Harun Reşid Kimdir ?

Huseyni

Müdavim
Beşinci Abbâsî halîfesidir. Muhammed Mehdî’nin oğludur. 764’te (H. 148 ) Rey’de doğdu. Babası Mehdî, oğlu Hârûn Reşîd’in eğitim ve öğretimini veziri Yahyâ Bermekî’ye bırakmıştı. Hârûn Reşîd, din ve fen ilimleri ile devlet idâresinde iyi bir eğitim gördü.

780 senesinde Bizans üzerine gönderilen orduya komutan tâyin edildi. 781 yılında bütün batı eyâletlerinin idâresine memur edildi. Hâdî’nin 786’da vefâtından sonra hilâfete geçti. Halîfelik dönemi Abbâsî Devletinin en parlak devrini teşkil eder. Hârûn Reşîd, ilk olarak, hocası Yahyâ Bermekî’yi tam bir salâhiyetle kendisine vezir tâyin etti. Sonra İslâm devletinin en büyük rakibi olan Bizans Devleti üzerine seferler yaptı ve zaferler kazandı. Bu seferler sırasında Niğde ve Aksaray bölgelerini fethederek Ankara’ya kadar ilerledi. Donanmayı kuvvetlendirerek Kıbrıs’a akınlar yaptı. Hazar cephesinde Ermenilerin çıkardığı karışıklıkları önledi. Horasan’da Râfî bin Leys’in çıkardığı isyanı bastırmak için çıktığı seferde hastalanarak 24 Mart 809 târihinde vefât etti.

Hârûn Reşîd devrinde Abbâsî Devleti çok kuvvetlendi. Bütün komşu devletler tarafından üstünlüğü kabul edildi. Adâletli idaresiyle halk refaha ve huzûra kavuştu.

Hârûn Reşîd ilim sâhibi ve cömert olup güzel konuşurdu.
Halifeliği müddetince, bir sene hacca, bir sene de cihâda giderdi.
Günde yüz rekât namaz kılardı.
Hiçbir iyiliği karşılıksız bırakmazdı.
Misâfirlerin eline su dökecek kadar mütevâziydi.
İlim ve san'atı sever, âlimlere, ediblere ve fakirlere yardımda bulunurdu.
Sarayı ilim ve fikir adamları ile san'atkârlar ile doluydu.
Bunlar zaman zaman halifenin huzurunda toplanır ve karşılıklı müzâkerelerde bulunurlardı.

Bunlar arasında

İmâmı A’zâm’ın talebesi Ebû Yûsuf,
şâir Ebû Nüvâs,
dil âlimi Ebû Ubeyde,
târihçi Vâkidî,
nahiv âlimi Sibeveyh,
kırâat âlimi Selim el-Mukrî ile
evliyânın büyüklerinden Fudayl bin Iyâd ve
Behlül Dânâ başta gelmektedir.

hayreddİn ekmen
Ramazan/Yeniasya
 

memluk

Hatim Sorumlusu
ÖLÜM EN BÜYÜK NASİHATTİR
Harun Reşit’in annesi Behlül Dânâ hazretlerine gelerek Harun’a biraz nasihat et de adaletten ayrılmasın. Yoksa ahirette işi çok zor olacak diyor:
Behlül Dânâ hazretleri bir Harun Reşit’e, “Uygun görürseniz biraz dolaşalım diyor ve Onu mezarlığa götürüyor. Tek tek mezarları göstererek “Bak şu filanca idi, şu kadar malı vardı, şu kadar yıl yaşadı ve öldü. Şurada yatan da filanca idi, zamanının hükümdarı idi, şu kadar askeri, şu kadar da hazinesinde malı vardı. Şurada yatan kadın da zamanının en güzeli idi. Herkes ona sahip olmak için can atıyordu. Sonunda biri ile evlendi, şu kadar çocuğu oldu ve şu kadar yıl yaşadı. Bu ve benzeri yer gösterme ve değerlendirmenin ardından eve dönüyorlar. Harun Reşit’in annesi, bu günlerde hiç Behlül’le sohbet ettin mi, sana neler anlattı? diye soruyor. H.Reşit’in annesi tekrar Behlül Dânâ hazretlerine gelerek, “Oğluma ne zaman nasihat edeceksin?” diye soruyor. O da ben Ona nasihat ettim. Birlikte mezarlığa gittik. Ona bazı geçmiş kimseleri hatırlattım. “Ölüm en büyük nasihattir. Eğer bunu anlamadıysa diğer söyleyeceklerimin de bir faydası olmaz” diyor.
 
Üst