“İslâm binası şu beş direk üzerine kurulmuştur: Kelime-i şahadet, Zekât, Hac, Oruç, Namaz. Allah’a yemin ederim ki, bu direklerin en kuvvetlisi, en büyüğü oruçtur.
Sen göklere çıkmak, Mir’âc etmek sevdasındaysan; şunu iyi bil ki oruç senin önüne getirilmiş Arap atıdır.
Oruç, özlem çekenlerin gönüllerini, canlarını öyle tazeleştirir ki denizde yaşayan balığı bile su o kadar tazeleştiremez.
Cenâb-ı Hakk bu beş direğin her birinde orucu, orucun kaderini gizlemiştir. Zaten oruç, kadir gecesi gibi gizlidir.
Oruçlunun gülüşü, eğlenişi; oruçsuzun secdedeki halinden çok daha iyidir. Çünkü oruç, onu Rahman’ın sofrasına oturtacaktır.
Sen canının içinde Kur’ân’ın nurunu istiyorsan, şunu iyi bil ki; oruç bütün Kur’ân’ın tertemiz nurunun sırrıdır.
Bizi kötü işler, günahlar işlemeye teşvik eden kirli nefsimiz, arınmaya, temizlenmeye muhtaçtı! Ramazan gelince günah zindanının kapısı kırıldı; can, nefsin esaretinden kurtuldu, miraca çıktı sevgiliye kavuştu!”
Divân-ı Kebîr,