Konuya cevap cer

          OTUZ BİRİNCİ SÖZ                       MİRAC-I  NEBEVİYEYE(A.S.M.)DAİRDİR

 2.1.BİRİNCİ  ESAS-MİRACIN SIRR-I LÜZUMU

                   Meselâ, deniliyor        ki: Cenâb-ı Hak 1اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ dir, herşeye        herşeyden daha yakındır. Cisimden, mekândan münezzehtir.2 Her velî, kalbi içinde Onunla        görüşebilir.3 Neden        dolayı velâyet-i Ahmediye (a.s.m.), Mirac gibi uzun bir seyahatin        neticesinden sonra, her velînin kendi kalbinde muvaffak olduğu münâcâta        muvaffak oluyor?


Elcevap: Şu sırr-ı gàmızı iki temsille        fehme takrib ediyoruz. On İkinci Sözün sırr-ı i’câz-ı Kur’ân ve sırr-ı        Mirac hakkında olan şu iki temsili dinle:


Birinci temsil:        Bir sultanın iki çeşit mükâlemesi, sohbeti, görüşmesi vardır; iki tarzda        hitabı, iltifatı vardır:


Birisi, âmi bir raiyetiyle, cüz’î bir iş        için, hususî bir hacete dair, has bir telefonla sohbet        etmektir.


Diğeri, saltanat-ı uzmâ ünvanıyla ve hilâfet-i kübrâ        namıyla ve hâkimiyet-i âmme haysiyetiyle ve evâmirini etrafa neşir ve        teşhir maksadıyla, o işlerle alâkadar bir elçisiyle veya o evâmirle        münasebettar büyük bir memuruyla konuşmaktır, sohbet etmektir ve haşmetini        izhar eden ulvî bir fermanla bir mükâlemedir.


İşte, 4وَ ِللهِ الْمَثَلُ اْلاَعْلٰى şu temsil        gibi, şu kâinat Hâlıkının ve Mâlikü’l-Mülk ve’l-Melekûtun ve Hâkim-i Ezel        ve Ebedin iki tarzda mükâlemesi, sohbeti, iltifatı vardır:

       Dipnotlar        - Arapça İbareler - Haşiyeler :


       1        : “Ona şahdamarından daha yakın.” Kaf Sûresi, 50:16.       

2 : bk. İsrâ Sûresi, 17:43; Enbiyâ        Sûresi, 21:22.

3        : bk. El-Cürcânî, et-Ta’rîfat 1:76.

4        : “En yüce sıfatlar Allah’a aittir.” Nahl Sûresi, 16:60.

       

            Lügatler        : 


       alâkadar : alâkalı, ilgili

âmi : basit,        sıradan

Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan, şeref ve azamet        sahibi yüce Allah

cüz’î : ferdî, kişisel

evâmir :        emirler

fehm : anlayış

ferman : emir,        buyruk

hacet : ihtiyaç

Hâkim-i Ezel ve Ebed :        varlığının başı ve sonu olmayan, hâkimiyeti zaman öncesinden sonsuza kadar        devam eden Allah

hâkimiyet-i âmme : genel hâkimiyet,        hükümranlık

Hâlık : herşeyin yaratıcısı olan Allah

has        : özel

haşmet : heybet, görkem

haysiyet :        özellik

hilâfet-i kübrâ : en büyük halifelik

hitab :        konuşma

hususî : özel

iltifat : önem ve değer vererek,        lütufla hitap ve muamele etme

izhar : gösterme

kâinat        : evren, yaratılmış herşey

maksat : gaye

Mâlikü’l-Mülk        ve’l-Melekût : görünen ve görünmeyen bütün mülkün ve âlemlerin sahibi        olan Allah

mekân : yer

Mirac : Peygamberimizin        (a.s.m.) Allah’ın huzuruna yükselişi ve bütün kâinat âlemlerini gezdiği        yolculuk

muvaffak : başarılı

mükâleme :        konuşma

münâcât : dua, Allah’a yakarış

münasebettar :        ilişkili, bağlantılı

münezzeh : arınmış, yüce

nam :        ad

neşir : yayma

raiyet : vatandaş

saltanat-ı        uzmâ : en büyük saltanat, egemenlik

semerat : meyveler,        neticeler

sırr-ı gàmız : anlaşılması zor sır

sırr-ı        i’caz-ı Kur’ân : Kur’ân’ın mu’cize oluşunun sırrı,        espirisi

sırr-ı lüzum : gerekliliğin sırrı

sırr-ı        Mirac : Miracın sırrı, özü

takrib :        yaklaştırma

temsil : kıyaslama tarzında benzetme,        analoji

teşhir : sergileme

ulvî : yüce

velâyet-i        Ahmediye : Peygamberimizin velâyeti

velî : Allah dostu

       

 

    --


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst