Hastalar Risalesi

Þefkat_

Well-known member
Hastalar Risalesi

21 Mart 2010 Pazar 07:17

Avustralya'daki diyalog grubumuzun toplantılarına devamlı katılan rahibe bir hanımefendi, bir gün arkadaşlarımızı arayarak; "Benim çok yakın bir arkadaşım var. Ona devamlı sizinle olan görüşmelerimi anlatıyordum, hep ilginç bir ilgiyle dinliyordu. Sizden duyduklarımı kendisiyle paylaşmam onu çok mutlu ediyordu.

Birkaç gün önce yine böyle sohbet ederken gülümseyen gözlerle bana dedi ki: 'Sana bir sırrımı söyleyeceğim: Ben Tazmanya'da iken bir Mevlevî mürşid ile karşılaştım ve Müslüman oldum. Ama mensup olduğum sosyete bunu duyarsa beni dışlar diye çekindiğim için bu yönümü hep gizledim ama şimdi sana açıklıyorum.' Ondan bu sözleri duyunca onu kucakladım. Ama dizlerinden çok rahatsız ve yalnız. Müslüman hanımlar, moralini yükseltmek için ziyaret edebilirler mi?" diyor...


Onlar da diyalog grubundaki hanımlara söylüyorlar. Hanımefendiler de yanlarına Bediüzzaman Hazretleri'nin İngilizceye tercüme edilmiş "Hastalar Risalesi"ni alarak eyaletin kütüphane müdürlüğünden emekli bu Julie Hanım'ın ziyaretine gidiyorlar. Ona 'geçmiş olsun' diyor, dualar ediyorlar. Muazzam bir moral destek verip ayrılıyorlar.


Öbür gün diyalogcu Patricia Hanımefendi bizimkileri arayıp teşekkür ettikten sonra, "Arkadaşım Julie'nin maneviyatı çok güçlendi, neşesi ve morali yerinde... Kendisine Hastalar Risalesi isimli bir kitap bırakmışlar. Çok hoşuna gitti, aldım, sonuna kadar okudum; çok güzel bir eser! Onu alıp ben de kilisede cemaatime okuyacağım." diyor.


Bir zaman sonra telefonla arayıp "Kanser teşhisiyle karşı karşıyayım! Kendimi çok fena hissediyorum! Mânevî desteğinize ihtiyacım var; beni de unutmayın!" diyor. Yine aynı hanımefendiler onun da ziyaretine gidiyor, el ele tutuşup Cenab-ı Hakk'ın binbir isminin bulunduğu Efendimiz'in (sas) Cevşen-i Kebir Duası'nı okuyorlar. Güçlü bir moralle hastaneye giden Patricia, kontrollerden sonra doktorları şaşırtıyor! O günden itibaren de Cevşen

Duası'nı hiç bırakmıyor...


Geçtiğimiz Mirac Gecesi'nde Melbourne'de bulunuyorduk. Selimiye Vakfı'nın öncülüğünde Serenity (Huzur) Reception'da düzenlenen programa katıldık. 1990'da Avustralya'ya ilk gelişimde Sidney'de tanıştığımız akademisyen Dr. Salih Yücel, programda çok güzel bir konuşma yaptı...

Birkaç gün önce Monash Üniversitesi'nde gerçekleştirilmiş olan "İslamophobia" konferanslarına dikkatleri çeken Salih Hocamız, İslamiyet'in doğru anlatılmasını, hatta anlatmaktan çok güzelliklerin yaşanması gerektiğini söyleyerek, doktora çalışmaları sırasında Amerika'da hapishane ve hastanelerde bir din adamı olarak karşılaştığı örneklerden bahsetti. Bu münasebetle dedi ki: "Bitkin bir Müslüman hanımı ziyaret ettik. Sohbetten sonra kendisine bir tane Hastalar Risalesi hediye edip ayrıldık.

Birkaç gün sonra yine aynı hastaneye gitmiştim. Bir hemşire bana dedi ki: 'Sizin ziyaret ettiğiniz Müslüman hastanın tahlil raporları geldi ve görevimiz gereği, gerçeği açıklamak için doktorlarla ve herhangi bir aksilik olmasın diye bir psikolog ile yanına vardık. Açıkça ilerlemiş derecede bir kanser hastası olduğunu kendisine söyledik. O gözlerinin içi güler şekilde bir mutlulukla meseleyi kabul etti.

Bizim şaşırdığımızı görünce baş ucunda Hastalar Risalesi isimli bir kitabı bize gösterdi: - Ben artık hastalığın da bizler için Allah'ın bir takdiri, hatta bir nimeti ve bizleri tertemiz hâle getiren bir lütfu olduğunu bu kitaptan öğrenmiş bulunuyorum ve huzurla hem mânevî bir zevk alarak tekrar tekrar mütalaa ediyorum! dedi. Sâlih Bey, bu kitaptan diğer hastalara vermek için sizden istiyorum.' dedi. Birkaç tane temin ettim. Amerika'dan buraya gelirken tekrar istedi, tekrar gönderdim."


Elimizdeki hazinelerin değerini bilelim...

Zaman
 
Üst