Her bir derstte dahada kötü oluyorum;

teblið

Vefasýz
Zaman zaman tefsir ve meal çalışmalarının yanı sıra ,cemaat sıkılmasın diye ,konuyu hep sahabe hayatıyla bağlar hocalarımız..;kıssadan hisse meslesi yani

Önce giriş kısmı hikaye vari gelir insana;Sonra anlatılmak istenen mevzunun şiddeti artar..Tabiri caizse ey müminler (aklınızı başınıza devşirin,bakın ashab nasıl bir iman ve hal üzeyediler) der gibi ;

Anlayana davul zurna az misali ,....

ve bu hafta ki sahabe hayatı beni çok derinden etkiledi..Ve vicadnımı ,müslümanlığımı sorgulattırdı vicdan mahkemelerinde ;Sonuçmu ;RUHUM HÜKÜM GİYDİ,PİŞMANLIK ATEŞİNDE;

Her adanan ömrü dinledikçe ateşe atılan naylon parçası gibi eridiğimi hissettim;utandım hayıflandım ve ellerimi açmaya yeltendim yaradana ;ama nafile takat kalmamıştı..Onlar gibi olmak isteyen bedenim günahlarımın ağırlığından;vE ONLRIN SEVGİLERİne karşılık vahiy geliyordu MEVLADAN..

DİNLEDİĞİM DERSTTEN SİZE AKTARABİLECEĞİM KISIM ŞÖYLE ;
Hazreti Peygamber bir gün, kölesi Sevban'ın büyük bir üzüntü içinde olduğunu, zayıfladığını, benzinin sarardığını görüyor. Ona üzüntüsünün ve zayıflamasının sebebini soruyor. Sevban cevap veriyor:

- "Ey Allah'ın Rasûlü! Bir kaç gün seni görmemeye dayanamadım. Beni öylesine korku sardı ki anlatamam. Ahirette seni görmeme ihtimali aklıma geldi. Çünkü şayet ben bir ihtimal cennete girersem sen nebîler derecesinde ve makamında olacaksın, bense o derecede olamayacağım için seni göremeyeceğim!."
Sevban'ın büyük aşkından doğan bu sorunun cevabını vahiy veriyor:

"Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse, işte onlar Allah'ın kendilerine nimet verdiği Peygamberlerle, siddıyklarla, şehitlerle ve salihlerle beraberdirler. Onlar ne güzel dostlardır." (Nisa Suresi, 69)
ONLAR NE GÜZEL!
ONLAR ne güzel dostlardır! Onlar ne güzel âşıklardır! Onlar, sevdikleri insandan ayrılığı, bir lahzacık ayrılığı, cennetteki ayrılığı, yüreklerinde bir sızı halinde ne güzel yaşayanlardır! Onlar, bu ayrılıktan doğacak ruhi kesafetteki düşüşten ne güzel acı duyanlardır! Onlar ne güzel insanlardır?

Ey güzel dost, en Hanzale! Senin ölçülerinde bizim durumumuz nedir? Bizler ki Allah Rasûlünden yüzlerce yıllık bir gurbet halindeyiz. Bizim durumumuz nedir Allah aşkına? Biz, sizlerin Rasûlullah yanında ulaştığınız yücelişi nasıl tadacağız? Sizin ulaştığınız iman kesafetini nasıl bulacağız?

Ey Sevban sen söyle! O acı nasıl bir şey? Peygamber'e hasret nasıl bir duygu? O duyguya nasıl ulaşılır? Senin köleliğindeki bu aşkla bizim hürriyetimiz de yaşadığımız bütün duygular tartılsa inan senin aşkın ağır gelir. Söyle bu aşkın sırrını bize!

BİZLER,
gurbete mecbur olanlar... Kendimizi büyük bir sorgulamadan geçirmeliyiz. Hazreti Hanzale'nin canhıraş feryadını anlamalı Peygamber'in yokluğunda O'na ümmet olabilmenin yollarını bulmalıyız. İçimizdeki imanın kesafetini sürekli yoklamalıyız. "Nifak"tan korkarcasına aşkımızdaki eksilmeden korkmalıyız. Ona aşkın, onun sünnetine sımsıkı sarılmakla büyüyeceğine inanmalıyız. O sanki karşımızdaymışcasına, her davranışımızda ondan izin istiyormuşcasına, onu içimizde ikinci bir ben gibi hissedercesine, onu bir vicdan ölçüsü, onu bir kafa yapısı, onu bir iman mihveri yaparcasına, onunla birlikte olmalıyız. "O ki o yüzden varız."
DİNLEDİM İBRETLE DERSİ AMMA VE LAKİN

BEN SINIFTA KALDIM BU SENEDE
 
Üst