Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Hadis Sohbetleri
Hadis Sohbetleri 79- Ramazan'da Bağışlanma
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ABDULLAH4" data-source="post: 427123" data-attributes="member: 1004566"><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-size: 15px">Ramazan, âhiret ticareti için kârlı bir pazardır</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px">Ramazan-ı Şerif adeta bir âhiret ticareti için gayet kârlı bir meşher, bir pazardır. Ve uhrevî hasılat için gayet münbit bir zemindir. Ve neşvünemâ-i a’mâl için, bahardaki mâ-i Nisandır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px"><strong>Altıncı Nükte</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px"></span><span style="font-size: 12px">Ramazan-ı Şerifin sıyâmı, Kur’ân-ı Hakîmin nüzulüne baktığı cihetle ve Ramazan-ı Şerif, Kur’ân-ı Hakîmin en mühim zaman-ı nüzulü olduğu cihetindeki çok hikmetlerinden birisi şudur ki:</span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px">Kur’ân-ı Hakîm, madem şehr-i Ramazan’da nüzul etmiş. O Kur’ân’ın zaman-ı nüzulunu istihzar ile, o semâvî hitabı hüsn-ü istikbal etmek için Ramazan-ı Şerifte nefsin hâcât-ı süfliyesinden ve mâlâyâniyat hâlâttan tecerrüt ve ekl ve şürbün terkiyle melekiyet vaziyetine benzemek ve bir sûrette o Kur’ân’ı yeni nâzil oluyor gibi okumak ve dinlemek ve ondaki hitâbât-ı İlâhiyeyi güya geldiği ân-ı nüzulünde dinlemek ve o hitabı Resul-i Ekremden (asm) işitiyor gibi dinlemek, belki Hazret-i Cebrâil’den, belki Mütekellim-i Ezelîden dinliyor gibi bir kudsî hâlete mazhar olur. Ve kendisi tercümanlık edip başkasına dinlettirmek ve Kur’ân’ın hikmet-i nüzulünü bir derece göstermektir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px"></span><span style="font-size: 12px">Evet, Ramazan-ı Şerifte güya âlem-i İslâm bir mescid hükmüne geçiyor. Öyle bir mescid ki, milyonlarla hâfızlar, o mescid-i ekberin köşelerinde o Kur’ân’ı, o hitab-ı semâvîyi arzlılara işittiriyorlar. Her Ramazan, “O Ramazan ayı ki, insanlara doğru yolu gösteren, ap açık hidayet delillerini taşıyan ve hak ile bâtılın arasını ayıran Kur’ân, o ayda indirilmiştir” (Bakara Sûresi, 2:185) âyetini, nuranî, parlak bir tarzda gösteriyor; Ramazan Kur’ân ayı olduğunu ispat ediyor. O cemaat-i uzmânın sair efradları, bazıları huşû ile o hâfızları dinlerler. Diğerleri kendi kendine okurlar.</span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px"></span><span style="font-size: 12px">Şöyle bir vaziyetteki bir mescid-i mukaddeste, nefs-i süflînin hevesâtına tâbi olup, yemek içmekle o vaziyet-i nuranîden çıkmak ne kadar çirkinse ve o mesciddeki cemaatin mânevî nefretine ne kadar hedef ise, öyle de, Ramazan-ı Şerifte ehl-i sıyâma muhalefet edenler de o derece umum âlem-i İslâmın mânevî nefretine ve tahkirine hedeftir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px"><strong>Yedinci Nükte</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px"></span><span style="font-size: 12px">Ramazan’ın sıyâmı, dünyada âhiret için ziraat ve ticaret etmeye gelen nev-i insanın kazancına baktığı cihetteki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:</span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px"></span><span style="font-size: 12px">Ramazan-ı Şerif’te sevab-ı a’mâl, bire bindir. Kur’ân-ı Hakîmin, nass-ı hadisle, herbir harfinin on sevabı var; on hasene sayılır, on meyve-i Cennet getirir. Ramazan-ı Şerifte herbir harfin on değil, bin; ve Âyetü’l-Kürsî gibi âyetlerin herbir harfi binler; ve Ramazan-ı Şerifin Cumalarında daha ziyadedir. Ve Leyle-i Kadir’de otuz bin hasene sayılır. Evet, herbir harfi otuz bin bâki meyveler veren Kur’ân-ı Hakîm, öyle bir nuranî şecere-i tûbâ hükmüne geçiyor ki, milyonlarla o bâki meyveleri Ramazan-ı Şerifte mü’minlere kazandırır. İşte, gel, bu kudsî, ebedî, kârlı ticarete bak, seyret ve düşün ki, bu hurufâtın kıymetini takdir etmeyenler ne derece hadsiz bir hasârette olduğunu anla.</span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px"></span><span style="font-size: 12px">İşte, Ramazan-ı Şerif adeta bir âhiret ticareti için gayet kârlı bir meşher, bir pazardır. Ve uhrevî hasılat için gayet münbit bir zemindir. Ve neşvünemâ-i a’mâl için, bahardaki mâ-i Nisandır. Saltanat-ı rububiyet-i İlâhiyeye karşı ubudiyet-i beşeriyenin resm-i geçit yapmasına en parlak, kudsî bir bayram hükmündedir. Ve öyle olduğundan, yemek içmek gibi nefsin gafletle hayvanî hâcâtına ve mâlâyâni ve hevâperestâne müştehiyâta girmemek için, oruçla mükellef olmuş. Güya muvakkaten hayvaniyetten çıkıp melekiyet vaziyetine veyahut âhiret ticaretine girdiği için, dünyevî hâcâtını muvakkaten bırakmakla, uhrevî bir adam ve tecessüden tezahür etmiş bir ruh vaziyetine girerek, savmı ile Samediyete bir nevî aynadarlık etmektir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><span style="font-size: 12px"></span><strong><span style="font-size: 12px"> Mektûbât, s. 676</span></strong></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"><strong></strong><strong>LÛGATÇE:</strong></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'">sıyâm: Oruç.</span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'">hâcât-ı süfliye: Süflî, bayağı ihtiyaçlar.</span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'">mâlâyâniyat: Mânâsız, abes, boş.</span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'">tecerrüt: Sıyrılma.</span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'">ekl ve şürb: Yeme ve içme.</span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'">Mütekellim-i Ezelî: Ezelden beri konuşma sıfatına sahip olan Allah.</span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'">cemaat-i uzmâ: Büyük cemaat.</span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'">nefs-i süflî: Alçak şeyleri isteyen nefis.</span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'">sevab-ı a’mâl: Amellerin sevabı.</span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'">hurufât: Harfler.</span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'">neşvünemâ-i a’mâl: amellerin yeşerip büyümesi.</span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'">mâ-i Nisan: Nisan yağmuru.</span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'"></span></p><p><span style="font-family: 'times new roman'">Bediüzzaman Said Nursi .</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ABDULLAH4, post: 427123, member: 1004566"] [FONT=times new roman][SIZE=3][SIZE=4]Ramazan, âhiret ticareti için kârlı bir pazardır[/SIZE] Ramazan-ı Şerif adeta bir âhiret ticareti için gayet kârlı bir meşher, bir pazardır. Ve uhrevî hasılat için gayet münbit bir zemindir. Ve neşvünemâ-i a’mâl için, bahardaki mâ-i Nisandır. [B]Altıncı Nükte[/B] [/SIZE][SIZE=3]Ramazan-ı Şerifin sıyâmı, Kur’ân-ı Hakîmin nüzulüne baktığı cihetle ve Ramazan-ı Şerif, Kur’ân-ı Hakîmin en mühim zaman-ı nüzulü olduğu cihetindeki çok hikmetlerinden birisi şudur ki:[/SIZE] [SIZE=3] [/SIZE] [SIZE=3]Kur’ân-ı Hakîm, madem şehr-i Ramazan’da nüzul etmiş. O Kur’ân’ın zaman-ı nüzulunu istihzar ile, o semâvî hitabı hüsn-ü istikbal etmek için Ramazan-ı Şerifte nefsin hâcât-ı süfliyesinden ve mâlâyâniyat hâlâttan tecerrüt ve ekl ve şürbün terkiyle melekiyet vaziyetine benzemek ve bir sûrette o Kur’ân’ı yeni nâzil oluyor gibi okumak ve dinlemek ve ondaki hitâbât-ı İlâhiyeyi güya geldiği ân-ı nüzulünde dinlemek ve o hitabı Resul-i Ekremden (asm) işitiyor gibi dinlemek, belki Hazret-i Cebrâil’den, belki Mütekellim-i Ezelîden dinliyor gibi bir kudsî hâlete mazhar olur. Ve kendisi tercümanlık edip başkasına dinlettirmek ve Kur’ân’ın hikmet-i nüzulünü bir derece göstermektir. [/SIZE][SIZE=3]Evet, Ramazan-ı Şerifte güya âlem-i İslâm bir mescid hükmüne geçiyor. Öyle bir mescid ki, milyonlarla hâfızlar, o mescid-i ekberin köşelerinde o Kur’ân’ı, o hitab-ı semâvîyi arzlılara işittiriyorlar. Her Ramazan, “O Ramazan ayı ki, insanlara doğru yolu gösteren, ap açık hidayet delillerini taşıyan ve hak ile bâtılın arasını ayıran Kur’ân, o ayda indirilmiştir” (Bakara Sûresi, 2:185) âyetini, nuranî, parlak bir tarzda gösteriyor; Ramazan Kur’ân ayı olduğunu ispat ediyor. O cemaat-i uzmânın sair efradları, bazıları huşû ile o hâfızları dinlerler. Diğerleri kendi kendine okurlar. [/SIZE][SIZE=3]Şöyle bir vaziyetteki bir mescid-i mukaddeste, nefs-i süflînin hevesâtına tâbi olup, yemek içmekle o vaziyet-i nuranîden çıkmak ne kadar çirkinse ve o mesciddeki cemaatin mânevî nefretine ne kadar hedef ise, öyle de, Ramazan-ı Şerifte ehl-i sıyâma muhalefet edenler de o derece umum âlem-i İslâmın mânevî nefretine ve tahkirine hedeftir. [B]Yedinci Nükte[/B] [/SIZE][SIZE=3]Ramazan’ın sıyâmı, dünyada âhiret için ziraat ve ticaret etmeye gelen nev-i insanın kazancına baktığı cihetteki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: [/SIZE][SIZE=3]Ramazan-ı Şerif’te sevab-ı a’mâl, bire bindir. Kur’ân-ı Hakîmin, nass-ı hadisle, herbir harfinin on sevabı var; on hasene sayılır, on meyve-i Cennet getirir. Ramazan-ı Şerifte herbir harfin on değil, bin; ve Âyetü’l-Kürsî gibi âyetlerin herbir harfi binler; ve Ramazan-ı Şerifin Cumalarında daha ziyadedir. Ve Leyle-i Kadir’de otuz bin hasene sayılır. Evet, herbir harfi otuz bin bâki meyveler veren Kur’ân-ı Hakîm, öyle bir nuranî şecere-i tûbâ hükmüne geçiyor ki, milyonlarla o bâki meyveleri Ramazan-ı Şerifte mü’minlere kazandırır. İşte, gel, bu kudsî, ebedî, kârlı ticarete bak, seyret ve düşün ki, bu hurufâtın kıymetini takdir etmeyenler ne derece hadsiz bir hasârette olduğunu anla. [/SIZE][SIZE=3]İşte, Ramazan-ı Şerif adeta bir âhiret ticareti için gayet kârlı bir meşher, bir pazardır. Ve uhrevî hasılat için gayet münbit bir zemindir. Ve neşvünemâ-i a’mâl için, bahardaki mâ-i Nisandır. Saltanat-ı rububiyet-i İlâhiyeye karşı ubudiyet-i beşeriyenin resm-i geçit yapmasına en parlak, kudsî bir bayram hükmündedir. Ve öyle olduğundan, yemek içmek gibi nefsin gafletle hayvanî hâcâtına ve mâlâyâni ve hevâperestâne müştehiyâta girmemek için, oruçla mükellef olmuş. Güya muvakkaten hayvaniyetten çıkıp melekiyet vaziyetine veyahut âhiret ticaretine girdiği için, dünyevî hâcâtını muvakkaten bırakmakla, uhrevî bir adam ve tecessüden tezahür etmiş bir ruh vaziyetine girerek, savmı ile Samediyete bir nevî aynadarlık etmektir. [/SIZE][B][SIZE=3] Mektûbât, s. 676[/SIZE] [/B][B]LÛGATÇE:[/B] sıyâm: Oruç. hâcât-ı süfliye: Süflî, bayağı ihtiyaçlar. mâlâyâniyat: Mânâsız, abes, boş. tecerrüt: Sıyrılma. ekl ve şürb: Yeme ve içme. Mütekellim-i Ezelî: Ezelden beri konuşma sıfatına sahip olan Allah. cemaat-i uzmâ: Büyük cemaat. nefs-i süflî: Alçak şeyleri isteyen nefis. sevab-ı a’mâl: Amellerin sevabı. hurufât: Harfler. neşvünemâ-i a’mâl: amellerin yeşerip büyümesi. mâ-i Nisan: Nisan yağmuru. Bediüzzaman Said Nursi .[/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Hadis Sohbetleri
Hadis Sohbetleri 79- Ramazan'da Bağışlanma
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst