Hayrettin Karaman hoca efendinin sitesinden önemli bir yazı

iyinesil

Well-known member
Ben resmi evliliği yapmadan bir saat önce dini nikah kıydırdım; bunu belirtiyorum çünkü dini nikahta yaşadığım olayları anlatınca değerlendirme de göz önüne alınmalı diye düşünüyorum... Hoca bana sordu: daha önce konuştunuz mu mehir olarak dedi, ben de hayır konuşulmadı dedim, ne düşünüyorsun dedi, bende babamın aldığı altınlar ve düğünde gelen altınlar dedim. Nikah sırasında hoca efendinin alışkanlığı üzre nikah kağıda yazıya geçirildi. Mehir olarak ne düşünüyorsunuz diye sordu, 200 gram altın olur mu dedi... kızın babası söze girdi ve dedi ki, 60 bin dolar olsun... zaten sembolik bir rakam ve sembolik bir şeydir bu dedi... 100 bin dolar da olabilir hatta 1 dolar da olabilir dedi, ama hocam sen 100 bin dolar yaz oraya dedi... biz buz gibi olduk ki çıtımız çıkmadı. Hoca efendi şaşırdı ve kıza döndü peki kızım sen ne düşünüyorsun ne istiyorsun dedi, kız da 30 bin dolar olsun dedi... şok devam ediyor ki ben ne diyeceğimi bilemedim. Zaten düğüne kadar burnumuzdan gelmiş, cıngar çıkmasın diye zor tutuyoruz kendimizi. Bana soruldu... Ne diyeyim ki diye geçirdim içimden... evlilik temelleri mi atıyoruz yoksa şimdiden yıkmaya mı çalışıyoruz belli değil... bu parayı vermemin mümkün olmadığını ben biliyorum bunlar da biliyorlar muhakkak dedim, ama bana göre dini nikah sembolik değil ve ben düğünden sonra mehir olarak düşündüğüm altınları ona verecektim... ama 30 bin dolar ve ortada ben.. ya hayır bu nasıl iştir deyip ortalığı karıştıracaksınız ya da kabul diyeceksiniz ki ben mecburen kabul dedim.....
Şimdi ise durum şu ki, ilahiyat mezunu bir baba, tesettürlü bir kız ve karşı tarafta da yine din eğitimi almış biri -ben- Yedi buçuk ay süren bir evlilik ve mahkeme salonları. Bir tartışma sırasında kendime yapılan hakaretlere dayanamadığım bir sırada kıza, eve gelme annenlere git dedim... Bu cümleyi kızı boşamak niyeti ile söylemedim... kız da benden bir saat sonra eve geldi... oturalım konuşalım dedim ama tersledi ve küs misali uyuduk... Ertesi gün ben kalkıp işe gidiyorum, o ise annesi ve babası ile konuşuyor, neler konuştular ve neler dediler bilmiyorum babası akşam eve gelip kızını alıp götürüyor, gidiş o gidiş. Ne beni ne de bizden birini muhatap kabul etmiyorlar ve hemen mahkemeye başvuruyorlar ve boşanma davası açıyorlar.... araya giren komşular işin daha kötü olmaması için beni de ikna ediyorlar ben de boşanmaya razı oluyorum. Eşyalar bölüşülsün dediler, olur dedik ve kim ne getirdiyse aldıysa onu alsın diye anlaşıldı ve ziynetler hariç öyle oldu. Ziynetlerde de herkes kendi altınlarını alacaktı ama son anda caydılar ve bir kısmı bende bir kısmı onda kaldı. Şimdi ben vebal almış olur muyum? Ayrıldık sayılır, bu mahkeme olmazsa başka bir mahkeme ile boşanırız sanırım Benim bu mehri ödemem mümkün değil. Öbür dünyada mesul olur muyum? Bir kere evet dedin sorumlu olursun diyenlerde var, ayrılmayı kız istediği için mehrinden vazgeçmiş sayılır diyen de var... hatta ellerindeki o kağıt senet gibi sayılıyormuş, galiba benden haciz yoluyla o parayı almayı düşünüyorlarmış.

Cevap:
Arada üç noktalar koyarak özetlemeye çalıştıysam da mektup uzun; buna rağmen yazıma almamın sebebi ibret, tecrübe ve kendimizi tenkit (öz eleştiri) için bir vesile olmasıdır. Bize ne oluyor? İki taraf da din tahsili görmüşler, namazında niyazında insanlar, kız başını örtüyor filan... Öbür tarafta İslam ahlakı ve müslümanın ciddiyeti ile bağdaşmayan davranışlar. İslam bir bütündür, bir kısmı diğerinin yerine geçmez; kul hakkını Allah af etmez, kulun kula ödemesini ister.
Evlilik birliği fedâkârlık da ister; tarafların birinin dediği olmaz, ortayı bulmak, dengeyi kurmak, karşılıklı fedâkârlıkta bulunmak kaçınılmazdır.
Evliliğin ciddiyetini, boşanmanın Allah tarafından sevilmediğini bilen müslümanlar böyle yaparlarsa başkaları ne yapmaz!
Mehir sembolik değil, fonksiyoneldir; kadın için bir nevi teminattır.
Kadın evlilik birliğine son vermek isterse çeşitli yollardan biri de, mehirden vazgeçme karşılığında kocasını razı ederek ayrılmaktır; buna muhâle'a derler. Soru konusu olay da böyle halledilebilir. Bu takdirde sizin borcunuz kalmaz, kadın da serbest hale gelir
(alıntı)İslâm Hukuku Profesörü Hayrettin Karaman'ın Web Sitesi
 
Üst