İnsanlarda yaratılıştan gelen bir güzellik ve bir hususiyet vardır. Azaların yerli yerinde bulunması, en uygun şekilde yerleştirilmiş olması Cenab-ı Hakkın sanatını gösteren birer alâmettir. Bizler de Allah tarafından ihsan edilen bu nimetlerin şükrünü eda etmeliyiz. Beğenmeyerek değiştirmeye çalışmak şükürsüzlüğümüzdendir. Zaman, modaya, uyarak güzelleşmek uğruna, harcanan zamanlar, paralar, emekler, bizlere birşey kazandırmayacak. Aksine, günahları sırtımıza yükleyecektir.
Kur’ân-ı Kerim’de bildirildiğine göre şeytan Allah’ın rahmetinden kovulduktan sonra şöyle demiştir:
“Onları doğru yoldan saptırırım. Onları boş heveslerle, fani dünya ile avutup, ahiretten yüzlerini çeviririm. Ben onlara emrederim. Onlar da hayvanlarının kulaklarını keserler ve bunu ibâdet sanırlar. Ben onlara emrederim, onlar da Allah’ın yarattığını bozup değiştirirler.”
Ayetin sonunda Yüce Allah şeytanın bu oyununa gelmemeleri için, kullarını şöyle ikaz eder:
“Kim Allah’ı bırakarak şeytanı bir dost edinirse, o ap açık bir hüsran ile ziyana düşmüştür. (Nisa Sûresi, 119.) Bu ayetlerin “kadınlar” mânâsına gelen Nîsâ Sûresinde yer alması da mânidardır.
Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyuruyor:
“Güzelleşmek için dövme yapan ve yaptıran, yüzünün kıllarını yolan ve yoldurana, dişlerini seyreltip inceltene, böylece Allah’ın yaratılışını değiştirenlere (sağlık haricinde), Allah lânet etsin. (Rahmetinden uzaklaştırsın.)” (Müslim, Libas, 119-120; Buhârî, Libas, 82; İbn-i Mâce, Nikâh, 52)
Dinimize göre kadın, yabancı erkeklere karşı süslenemez. Mahrem yerlerini başkalarına gösteremez. Ancak, kocasına karşı istediği gibi süslenebilir.
Kadınlar vakar ve ciddiyetlerini muhafaza ederek, sosyal hayat aktiviteleri için süslenmeden ve koku sürünmeden dışarı çıkabilirler. Çünkü, Peygamber Efendimiz (a.s.m.) kokuyu övmekle beraber, başkalarının hissedeceği şekilde koku sürünerek sokağa çıkan kadınların, büyük günaha gireceğini bildirmiştir. (Ebû Davud, Tereccül bölümü, 7. hadis)
“Erkeklerin göreceği şekilde süslenen ve koku sürünerek sokağa çıkan kadın, evine dönünceye kadar Allah’ın gazabı altındadır.” (Kenzül Ummal, 16. Bölüm, 381. Hadis)
Kur’ân-ı Kerim’de bildirildiğine göre şeytan Allah’ın rahmetinden kovulduktan sonra şöyle demiştir:
“Onları doğru yoldan saptırırım. Onları boş heveslerle, fani dünya ile avutup, ahiretten yüzlerini çeviririm. Ben onlara emrederim. Onlar da hayvanlarının kulaklarını keserler ve bunu ibâdet sanırlar. Ben onlara emrederim, onlar da Allah’ın yarattığını bozup değiştirirler.”
Ayetin sonunda Yüce Allah şeytanın bu oyununa gelmemeleri için, kullarını şöyle ikaz eder:
“Kim Allah’ı bırakarak şeytanı bir dost edinirse, o ap açık bir hüsran ile ziyana düşmüştür. (Nisa Sûresi, 119.) Bu ayetlerin “kadınlar” mânâsına gelen Nîsâ Sûresinde yer alması da mânidardır.
Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyuruyor:
“Güzelleşmek için dövme yapan ve yaptıran, yüzünün kıllarını yolan ve yoldurana, dişlerini seyreltip inceltene, böylece Allah’ın yaratılışını değiştirenlere (sağlık haricinde), Allah lânet etsin. (Rahmetinden uzaklaştırsın.)” (Müslim, Libas, 119-120; Buhârî, Libas, 82; İbn-i Mâce, Nikâh, 52)
Dinimize göre kadın, yabancı erkeklere karşı süslenemez. Mahrem yerlerini başkalarına gösteremez. Ancak, kocasına karşı istediği gibi süslenebilir.
Kadınlar vakar ve ciddiyetlerini muhafaza ederek, sosyal hayat aktiviteleri için süslenmeden ve koku sürünmeden dışarı çıkabilirler. Çünkü, Peygamber Efendimiz (a.s.m.) kokuyu övmekle beraber, başkalarının hissedeceği şekilde koku sürünerek sokağa çıkan kadınların, büyük günaha gireceğini bildirmiştir. (Ebû Davud, Tereccül bölümü, 7. hadis)
“Erkeklerin göreceği şekilde süslenen ve koku sürünerek sokağa çıkan kadın, evine dönünceye kadar Allah’ın gazabı altındadır.” (Kenzül Ummal, 16. Bölüm, 381. Hadis)