Konuya cevap cer

İbn-i Hallikān, eserinde naklettiği rivâyetine şöyle devam eder:


"Bu sene Şam'a Absoğulları'ndan bâzı kimseler gelmişti. Aralarında âmâ biri de vardı. Halîfe Velid ona gözlerini neden kaybettiğini sordu. O da şu cevabı verdi:


«‒Ey müʼminlerin emîri! Bir gün bir vâdide geceledim. Absoğulları'ndan hiçbirinin benim kadar malı yoktu. Gece uğradığımız bir sel baskını, bir deve ve yeni doğmuş bir bebek dışında âile fertlerimin ve malımın hepsini alıp götürdü. Deve de bu sırada kaçıp uzağa gitmişti. Çocuğu bırakıp devenin peşine düştüm. Pek fazla gitmemiştim ki çocuğumun feryatlarını duydum. Bir kurt, yavrumun başını ağzına almış yiyordu! Onu kurtaramadım. Sonra devenin peşine düştüm, ona yetiştiğimde deve yüzüme öyle bir tekme attı ki, iki gözüm de kör oldu. İşte neticede gördüğün gibi ne malım, ne çocuklarım, ne de gözlerim kaldı.»


Bunun üzerine Velid bin Abdülmelik:


«‒Bu zâtı Urve bin Zübeyr'e götürün de insanlar arasında ondan daha büyük belâlara dûçâr olanlar bulunduğunu görsün!» dedi.


Urve -radıyallâhü anh- Medîne-i Münevvere'ye dönünce:


«Ey Rabbim! Benim iki elim, iki ayağım vardı. Ayaklarımdan birini aldın, diğerini bana bıraktın. Sana sonsuz hamd ü senâlar olsun! Allâh'a yemin ederim ki, Sen bir şeyi alırsan, pek çok nîmet lûtfedersin; bir defa iptilâ verirsen, çoğu zaman âfiyette kılarsın!» diye duâ ederek Cenâb-ı Hakk'a hamd ve şükürler etti.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst