durmuþ göktekin
Active member
HELAL VE HARAM MÜNASEBETLERİ
Her şeyin bir manası bir de maddesi vardır. Mana, maddenin içindedir. İnsan, ruh ve bedeniyle insandır. İkisi birlikte insanı tamamlar. Akıl toprağında yeşeren düşünce, ortaya koyduğumuz ürünlerdir. Yani düşüncelerimiz bir nevi icraatlarımızın tohumu hükmündedir. Onun için tohumun sağlam ve kaliteli olması önemlidir. Toprağa attığımız tohum bozuksa ya çıkar ya çıkmaz. Çıksa da kaliteli ürün vermez.
Bir kitap; kâğıt, mürekkep ve yazıdan oluşur. Kitabı değerli kılan kelimelere yüklediğimiz manalardır. Yük manadadır. Allah Resulü de herkes gibi bir insandı. Ama O’nun yüklendiği mana büyüktü. Ve çektiği çileler yüklendiği mana yüzündendi. Mana, her zaman maddenin önünde olmuştur. Cennet ve cehennemin de manası büyüktür. Ama her ikisi de farklı fonksiyonlar icra eder. Hak ve küfür sahipleri yaptıklarıyla anılırlar.
“Ameller niyetlere göredir” hadisi çok şeyler anlatmaktadır. Düşünceler, niyetler, Allah ve Resulü’nün gösterdiği sınırlar içinde olmalıdır. Yanlıştan doğru elde edilmez. Allah, hırsıza imkân tanır ama sonucun ne olduğunu herkes görür!
Bir başka ifadeyle; araba motorlarında 95 oktan benzine gazyağı karıştırsak araba çalışmaz. Çalışsa da randıman vermez. Mutfağınızda bulunan elektrikli bir aleti istenilen voltaj ve amperden farklı enerji ile çalıştırmaya kalkışsanız normal sonuç alamazsınız. Bütün bunlardan anlıyoruz ki yanlıştan doğruya gidilmez.
İnsanın yiyip içtiği, giyip kuşandığı, alıp kullandığı her şey Allah’ın emrettiği biçimde olmalıdır. Yani; helal yemeli, helal içmeli, helal giymeli, kullandıkları her şey helal kazançla temin edilmiş olmalıdır. Aksi halde, haram yiyip içtiğimiz gıdalar maneviyatımızı bozar ve bize insanlığımızı kaybettirir. Haram olarak kullandığımız her türlü eşya bize zarar verebilir. Faydasını ve bereketini göremeyişimiz içeriğinin bozuk olmasındandır.
Çünkü Allah, verdiklerinden temiz ve güzel olanlarını yiyip içmemizi ve şükretmemizi istiyor. Böylece helal yiyip içmek dua ve ibadetin kabulüne sebep olmaktadır.
Arabamıza koyduğumuz uygun evsaftaki benzin arabamızı normal çalıştırır ve bizi istediğimiz yere götürür. Yiyip içtiğimiz haram şeyler olursa, bizi günah çukuruna düşürür. Burada bazı virajları dönmüş olsak bile, ahirette cehennem çukuruna düşebiliriz.
Haram ve helal hükümleri Allah tarafından konulmuş, Peygamber “SAV” tarafından tebliğ edilmiştir. İlahi mesajlarla meşru kılınan lezzetler her insana keyif verir ve yeterlidir. Bu nedenle gayri meşru yollara sapmaya gerek yoktur. Gayri meşru yollarda doyumsuzluk ve daha fazlasını istemek vardır. Meşru olmayan keyif insana başlangıçta hoş görünse de daha sonra elem, keder ve tükeniş vardır. Bunlara her gün; içki-kumar-fuhuş-uyuşturucu ve haram para ile yaşayanlarda şahit oluyoruz. Dolayısıyla helal daire geniş ve keyfe kâfidir. Dünyada rahat, mutlu ve sağlıklı bir hayat yaşamak isteyen helal dairede yaşamalıdır. Dünya ahiretin tarlası olduğuna göre ahirette de ebedi hayatı selamette olacak demektir.
23. 02. 2012
Durmuş Göktekin
Her şeyin bir manası bir de maddesi vardır. Mana, maddenin içindedir. İnsan, ruh ve bedeniyle insandır. İkisi birlikte insanı tamamlar. Akıl toprağında yeşeren düşünce, ortaya koyduğumuz ürünlerdir. Yani düşüncelerimiz bir nevi icraatlarımızın tohumu hükmündedir. Onun için tohumun sağlam ve kaliteli olması önemlidir. Toprağa attığımız tohum bozuksa ya çıkar ya çıkmaz. Çıksa da kaliteli ürün vermez.
Bir kitap; kâğıt, mürekkep ve yazıdan oluşur. Kitabı değerli kılan kelimelere yüklediğimiz manalardır. Yük manadadır. Allah Resulü de herkes gibi bir insandı. Ama O’nun yüklendiği mana büyüktü. Ve çektiği çileler yüklendiği mana yüzündendi. Mana, her zaman maddenin önünde olmuştur. Cennet ve cehennemin de manası büyüktür. Ama her ikisi de farklı fonksiyonlar icra eder. Hak ve küfür sahipleri yaptıklarıyla anılırlar.
“Ameller niyetlere göredir” hadisi çok şeyler anlatmaktadır. Düşünceler, niyetler, Allah ve Resulü’nün gösterdiği sınırlar içinde olmalıdır. Yanlıştan doğru elde edilmez. Allah, hırsıza imkân tanır ama sonucun ne olduğunu herkes görür!
Bir başka ifadeyle; araba motorlarında 95 oktan benzine gazyağı karıştırsak araba çalışmaz. Çalışsa da randıman vermez. Mutfağınızda bulunan elektrikli bir aleti istenilen voltaj ve amperden farklı enerji ile çalıştırmaya kalkışsanız normal sonuç alamazsınız. Bütün bunlardan anlıyoruz ki yanlıştan doğruya gidilmez.
İnsanın yiyip içtiği, giyip kuşandığı, alıp kullandığı her şey Allah’ın emrettiği biçimde olmalıdır. Yani; helal yemeli, helal içmeli, helal giymeli, kullandıkları her şey helal kazançla temin edilmiş olmalıdır. Aksi halde, haram yiyip içtiğimiz gıdalar maneviyatımızı bozar ve bize insanlığımızı kaybettirir. Haram olarak kullandığımız her türlü eşya bize zarar verebilir. Faydasını ve bereketini göremeyişimiz içeriğinin bozuk olmasındandır.
Çünkü Allah, verdiklerinden temiz ve güzel olanlarını yiyip içmemizi ve şükretmemizi istiyor. Böylece helal yiyip içmek dua ve ibadetin kabulüne sebep olmaktadır.
Arabamıza koyduğumuz uygun evsaftaki benzin arabamızı normal çalıştırır ve bizi istediğimiz yere götürür. Yiyip içtiğimiz haram şeyler olursa, bizi günah çukuruna düşürür. Burada bazı virajları dönmüş olsak bile, ahirette cehennem çukuruna düşebiliriz.
Haram ve helal hükümleri Allah tarafından konulmuş, Peygamber “SAV” tarafından tebliğ edilmiştir. İlahi mesajlarla meşru kılınan lezzetler her insana keyif verir ve yeterlidir. Bu nedenle gayri meşru yollara sapmaya gerek yoktur. Gayri meşru yollarda doyumsuzluk ve daha fazlasını istemek vardır. Meşru olmayan keyif insana başlangıçta hoş görünse de daha sonra elem, keder ve tükeniş vardır. Bunlara her gün; içki-kumar-fuhuş-uyuşturucu ve haram para ile yaşayanlarda şahit oluyoruz. Dolayısıyla helal daire geniş ve keyfe kâfidir. Dünyada rahat, mutlu ve sağlıklı bir hayat yaşamak isteyen helal dairede yaşamalıdır. Dünya ahiretin tarlası olduğuna göre ahirette de ebedi hayatı selamette olacak demektir.
23. 02. 2012
Durmuş Göktekin