topraktoprak
Well-known member
Eşler arasında mükemmellik beklentisi olmadığı sürece hatalar tamir edilebilir. Yeter ki büyük hatalar yapılmamış olsun. Eşler, hatalarını telafi edebilmek için sözleri iyi seçip kullanmalı. Eşler, öfkeler yatıştıktan sonra hatalarından dolayı üzüntülerini ve duygularını güzelce ifade etmeli ve sorunlar için farklı çözüm yolları aramalıdır.
Bütün insan ilişkilerinde olduğu gibi aile içi iletişimde bilhassa eşler arasında yapılan hataların kabul edilişi eşler arası uyumu artırır. Aile ortamı ne kadar huzurlu olsa da kişiler zaman zaman iç ve dış etkenlerin etkisiyle kontrollerini kaybederler. Bu da yanlış alışkanlıkları, bastırılmış duygu ve düşünceleri ortaya çıkarıp istenmeyen davranışlara yol açarak ortamı gerer ve yuvayı huzurlu bir mekân olmaktan çıkarır. Zaman zaman bu gibi durumların olması, kişilerin kendilerini tanımasını ve hata yaptıkça geliştirmesini sağlar.
Sağlıklı bir ailede eşler birbirinden mükemmellik beklemedikçe hataları tamir etme ve gelişme imkânı vardır. Önemli olan, tamir edilemeyecek hataların yapılmamasıdır. Eşler doğru bir şekilde hatalarını kabul ettiklerinde bu, ailede güzel bir alışkanlık haline gelir. Bu da eşlerin mükemmellik beklentisi içinde olmamakla beraber olabildiğince yanlış davranışlardan kaçınması, sözü güzel seçip karşı tarafı kırmamaya, aşağılamamaya özen göstermesi ile mümkündür. İstenmeyen bir durum ortaya çıkınca da her iki tarafın kendi hatasını kabul edip üzüntüsünü ve duygularını doğru bir şekilde ifade etmesi, gerginlikleri azaltır.
GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN NOKTAYA GELİNMEMELİ
Aile içi iletişimde yanlış anlaşılmalar sıklıkla yaşanabilir. Farklı çevrelerden ve ailelerden gelen değişik deneyimlere sahip olan bireylerin olaylara farklı açılardan bakması doğaldır. Böyle olunca da yaşanan istenmeyen bir durumun ne kadar ihmal, unutma veya hatalarla ilişkili ne kadar da önlenebilir olduğunu anlamak kolay değildir. Eşlerden birinin kendi isteğine zıt ve yanlış bulduğu bir durumun, eşinin iradi davranışları veya ihmali sonucu ortaya çıktığını düşünmesi, diğerinin de bunu kabul etmemesiyle anlaşmazlık ortaya çıkar. Buna bir de kişiselleştirme, genelleme, engellenmişlik gibi duygularla karışık öfke eklendiğinde evlilik bardağı taşıran son damlalarla birlikte ciddi sarsıntılar geçirir, hatta geri dönülmez noktalara gelinir.
Eşler arasında sıklıkla iki türlü iletişimle karşılaşırız: Suçlayıcı ve savunucu iletişim, eşlerin duygularını 'ben' diliyle ifade edip duygularının sorumluluğunu yüklendiği açık samimi iletişim.
Suçlayıcı-savunucu iletişimde kişiler bir anlaşmazlık durumunda buna yol açan sebepleri anlamak yerine doğrudan karşısındaki kişiyi suçlamayı tercih eder. Bunun karşılığında eş kendisini savunmaya başlar. Sürekli suçlanmanın zamanla meydana getirdiği stres, kişinin kendisine karşı yapılan hataları daha fazla görmesine yol açar. Bu da kısırdöngülere, birbirini takip eden sorunlara yol açıp aile içindeki gerginliği artırır.
Eşler arasında kırıcı sözler söylendiğinde genelde her iki tarafın da hatası vardır. Sen haklısın denmesi beklentisi eşler arası gerginliği artırmaktadır. Eşler önce kendi hatalarını kabul etmeli, özür dilemekten kaçınmamalı, kendi kırgınlıklarını da uygun bir dille ifade etmelidir.
Herhangi bir stresli durum, anlaşmazlık veya kırgınlık sonrası eşlerden birinin veya her ikisinin öfkesi yatıştıktan ve hata yapıldığı ifade edildikten sonra problemin belirlenmesi bu gibi durumların tekrarlamaması için ilk adım olacaktır.
İkinci adım; eşlerin birlikte farklı çözüm yolları üzerinde düşünmesidir. Bu çözüm yollarının içinde, mevcut duruma en uygun olanı belirlenip uygulamaya geçilmelidir. Daha sonra bu çözüm şeklinin problemi ne derece azalttığı veya ortadan kaldırdığı zaman içinde gözden geçirilmeli, yetersiz olduğunda eksiklikler tamamlanmalı veya farklı çözüm yolları denenmelidir. Bu şekilde eşlerin ve diğer aile üyelerinin problem çözme becerileri de gelişmekte, hata ifade edilmekle kalmayıp tekrarlaması da önlenmektedir.
Gerginliklerin az olduğu, eşlerin güzel ahlaklı olup birbirini olduğu gibi kabul ettiği, davranışlarında art niyet aramadığı, hataları karşısında da hoşgörülü davrandığı, problemlerin çözme yoluna gidildiği ailelerdeki huzur ortamı sevgi bağını da güçlendirmektedir.
FARİKA TEYMUR ARTIR UZMAN PSİKOLOG
Bütün insan ilişkilerinde olduğu gibi aile içi iletişimde bilhassa eşler arasında yapılan hataların kabul edilişi eşler arası uyumu artırır. Aile ortamı ne kadar huzurlu olsa da kişiler zaman zaman iç ve dış etkenlerin etkisiyle kontrollerini kaybederler. Bu da yanlış alışkanlıkları, bastırılmış duygu ve düşünceleri ortaya çıkarıp istenmeyen davranışlara yol açarak ortamı gerer ve yuvayı huzurlu bir mekân olmaktan çıkarır. Zaman zaman bu gibi durumların olması, kişilerin kendilerini tanımasını ve hata yaptıkça geliştirmesini sağlar.
Sağlıklı bir ailede eşler birbirinden mükemmellik beklemedikçe hataları tamir etme ve gelişme imkânı vardır. Önemli olan, tamir edilemeyecek hataların yapılmamasıdır. Eşler doğru bir şekilde hatalarını kabul ettiklerinde bu, ailede güzel bir alışkanlık haline gelir. Bu da eşlerin mükemmellik beklentisi içinde olmamakla beraber olabildiğince yanlış davranışlardan kaçınması, sözü güzel seçip karşı tarafı kırmamaya, aşağılamamaya özen göstermesi ile mümkündür. İstenmeyen bir durum ortaya çıkınca da her iki tarafın kendi hatasını kabul edip üzüntüsünü ve duygularını doğru bir şekilde ifade etmesi, gerginlikleri azaltır.
GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN NOKTAYA GELİNMEMELİ
Aile içi iletişimde yanlış anlaşılmalar sıklıkla yaşanabilir. Farklı çevrelerden ve ailelerden gelen değişik deneyimlere sahip olan bireylerin olaylara farklı açılardan bakması doğaldır. Böyle olunca da yaşanan istenmeyen bir durumun ne kadar ihmal, unutma veya hatalarla ilişkili ne kadar da önlenebilir olduğunu anlamak kolay değildir. Eşlerden birinin kendi isteğine zıt ve yanlış bulduğu bir durumun, eşinin iradi davranışları veya ihmali sonucu ortaya çıktığını düşünmesi, diğerinin de bunu kabul etmemesiyle anlaşmazlık ortaya çıkar. Buna bir de kişiselleştirme, genelleme, engellenmişlik gibi duygularla karışık öfke eklendiğinde evlilik bardağı taşıran son damlalarla birlikte ciddi sarsıntılar geçirir, hatta geri dönülmez noktalara gelinir.
Eşler arasında sıklıkla iki türlü iletişimle karşılaşırız: Suçlayıcı ve savunucu iletişim, eşlerin duygularını 'ben' diliyle ifade edip duygularının sorumluluğunu yüklendiği açık samimi iletişim.
Suçlayıcı-savunucu iletişimde kişiler bir anlaşmazlık durumunda buna yol açan sebepleri anlamak yerine doğrudan karşısındaki kişiyi suçlamayı tercih eder. Bunun karşılığında eş kendisini savunmaya başlar. Sürekli suçlanmanın zamanla meydana getirdiği stres, kişinin kendisine karşı yapılan hataları daha fazla görmesine yol açar. Bu da kısırdöngülere, birbirini takip eden sorunlara yol açıp aile içindeki gerginliği artırır.
Eşler arasında kırıcı sözler söylendiğinde genelde her iki tarafın da hatası vardır. Sen haklısın denmesi beklentisi eşler arası gerginliği artırmaktadır. Eşler önce kendi hatalarını kabul etmeli, özür dilemekten kaçınmamalı, kendi kırgınlıklarını da uygun bir dille ifade etmelidir.
Herhangi bir stresli durum, anlaşmazlık veya kırgınlık sonrası eşlerden birinin veya her ikisinin öfkesi yatıştıktan ve hata yapıldığı ifade edildikten sonra problemin belirlenmesi bu gibi durumların tekrarlamaması için ilk adım olacaktır.
İkinci adım; eşlerin birlikte farklı çözüm yolları üzerinde düşünmesidir. Bu çözüm yollarının içinde, mevcut duruma en uygun olanı belirlenip uygulamaya geçilmelidir. Daha sonra bu çözüm şeklinin problemi ne derece azalttığı veya ortadan kaldırdığı zaman içinde gözden geçirilmeli, yetersiz olduğunda eksiklikler tamamlanmalı veya farklı çözüm yolları denenmelidir. Bu şekilde eşlerin ve diğer aile üyelerinin problem çözme becerileri de gelişmekte, hata ifade edilmekle kalmayıp tekrarlaması da önlenmektedir.
Gerginliklerin az olduğu, eşlerin güzel ahlaklı olup birbirini olduğu gibi kabul ettiği, davranışlarında art niyet aramadığı, hataları karşısında da hoşgörülü davrandığı, problemlerin çözme yoluna gidildiği ailelerdeki huzur ortamı sevgi bağını da güçlendirmektedir.
FARİKA TEYMUR ARTIR UZMAN PSİKOLOG