Konuya cevap cer

                                    OTUZ BİRİNCİ SÖZ

                      MİRAC-I NEBEVİYEYE(A.S.M.)DAİRDİR

 6.3.ON DOKUZUNCU VE OTUZ BİRİNCİ SÖZLERİN  ZEYLİ(DEVAMI)

 ŞAKK-I KAMER MU’CİZESİNE  DÂİRDİR(A.S.M.)(DEVAMI)

                   BEŞİNCİ NOKTA

İnşikak-ı kamer, kendi kendine, bazı esbaba binaen vuku        bulmuş, tesadüfî, tabiî bir hadise değil ki, âdi ve tabiî kanunlarına        tatbik edilsin. Belki, şems ve kamerin Hâlık-ı Hakîmi, Resulünün        risaletini tasdik ve dâvâsını tenvir için, harikulâde olarak o hadiseyi        ika etmiştir. Sırr-ı irşad ve sırr-ı teklif ve hikmet-i risaletin        iktizasıyla, hikmet-i Rububiyetin istediği insanlara, ilzam-ı hüccet için        gösterilmiştir.


O sırr-ı hikmetin iktiza etmedikleri, istemedikleri        ve dâvâ-yı nübüvveti henüz işitmedikleri aktâr-ı zemindeki insanlara        göstermemek için, sis ve bulut ve ihtilâf-ı metâli haysiyetiyle, bazı        memleketin kameri daha çıkmaması ve bazılarının güneşleri çıkması ve bir        kısmının sabahı olması ve bir kısmının güneşi yeni gurub etmesi gibi, o        hadiseyi görmeye mâni pek çok esbaba binaen gösterilmemiş.


Eğer        umum onlara dahi gösterilseydi, o halde ya işaret-i Ahmediyenin neticesi        ve mu’cize-i nübüvvet olarak gösterilecekti; o vakit risaleti bedâhet        derecesine çıkacaktı, herkes tasdike mecbur olurdu, aklın ihtiyarı        kalmazdı iman ise, aklın ihtiyarıyladır sırr-ı teklif zayi olurdu. Eğer        sırf bir hadise-i semâviye olarak gösterilseydi, risalet-i Ahmediye ile        münasebeti kesilirdi ve onunla hususiyeti        kalmazdı.

      

            Lügatler        : 


       âdi : basit,        sıradan

aktâr-ı zemin : yeryüzünün dört bir        tarafı

akvâm : kavimler, milletler

bedâhet : ap        açıklık

binaen : –dayanarak

burhan : güçlü        delil

cehalet : cahillik

dâvâ-yı nübüvvet :        peygamberlik dâvâsı

delâlet : delil olma, işaret        etme

elhasıl : özetle, sonuç olarak

esbab :        sebepler

esbab-ı mânia : engel olan sebepler

gurup :        güneşin batışı

haysiyet : itibar

hikmet-i risalet :        peygamberliğin hikmeti

hikmet-i Rububiyet : rububiyetin        hikmeti

hususiyet : özel oluş

hüccet :        delil

icmâ : fikir birliği

ika etme : yapma,        yaptırma

iktiza : gerektirme

ilzam-ı hüccet : delille        susturma

imkân : olabilirlik

kamer :        ay

kâselis : çanak yalayıcı, dalkavuk

maatteessüf : ne        yazık ki

mâni : engel

mu’cize-i nübüvvet :        peygamberlik mu’cizesi

nübüvvet : peygamberlik

resul :        peygamber

risalet : peygamberlik

risalet-i Ahmediye :        Hz. Muhammed’in peygamberliği

sırr-ı hikmet : hikmetin        sırrı

sırr-ı irşad : doğruyu ve hakkı gösterme        sırrı

sırr-ı teklif : kulluk ve imtihan sırrı

suret :        şekil

şems : güneş

tabiî : doğal, tabiat        gereği

tasdik : doğrulama

tenvir :        aydınlatma

tesadüfî : rastgele

umum :        bütün

vuku : olma, meydana gelme

zayi olmak :        kaybolmak


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst