Konuya cevap cer

                         TARİHÇE-İ HAYAT DERSLERİ 8.62.EMİRDAĞ  HAYATI(DEVAMI)

                   Saniyen: Madem Risale-i Nur o mu’cize-i        kübrânın elinde bir elmas kılıç hükmünde hizmetini göstermiş ve en muannid        düşmanları teslime mecbur etmiş. Hem kalbi, hem ruhu, hattâ hissiyatı tam        tenvir edecek ve ilâçlarını verecek bir tarzda hazine-i Kur’âniyenin        dellâllığını yapan ve ondan başka me’haz ve mercii olmayan bir mu’cize-i        mâneviyesi bulunan Risale-i Nur o vazifeyi yapıyor ve aleyhinde dehşetli        propagandalar ve gayet muannid zındıklara tam galebe çalmış ve dalâletin        en kalın ve boğucu ve geniş daire-i âfâkında ve fennin en geniş        perdelerinde Asâ-yı Mûsâ’daki Meyvenin Altıncı Meselesi ve Birinci ve        İkinci, Üçüncü ve Sekizinci Hüccetleriyle gayet parlak bir tarzda gafleti        dağıtıp nur-u tevhidi göstermiş. Elbette bizlere lâzım ve millete elzemdir        ki, şimdi resmen izin verilen din tedrisatı için hususî dershaneler        açılmasına ve izin verilmesine binaen, Nur şakirtleri, mümkün olduğu kadar        her yerde küçücük bir dershane-i Nuriye açmak lâzımdır. Gerçi herkes kendi        kendine bir derece istifade eder, fakat herkes herbir meselesini tam        anlamaz. Hem iman hakikatlerinin izahı olduğu için, hem ilim, hem        mârifetullah, hem ibadettir. Eski medreselerde beş on seneye mukabil,        inşaallah Nur medreseleri, beş on haftada aynı neticeyi temin edecek ve        yirmi senedir ediyor.


Ve hem hükûmet ve millet ve vatan, hem        hayat-ı dünyeviyesine ve siyasiyesine ve uhreviyesine pek çok fâidesi        bulunan bu Kur’ân lemeatlarına ve dellâlı bulunan Risale-i Nur’a değil        ilişmek, tamamıyla terviç ve neşrine çalışmaları elzemdir ki, geçen        dehşetli günahlara kefaret ve gelecek müthiş belâlara ve anarşistliğe bir        sed olabilsin.


Kardeşlerim,


Merak etmeyiniz ve Nurun        fevkalâde perde altındaki fütuhatına kanaat ediniz. Şimdiye kadar hiçbir        eserin böyle ağır şerait altında bu derece tesirli intişarını tarih        göstermiyor.


Hem tam serbestiyet verilmemesinin sebebi ve hikmeti:        Nurların fevkalâde kuvvetinden korkuyorlar. Belki sarsıntı verecek diye,        tam takdir ve kabul etmekle beraber, şimdilik resmen intişarından telâş        ettiklerini, Diyanet Reisi büyük reisle görüşmesinden haber alınmış. Eski        gibi hücum yok; belki musalâha istiyorlar. Fakat Nurlar lehinde kuvvetli        cereyanlar, inşaallah o telâşı, iştiyakla resmen neşrine çevirecek. Hem        çok enaniyetliler, eserlerini terviç etmek için, Nurların meydana        çıkmalarına kıskanmak damarıyla taraftar olmuyorlar.       


Salisen: Risale-i Nur, hacılarla hariç âlem-i İslâma        yayılıyor, kendi kendini lâyık ellere yetiştiriyor. Ve Şam’a el yazısı ile        gönderdiğimiz Asâ-yı Mûsâ ve Zülfikar’ı heyet-i ilmiye on beş gün tetkik        etmiş, tam takdir etmelerine alâmet olarak demişler: “Biz bunu mecmualar        halinde kısım kısım tab edelim, hem bunu birden tab etmeye çok para        lâzım.”

Said Nursî

       

            Lügatler :        

       alâmet : belirti, işaret

âlem-i İslâm :        İslâm dünyası

       binaen : dayanarak

cereyan : akım,        hareket

       daire-i âfâk : çok büyük ve geniş daire

       dalâlet : hak yoldan ayrılma,        sapkınlık

dellâl : duyurucu, ilân edici

       dershane-i Nuriye : Risale-i Nur’un okunduğu        yerler

Diyanet Reisi : Diyanet İşleri Başkanı

elzem :        çok gerekli

enaniyetli : bencil, gururlu

fütuhat :        fetihler, zaferler, başarılar

       gaflet : duyarsızlık, âhirete ve Allah’ın emir ve        yasaklarına duyarsız davranma hâli

galebe etmek : üstün        gelmek

       hakikat : bir şeyin gerçek mahiyeti, gerçek,        doğru

hariç : dış

hayat-ı dünyeviye ve siyasiye ve        uhreviye : dünya hayatı, siyasî hayat ve âhiret hayatı

       hazine-i Kur'âniye : Kur’ân hazinesi

heyet-i        ilmiye : ilmi heyet

hikmet : gaye, sebep, sır

       hissiyat : duygular, hisler

       hususî : özel

       hüccet : kanıt, delil

inşaallah : Allah        dilerse, izin verirse

intişar : yayılma

iştiyak :        arzu, istek

       izah : açıklama

kanaat etme : razı olma,        yetinme

kefaret : günahın bağışlanmasına vesile olan        şey

lehinde : tarafında

lemeat : parıltılar

       marifetullah : Allahı bilme ve        tanıma

mecmua : kitap

       me'haz : kaynak

merci : başvurulacak,        sığınılacak yer

       Meyve : Meyve Risalesi; On Birinci Şua

       mu’cize-i ekber : en büyük mu’cize

mu’cize-i        kübrâ : büyük mu’cize

       mu’cize-i mâneviye : mânevî mu’cize

       muannid : inatçı, inanmamakta        direnen

mukabil : karşılık, denk gelen

musalâha :        barışma

müthiş : dehşet veren, korkutan

neşr : yazma,        yayımlama

       nuru tevhid : her şeyin bir olan Allah’a ait        olduğunu gösteren nur, aydınlık

salisen : üçüncü olarak

       saniyen : ikinci olarak

sed :        engel

serbestiyet : serbestlik

       şakirt : talebe, öğrenci

şerait :        şartlar

tab etmek : yazmak, basmak

takdir : birşeyin        değerini anlama ve ilân etme

       tedrisat : eğitim ve öğretim kurumları

temin        etme : sağlama

       tenvir etme : aydınlatma,        ışıklandırma

terviç : bir düşünceyi tutma,        destekleme

tetkik etmek : incelemek

       zındık : dinsiz

Zülfikar : Risale-i        Nur’dan Kur’ân ve Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mu’cizelerine dair        bahislerin toplandığı eser


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst