Konuya cevap cer

İşarat-ül İ'caz / İhya-yı Ervah'dan


Üçüncü Mesele ﺛُﻢَّ ﻳُﻤِﻴﺘُﻜُﻢْ Sonra öleceksiniz) ukdesini açar.


Evet mevtin de hayat gibi mahluk olduğuna, mevtin i'dam ve adem-i mahz olmadığına delalet eder. Mevt, ancak ruhun cesed kafesinden çıkmasıyla tebdil-i mekân etmesinden ibarettir. 


Ukde: Düğüm, bağ.

Mevt: Ölüm.

Adem-i mahz: Tamamen yok olma.

Delalet: Delil olma, yol gösterme.

Tebdil-i mekân: Mekan değiştirme, yer değiştirme.


Ve keza nev'-i beşerde mevcud emarat ve işarat-ı kesîreden kat'iyyetle anlaşılır ki, insan öldükten sonra birşeyi bâki kalır; o şeyi de, ancak ruhtur. Demek ruhun bekası, hâsse-i zâtiyedir. Bu hâsse-i zâtiyenin bir ferdde mevcud olması, nev'in tamamında mevcud olmasını istilzam etmekle; mûcibe-i cüz'iyenin mûcibe-i külliye hükmünde olduğuna bir misal teşkil ediyor. Binaenaleyh mevt, hayat gibi bir mu'cize-i kudrettir. Yoksa hayat şartları bulunmadığından ademin dairesine girmiş değildir.

Keza: Böylece, bunun gibi, bu dahi öyle.

Nev'-i beşer: İnsan türü, insanlar.

Emarat: Emareler, belirtiler, ipuçları.

İşarat-ı kesîre: Çok işaretler.

Kat'iyyet: Kesinlik.

Beka: Sonsuzluk, devamlılık.

Mevcud: Var olan, varlık.

İstilzam: Gerektirme, gerekli olma.

Mûcibe-i cüz'iye: Hüküm fertlerin bir kısmı üzerine olan olumlu kaziyelerdir.

Mûcibe-i külliye: Müsbet ve umumi olan kaziye.

Kaziye: Bir kararı ifade eden söz. *Fikir, ifade.

Binaenaleyh: Bundan dolayı.

Mu'cize-i kudret: Güç mucizesi.

Adem: Yokluk, hiçlik.




S- Ölüm nasıl nimet olur ve ne suretle nimetlerin sırasına dâhil edilmiştir? 


C- Evvelâ: Ölüm, saadet-i ebediyeye mukaddemedir; bu itibarla nimet sayılabilir. Çünki nimetin mukaddemesi de nimettir. Nitekim vâcibin mukaddemesi, vâcib; haramın mukaddemesi, haramdır.


Sâniyen: Ölüm, muzır hayvanlarla dolu bir hapisten geniş bir sahraya çıkmak gibidir. Binaenaleyh ruh, cesed kafesinden çıkarsa necat bulur.


Sâlisen: Ölüm olmasaydı, küre-i Arz nev'-i beşeri istiab edemezdi ve nev'-i beşer müdhiş perişaniyetlere maruz kalırdı.


Râbian: İhtiyarlık yüzünden öyle bir dereceye gelenler var ki, tekâlif-i hayatiyeye kàdir olamaz, daima ölümünü isterler.


İşte bunun için, ölüm nimettir.


Said Nursi




Saadet-i ebediye: Bitmez ve tükenmez sonsuz mutluluk.

Mukaddeme: Başlangıç, giriş, önsöz.

Sâniyen: İkinci olarak.

Binaenaleyh: Bundan dolayı.

Necat: Kurtuluş.

Sâlisen: Üçüncü olarak.

Küre-i Arz: Yer küre, dünya.

Nev'-i beşer: İnsan türü, insanlar.

İstiab: İçine almak, kaplamak.

Perişaniyet: Perişanlık.

Maruz: Uğrayan, uğrar durumda, uğramış, hedef.

Râbian: Dördüncü olarak.

Tekâlif-i hayatiye: Hayata ait yükümlülükler.



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst