Konuya cevap cer

Vücudunu Mucidine feda et

             31 Mayıs 2011 / 00:01

             Günün Risale-i Nur dersi...

        

                                      Bismillahirrahmanirrahim 

    İ’lem eyyühe’l-aziz! 

    Dünyada sana ait çok emirler vardır. Amma ne mâhiyetlerinden ve ne âkıbetlerinden haberin olmuyor:

     Biri, cesettir. Evet, cesedin genç iken lâtif, zarif ve güzel gül  çiçeğine benzerse de, ihtiyarlığında kuru ve uyuşmuş kış çiçeğine benzer  ve tahavvül eder.

    Biri de hayat ve hayvaniyettir. Bunun da sonu ölüm ve zevaldir.

    Biri de insaniyettir. Bu ise, zeval ve beka arasında mütereddittir. Dâim-i Bâkînin zikriyle muhafazası lâzımdır.

     Biri de ömür ve yaşayıştır. Bunun da hududu tayin edilmiştir; ne ileri,  ve ne de geri bir adım atılamaz. Bunun için elem çekme, mahzun olma.  Tahammülünden âciz, tâkatinden hariç olduğun tûl-i emel yükünü yüklenme.

     Biri de vücuttur. Vücut zaten senin mülkün değildir. Onun mâliki ancak  Mâlikü’l-Mülktür. Ve senden daha ziyade senin vücuduna şefkatlidir.  Binaenaleyh, Mâlik-i Hakikînin daire-i emrinden hariç o vücuda  karıştığın zaman zarar vermiş olursun: ümitsizliği intaç eden hırs gibi.

    Biri de belâ ve musibetlerdir. Bunlar zâildir, devamları yoktur. Zevalleri düşünülürse, zıtları zihne gelir, lezzet verir.

     Biri de, sen burada misafirsin. Ve buradan da diğer bir yere  gideceksin. Misafir olan kimse, beraberce getiremediği birşeye kalbini  bağlamaz. Bu menzilden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın. Ve  keza, bu fâni dünyadan da çıkacaksın. Öyle ise, aziz olarak çıkmaya  çalış. Vücudunu Mûcidine feda et. Mukabilinde büyük bir fiyat alacaksın.  Çünkü, feda etmediğin takdirde, ya bâd-ı hevâ zâil olur, gider, veya  Onun malı olduğundan, yine Ona rücû eder.

    Eğer vücuduna itimad  edersen, ademe düşersin. Çünkü ancak vücudun terkiyle vücut bulunabilir.  Ve keza, vücuduna kıymet vermek fikrinde isen, o vücuttan senin elinde  ancak bir nokta kalabilir. Bütün vücudun cihât-ı erbaasıyla ademler  içerisinde kalır. Amma, o noktayı da elinden atarsan vücudun tam  mânâsıyla nurlar içinde kalır.

    Biri de, dünyanın lezzetleridir.  Bu ise, kısmete bağlıdır. Talebinde kalâka düşer. Ve sür’at-i zevali  itibarıyla, aklı başında olan, onları kalbine alıp kıymet vermez.

     Dünyanın âkıbeti ne olursa olsun, lezâizi terk etmek evlâdır. Çünkü,  âkıbetin ya saadettir; saadet ise şu fâni lezâizin terkiyle olur. Veya  şekavettir. Ölüm ve idam intizarında bulunan bir adam, sehpanın tezyin  ve süslendirilmesinden zevk ve lezzet alabilir mi? Dünyasının âkıbetini  küfür sâikasıyla adem-i mutlak olduğunu tevehhüm eden adam için de  terk-i lezâiz evlâdır. Çünkü, o lezâizin zevaliyle vukua gelen hususî ve  mukayyed ademlerden, adem-i mutlakın elîm elemleri her dakikada  hissediliyor. Bu gibi lezzetler o elemlere galebe edemez. (Mesnevi-i  Nuriye - Habbe)

    Bediüzzaman Said Nursi

    SÖZLÜK:

    Âciz : Güçsüz

    Adem : Yokluk, Hiçlik

    Adem-İ Mutlak : Mutlak Yok Oluş, Tamamen Ve Ebediyen Yok Olma

    Âkıbet : Netice, Son

    Aziz : Çok Değerli, İzzetli

    Bâd-I Hevâ : Karşılıksız; Boş, Boşu Boşuna

    Binaenaleyh : Bundan Dolayı

    Cihât-I Erbaa : Dört Yön, Taraf

    Daire-İ Emir : Emir Dairesi, Alanı

    Elem : Acı, Keder, Üzüntü

    Evlâ : Daha İyi

    Fâni : Geçici Olan, Ölümlü

    Hariç Olmak : Dışında Olmak

    Hariç : Dış

    Hudud : Sınırlar

    İntaç Etmek : Netice, Sonuç Vermek

    İntizar : Bekleyiş

    İtimad Etmek : Güvenmek

    Kalâk : Endişe, İç Sıkıntısı, Gönül Darlığı

    Keza : Bunun Gibi

    Kısmet : Hisse, Pay, Nasip

    Küfür : Allah’ı Veya Allah’ın Bildirdiği Herhangi Bir Şeyi İnkâr Etme, İnançsızlık

    Lezâiz : Lezzetler

    Mahzun Olmak : Hüzünlenmek

    Mâlik : Sahip

    Mâlik-İ Hakikî : Herşeyin Gerçek Sahibi Olan Allah

    Mâlikü’l-Mülk : Bütün Mülkün Gerçek Sahibi Olan Allah

    Menzil : Yer, Mekân

    Mûcid : İcad Eden, Varlıklara Vücut Verip Yaratan Allah

    Mukabilinde : Karşılığında

    Musibet : Belâ, Büyük Sıkıntı

    Mülk : Sahip Olunan Şey

    Nur : Aydınlık, Işık

    Rücû Etmek : Dönmek, Geri Dönmek

    Saadet : Mutluluk

    Sâika : Sebep, Neden

    Sür’at-İ Zeval : Hızlıca Geçip Gitme, Yok Olma

    Şefkat : Merhamet

    Şekavet : Mutsuzluk, Bedbahtlık

    Tahammül : Dayanma, Katlanma

    Tâkat : Güç, Kapasite

    Taleb : İsteme

    Tayin Edilmek : Belirlenmek

    Tezyin : Süsleme

    Tûl-İ Emel : Bitmez Tükenmez, Sonsuz Arzu Ve İstekler

    Vücud : Beden

    Vücut Bulmak : Var Olmak

    Zâil Olmak : Geçip Gitmek, Yok Olmak

    Zâil : Geçip Gidici, Yok Olucu

    Zeval : Geçici Olma

    Ziyade : Çok, Fazla


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst