Konuya cevap cer

   TARİHÇE-İ HAYAT DERSLERİ 8.60.EMİRDAĞ  HAYATI(DEVAMI)

                   Sonra en zaif bir        damar-ı insânî olan “şan u şeref ve rütbe” noktasında bana çok elîm bir        tarzda o zaif damarımı tutmak için, emredilmiş ihanetler, tahkirler,        damara dokunduracak işkenceler yaptılar, hiçbir şeye muvaffak olamadılar.        Ve kat’iyen anladılar ki, onların perestiş ettiği dünyanın şan u şerefini        bir riyakârlık ve zararlı bir hodfuruşluk biliyoruz, onların fevkalâde        ehemmiyet verdikleri hubb-u cah ve şan u şeref-i dünyeviyeye beş para        ehemmiyet vermiyoruz, belki onları bu cihetle divane        biliyoruz.


Sonra bizim hizmetimiz itibarıyla bizde zaif damar        sayılan, fakat hakikat noktasında herkesin makbulü ve her şahıs onu        kazanmaya müştak olan “mânevî makam sahibi olmak ve velâyet mertebelerinde        terakki etmek” ve o nimet-i İlâhiyeyi kendinde bilmektir ki, insanlara        menfaatten başka hiçbir zararı yok. Fakat böyle benlik ve enaniyet ve        menfaatperestlik ve nefsini kurtarmak hissi galebe çaldığı bir zamanda,        elbette sırr-ı ihlâsa ve hiçbir şeye âlet olmamaya bina edilen hizmet-i        imaniye, şahsî makam-ı mâneviyeyi aramamak iktiza ediyor. Harekâtında        onları istememek ve düşünmemek lâzımdır ki, hakikî ihlâsın sırrı        bozulmasın. İşte bunun içindir ki, herkesin aradığı keşf ü kerâmâtı ve        kemâlât ı ruhiyeyi Nur hizmetinin haricinde aramadığımı zaif damarlarımı        tutmaya çalışanlar anladılar. Bu noktada dahi mağlûp oldular.


Umum        kardeşlerimize birer birer selâm ve gelecek Leyle-i Kadir herbir Nurcu        hakkında seksen üç sene ibadetle geçmiş bir ömür hükmüne geçmesini        hakikat-i Leyle-i Kadri şefaatçi ederek rahmet-i İlâhiyeden niyaz        ediyoruz.

       Kardeşiniz


Said        Nursî

       

            Lügatler :        

       âlet olma : araç, vasıta olma

damar-ı        insânî : insana ait duygular

divane : akılsız,        deli

elîm : acı ve sıkıntı veren

enaniyet : ben,        benlik

galebe çalma : üstün gelme

hakikat : doğru,        gerçek; bir şeyin asıl mahiyeti

hakikat-i Leyle-i Kadir : Kadir        Gecesinin hakikati, aslı

hakikî ihlâs : gerçek ihlâs, ibadet ve        davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme; samimiyet

harekât :        hareketler, davranışlar

hizmet-i imaniye : iman        hizmeti

hodfuruşluk : kendini beğendirmeye çalışmak,        övünmek

hubb-u cah : makam, mevki sevgisi

ihanet :        aşağılama, hakaret etme

iktiza etme :        gerektirme

kat'iyen : kesinlikle

kemâlât-ı ruhiye :        ruha üstünlük sağlayan özellikler, ruhen olgunluğa erme

keşf ü        kerâmât : Allah’ın bir ikramı olarak mânevî âlemlerde bazı hakikatleri        görme ve olağanüstü hâllere mazhar olma

mağlûp olma : yenilgiye        uğrama

mahallî : yöresel, bölgesel

makam-ı mâneviye :        mânevî makam

makbul : kabul gören,        geçerli

menfaatperestlik : çıkarını düşünme

muvaffak :        başarılı

müştak olan : arzulu, istekli, düşkün

nefis :        bir kimsenin kendisi

nimet-i İlâhiye : Allah’ın        nimeti

niyaz etme : yalvarıp yakarma, dua edip isteme

Nur        hizmeti : Risale-i Nur hizmeti

perestiş etme : aşırı        bağlılık, taparcasına sevme

rahmet-i İlâhiye : Allah’ın her şeyi        kuşatan sonsuz rahmeti

riyakârlık : gösteriş

sırr-ı        ihlâs : ihlâs sırrı

şan u şeref-i dünyeviye : dünyaya ait        şan ve şeref

şefaatçi : Allah’ın izniyle şefaat eden, aracı        olan, vesile olan

tahakkuk etme : gerçekleşme,        anlaşılma

tahkir : aşağılama, hakaret etme

terakki        etmek : yükselmek, ilerlemek

umum : bütün

velâyet        : velilik; mânevî mertebeler aşarak Allah’ın yakınlığını ve dostluğunu        elde etme

vukuat : meydana gelen olaylar


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst