Konuya cevap cer

Mu'cizat-ı Ahmediye'nin  (A.S.M.) yüz tevatür kuvvetinde bir kat'iyyeti vardır. Mu'cize ise; Halık-ı  Kâinat tarafından onun davasına bir tasdiktir, "Sadakte" hükmüne geçer. Nasılki  sen bir padişahın meclisinde ve daire-i nazarında desen ki: "Padişah beni filan  işe memur etmiş." Senden o davaya bir delil istenilse; padişah "Evet" dese,  nasıl seni tasdik eder. Öyle de, âdetini ve vaziyetini senin iltimasınla  değiştirirse; "Evet" sözünden daha kat'i daha sağlam, senin davanı tasdik eder.  Öyle de, Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam dava etmiş ki: "Ben, şu kâinat  Halıkının meb'usuyum. Delilim de şudur ki: Müstemir âdetini, benim dua ve  iltimasımla değiştirecek. İşte parmaklarıma bakınız, beş musluklu bir çeşme gibi  akıttırıyor. Kamer'e bakınız, bir parmağımın işaretiyle iki parça ediyor. Şu  ağaca bakınız; beni tasdik için yanıma geliyor, şehadet ediyor. Şu bir parça  taama bakınız; iki-üç adama ancak kâfi geldiği halde, işte ikiyüz-üçyüz adamı  tok ediyor." Ve hakeza.. Yüzer mu'cizatı böyle göstermiştir.

 

 (Bediüzzaman Said Nursi -  19. Mektub'dan)

 

 Lügatler

                   Âdet :usul, görenek, alışılmış        şey, huy, tabiat

       Aleyhissalâtü Vesselam :selam ve        dua onun üzerine olsun

       Daire-i nazar :bakış çerçevesi,        bakış açısı

       Dava :takip edilen fikir,        iddia

       Delil :ispat vasıtası, doğruyu        gösteren

       Dua :yalvarma, yakarma,  isteme

       Hakeza :öylece, bunun gibi,        böyle

       Hâlık :yaratıcı,        yaratan(Allah)

       Hâlık-ı Kâinat :evrenin        yaratıcısı

       Hükmüne :eek:nun yerine, onun gibi        olarak

       İltimas :kayırmak, tutmak, temas        etmek, tavsiye etmek, rica etmek

       Kâfi :yeten, yetişen, yeterli

       Kâinat : evren, yaratılanların        hepsi

       Kamer: ay

       Kat’î :kesin, mutlak,        tereddütsüz, şüphesiz

       Kat’iyet :kesinlik,        şüphesizlik

       Kuvvet  :güç, kabiliyet, kudret

       Meb’us :milletvekili, gönderilen,        seçilen

       

            Meclis :toplanılacak ve        oturulacak yer, bir mesele görüşmek için bir araya gelenler topluluğu

       Memur :emir ile hareket eden,        emir altında olan

       Mu’cizat:        mucizeler

       Mu’cizât-ı Ahmediye(a.s.)        :peygamberimizin (a.s.m.) mucizeleri

       Mu’cize :insanların yapmaktan        aciz kaldıkları, ancak Allah tarafından yapılabilen ve ancak Allah        tarafından peygamberlere nasip olan harika hadiseler

       Müstemir :sürekli, devamlı

       Padişah :büyük hükümdar,        sultan

       Resûl-i Ekrem : Allah’ın en        şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed(a.s.)

       Sadakte :doğru söyledin

       Şehadet : şahitlik, tanıklık

       Taam :yemek, yiyecek, yenilen        şey

       Tasdik :doğrulamak, kabul        etmek

       Tevatür :kuvvetli haber, içinde        yalan ihtimali olmayan ve bir cemaate dayandırılan sağlam haber

       Vaziyet :durum, hal


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst