Tarikatlar içerisinde velayet kuvvetinin kudsiyetiyle müstesna bir yeri olan Halveti yolunu daha yakından tanıyabilmek için, önce onun tarihçesine kısaca bir göz atmak gerekmektedir.
Genel manada İslam tasavvufunun ve tarikatların ortaya çıkarak yaygınlaşmasında birçok sebep ve hikmetler vardır. Bu hikmetlerden biri de; ''Gizli bir hazine idim, bilinmek istedim de, alemleri ve canlıları yarattım'' buyuran ve kainatta her şeyi bir sebepler zincirine bağlayan İlahi idarenin böyle tecelli etmiş olmasıdır.
Yüce Kuran'daki müminleri takvaya davet eden Ayetler; Rasülüllah (SAV) Efendimizin ve güzide ashabının bizlere uygulamalarıyla bıraktıkları dini, manevi/ takva hayatının ölçüleri, ulemanın prensipleri ve evliya'nın adetleri, Kuran'daki ilahi iradeyi, bizlere yansıyan manevi şualardır.
Zira nübüvvet nurunun son halkası Hz. Peygamber (SAV) Efendimiz, velayet yoluyla evvelkilerin ve sonrakilerin sahip olduğu bütün zahiri, batıni / ledünni ilimleri ve marifetullahı, Allah'ü Teala'dan aldığı şekliyle, nübüvvet ilminin şehrinin kapısı Hz. İmam-ı Ali (kv) Efendimize, ilahi nurları, esmaları, esrarı, tecelli ve hikmetleriyle ilka ve telkin etmişlerdir.
Genel manada İslam tasavvufunun ve tarikatların ortaya çıkarak yaygınlaşmasında birçok sebep ve hikmetler vardır. Bu hikmetlerden biri de; ''Gizli bir hazine idim, bilinmek istedim de, alemleri ve canlıları yarattım'' buyuran ve kainatta her şeyi bir sebepler zincirine bağlayan İlahi idarenin böyle tecelli etmiş olmasıdır.
Yüce Kuran'daki müminleri takvaya davet eden Ayetler; Rasülüllah (SAV) Efendimizin ve güzide ashabının bizlere uygulamalarıyla bıraktıkları dini, manevi/ takva hayatının ölçüleri, ulemanın prensipleri ve evliya'nın adetleri, Kuran'daki ilahi iradeyi, bizlere yansıyan manevi şualardır.
Zira nübüvvet nurunun son halkası Hz. Peygamber (SAV) Efendimiz, velayet yoluyla evvelkilerin ve sonrakilerin sahip olduğu bütün zahiri, batıni / ledünni ilimleri ve marifetullahı, Allah'ü Teala'dan aldığı şekliyle, nübüvvet ilminin şehrinin kapısı Hz. İmam-ı Ali (kv) Efendimize, ilahi nurları, esmaları, esrarı, tecelli ve hikmetleriyle ilka ve telkin etmişlerdir.