucu, Sahip, Allah

    Mu’cizâne : Mu’cizeli Bir Şekilde, Benzerini Yapmaktan İnsanları Aciz Bırakacak Şekilde

    Mu’cizât-I Ahmediye : Peygamber Efendimizin (A.S.M.) Gösterdiği Mu’cizeler; On Dokuzuncu Mektup

    Mu’cizatlı Kur’ân-I Azîmüşşan : İçinde Mu’cizeler Bulunan, Şan Ve Şerefi Yüce Olan Kur’ân

    Muhafaza : Koruma

    Musibet : Belâ, Felaket, Sıkıntı

    Muttali : Bilme

    Muztarip : Izdıraplı, Acı Duyan

    Mübarek : Mukaddes, Hayırlı

    Müdâfaat : Savunmalar; Yirmi Yedinci Ve Otuz Birinci Lem’a’lar

    Müsadere : Bir Kimsenin Malına Devlet Tarafından El Konulması

    Müsterih : Rahatlama

    Mütalâa : Dikkatle Okuma, İnceleme

    Mütalâa Etme : Dikkatle Okuma, İnceleme

    Müteellim : Elem Çeken, Acı Duyan

    Mütemadiyen : Sürekli Olarak

    Müz’iç : Sıkıntı Veren

    Neş’et Eden : Doğan, Meydana Gelen

    Neşriyat : Yayma, Yayın

    Nüsha : Kopya

    Panzehir : Zehire Karşı İlâç

    Rahmet : Şefkat, Merhamet Ve İhsan

    Ramazaniye Risalesi : Yirmi Dokuzuncu Mektup İkinci Risale Olan İkinci Kısım

    Rıza : Memnuniyet

    Risale : Küçük Çaplı Kitap; Risale-İ Nur’un Her Bir Bölümü

    Sair : Diğer, Başka

    Silsile-İ Kerâmât : Kerâmetler Zinciri

    Sirayet : Bulaşma

    Şehr-İ Ramazan : Ramazan Ayı

    Taharrî : Araştırma, İnceleme

    Tarassut : Gözetim Altında Tutma

    Tebeyyün Eden : Belli Olan, Ortaya Çıkan

    Teellüm : Kederlenme, Üzüntü

    Teessür : Üzüntü

    Tevakkuf : Durma, Duraklama

    Tevekkül : Allah’a Güvenme Ve Onu Vekil Kabul Etme

    Tiryak : Derman, İlaç

    Umum : Bütün

    Vaad : Söz Verme

    Vilâyet : İl

    Zabıta : Polis

    Zapt : Koruma, Kayıt

    Ziyade : Çok, Fazla


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst