Lügatler :
âb-ı kevser : Cennette bulunan Kevser ırmağının suyu
âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki ebedî hayat
akîm : neticesiz, sonuçsuz
âmin : “Âllah’ım kabul eyle”
avâm : halk tabakası, sıradan insanlar
burjuva : servet ve mal birikimi yapanlar; zenginler sınıfı
cereyan : akım, hareket
dessas : hilebaz, aldatıcı
ecnebî : yabancı
elzem : çok gerekli
esrar : sırlar
fırka : grup
Heyet-i Vekile : Bakanlar Kurulu
Hıristiyan ruhanîler : Hıristiyan din adamları
hurmet-i riba : faizin haram olması
ifşa : yayma, duyurma
ihanet : aşağılama, hakaret
ihtiyat : önlem alma, tedbirli hareket etme
imtiyaz : ayrıcalık
inâyet-i İlâhiye : Allah’ın inâyeti, yardımı, lütfu
inşaallah : Allah dilerse
istibdad-ı mutlak : hiçbir hak ve hürriyet tanımayan sınırsız baskı, sınırsız bir diktatörlük
istihdam : çalıştırma
istimal : kullanma
ittifak : birleşme, birlik
kaide : düstur, prensip
keyfî : isteğe, arzuya göre
komite : kötü bir maksat için toplanmış gizli cemiyet, topluluk
misyoner : Hıristiyanlığı tanıtmaya ve yaymaya çalışan kimse
muhtasar : kısa, öz
münafık : iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen
müsaadekâr : müsaade edici, izin verici
Reis : başkan, başbakan
reisicumhur : cumhurbaşkanı
sakar : yedi Cehennemden birinin ismi
suikast : kötü kasıt; bir kimsenin hayatına kastetme
şimal : kuzey
tabaka-i avâm : halk tabakası
tahammül : dayanma, katlanma
tâzip : azap verme, cezalandırma
temkin : ağırbaşlılık, ihtiyatlı hareket etme
vazifedar : görevli
vücub-u zekât : zekâtın farz oluşu
zabıta : polis
zerre kadar : en küçük, çok az miktar