Hastalığın hikmetleri

Muvahhid1

Well-known member
İnsanın vücudu, kendisinin değildir. Emanet olarak kendine verilmiştir. Bunu şundan anlıyoruz; insan dünyaya gelirken kendi isteği ile gelmemiştir. Yeme, içme ve yaşaması sırasında insanın kendi istek ve arzuları dışında gelişmeler olmaktadır.

Mesela insan sadece suyu içer veya yemeği yer. Hâlbuki yediği içtiği şeyler vücudunun değişik yerlerine gider. Orada hücre oluşur. Bu işlere insanın müdahalesi yoktur. Yine kalbimiz ve kaslarımız bizim irademizin dışında çalışır. Hatta göz kapaklarımız çoğu zaman bizim isteklerimiz olmadan açılıp, kapanır. Vücudumuzda dolaşan kana biz müdahale etmiyoruz. Sinirlerimiz yine otomatik olarak çalışmaktadır. En mükemmel cihazımız olan beyin, binlerce fonksiyonu aynı anda yürütmektedir.

İnsan hakikaten her yönüyle üstün bir varlık olarak yaratılmıştır. Her şeyin sahibi Allah’tır. Mülk tamamen onundur. Bu açıdan bakıldığında insanın vücudunu kendi mülkü saymaya hakkı yoktur. Mülkün sahibi olan Allah’tır. O mülkünde istediği gibi tasarruf etme yetkisine sahiptir.

İnsanı yoktan yaratıp dünyaya gönderen, ona vücut ve hayat nimetini veren Allah’tır. Yine ona sağlık nimetini veren, en değerli cihazlarla, duygularla hayatının devamını sağlayan Allah’tır.

İşte bütün bunlarla birlikte; Allah hikmeti gereği insanlara hastalıklar ve musibetler vermektedir. Aslında insanlar bu hastalık ve musibetlerle imtihan edilmektedirler.

Hastalıklar görünüşte şer ve kötü olabilir. Fakat hakikatte, netice itibariyle birçok hikmet ve faydaları vardır. İnsan hasta olduğu zaman sağlığının değerini daha iyi anlar. Kendi vücudundaki Allah’ın sayısız nimetlerini fark eder. Rabbine daha da yaklaşır. “Hastalık sabun gibi günahların kirlerini yıkar, temizler. Hastalık günahlar için kefarettir.”

Hasta olan bir kimse, hastalığına sabırla beraber şükür ettiği takdirde mükâfatı büyüktür. Peygamberimiz, “Sabır kurtuluşun anahtarıdır.” buyuruyor.

İnsan üç sabırla mükelleftir. Birincisi: masiyette sabır; yani günahlara girmemek için sabretmektir. İkincisi taatte sabır; ibadetleri yerine getirirken zorluklarına karşı sabır göstermektir. Üçüncüsü musibette sabır; yani bela ve hastalıklara karşı sabır göstermektir.

Elbette ki hastalıklara karşı gerekli tedbirler alınacaktır. Hastalığı veren Allah olduğu gibi şifayı verende Allah’tır. Dolayısı ile insan şifayı Allah’tan bekleyecektir. Birde şunu unutmamak gerekir. Hastalık için lüzumsuz meraka kapılmamalıyız. Çünkü merak insanın hastalığını ağırlaştırır. Hastalığın hafifleşmesini isteyen lüzumsuz meraktan kaçınmalıdır.

Hastalığın faydalarını sevabını ve çabuk geçeceğini düşünmelidir. “Merak hastalığı artırdığı gibi hikmeti ilahiyeyi ittiham ve rahmeti ilahiyeyi tenkit ve Halık-ı Rahiminden şekva hükmünde olduğu için aksi maksadıyla tokat yer, hastalığını ziyadeleştirir. Öyle de şekva (şikayet) hastalığı, musibeti tezyid eder.

"Hem merakın kendisi bir hastalıktır. Onun ilacı hastalığın hikmetini bilmektir. Madem hikmetini bildin, o merhemi meraka sür, kurtul. Ah yerine oh de. Va esefa yerine, Elhamdülillahi ala kulli hal, söyle.” (Lemalar s.12) Hastalık vasıtası ile hayır yapamamaktan şikâyet eden hasta şükretmelidir. Çünkü hayırların en halisinin kapısını ona açan hastalıktır. Hastalık; mütemadiyen Allah için hastaya ve hasta bakıcılara sevap kazandırır. Ayrıca insanın dualarının kabul edilmesine en mühim bir sebeptir. Peygamberimiz bir hadisinde “Hastaların duasını alınız. Onların duası makbuldür.” buyurmaktadır. Hastaların kalbini hoşnut etmek ve onlara teselli vermek mühim bir sadaka hükmüne geçer.

Evet, insanın yakın akrabalarından hasta olan kimseleri ziyaret edip onlara bakması, onların duasını alması çok hayırlı bir harekettir. Özellikle anne ve babasının hastalık zamanlarında onların çabuk üzülüp kırılabilecek kalplerini memnun edip, hayır dualarını almak bir evlat için en büyük bahtiyarlıktır.

Allahtan gelen her şey güzeldir. Hastalıkta güzeldir, sağlık da. Madem Allah bizi bizden daha iyi biliyor ve seviyor onan iman ve tevekkül edip, teslim olmalıyız. Ondan gelen musibet ve hastalıklara sabredip şükretmeliyiz. Rahmeti ve hikmeti sonsuz Rabbimizin üzerimizdeki rahmet tecellilerini hatırlamalıyız. Her an onun rahmetine muhtaç olduğumuzu aklımızdan çıkarmamalıyız.

Allah’ım vücudumuzda yarattığın hücrelerin sayısınca sana şükürler olsun.

Mehmet ERBAŞ
 
Üst