Bu gaflet zamanında, hususan tarafgirane mefkûreler sahibi, herşeyi kendi mesleğine alet ederek, hatta dinini ve uhrevi harekâtını da o dünyevi mesleğe bir nevi âlet hükmüne getiriyor. Hâlbuki hakaik-i imaniye ve hizmet-i nuriye-i kudsiye, kâinatta hiçbir şeye alet olamaz. Rıza-yı İlahiden başka bir gayesi olamaz. Hâlbuki şimdiki cereyanların tarafgirane çarpışmaları hengâmında bu sırr-ı ihlâsı muhafaza etmek, dinini dünyaya alet etmemek müşkilleşmiş. En iyi çare, cereyanların kuvveti yerine, inayet ve tevfik-i İlahiyeye dayanmaktır.
(Bediüzzaman Said Nursi - Emirdağ Lahikası 1'den)
Lügatler
Âlet etmek :bulaştırmak, sebep yapmak
Cereyan : akmak, gidiş, hareket, akış
Dünyevi :dünyayla ilgili, dünyalık
Gaflet :dikkatsizlik, vurdumduymazlık, en mühim vazifeyi düşünmeyip kıymetsiz işlerle uğraşmak, sorumsuzluk, âhiretten ve Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranma
Gaye :maksat, kastedilen netice, sonuç
Hakaik-i imaniye :iman hakikatleri
Halbuki :gel gör ki, aslında, öyle ki
Harekât: hareketler
Hengâm :zaman, sıra, devir, vakit, mevsim
Hizmet-i nuriye-i kudsiye :mukaddes nur hizmeti
Hususan :bilhassa, özellikle
Hükmüne
nun yerine, onun gibi olarak
İnayet :yardım, lütuf
Kâinat : evren, yaratılanların hepsi
Lâhika :mektup, ilave
Mefkûre : Gâye. Gâye olan şey. Tasavvur hâlindeki gâye. İdeâl.
Meslek :yol, sanat, usul, gidiş, sistem
Muhafaza :koruma, saklama
Müşkil :zorluk, zor olan iş
Nev’ :çeşit, sınıf, cins, tür
Rıza-yı ilâhî :Allah’ın rızası, hoşnutluğu
Sırr-ı ihlâs :ihlâs sırrı, karşılıksız ve beklentisiz olma sırrı
Şey :madde, eşya, varlık
Tarafgirane :taraf olarak, taraflardan birine sahip çıkarak
Tevfik-i ilâhiye : Cenab-ı Hakk'ın insanı doğru yola lütfu ile sevketmesi
Uhrevi :ahirete yönelik, ahiret için yapılan
--