Allah (C.C.) buyuruyor ki:
"Nefsinin arzularini ilân edinen kimseyi görmüyor musun? Allah onu bile bile saptirdi, kulagini ve kalbini mühürledi ve gözlerine perde indirdi. Allâh'dan baska artik kim hidâyet verebilir? Hâlâ düsünmeyecek misiniz?"
( Casiye Sûre-i Celilesi; 23.)
Ibni Abbas buyurdu ki. «Burada Allah (C.C)'in hidâyetine ve gercek delile dayanmaksizin din edinen kâfir kasdedilmektedir. O nefsine uyar, Allah (C.C)'in Kitabi'na aldiris etmeksizin nefsinin çagrilarina boyun eger, iste bu yüzden nefsinin nevasina tapmis olur.»
Allah (C.C.) buyuruyor ki:
« Onlarin hevalarina uyma.»
Allâh (C.C.) buyuruyor ki:
"Ya Dâvud! Seni yeryüzünde halife kildik, buna göre adalete uygun hükmet ve nefsin nevasina uyma ki, seni dogru yoldan sapittirir. Allâh yolundan ayrilanlara hesaplasma gününü unuttuklarindan dolayi, agir azab vardir."
( Sad - 26)
Bu yüzdendir ki. Peygamber'imiz nefse uymaktan Allah (C.C)'a siginarak söyle buyuruyor:
« Allah (C.C)'im! Ben boyun egilen hevadan ve arzularina uyulan pintilikten sana siginirim.»
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Su üç sey mahvedicidir:
Boyun egilen heva,
arzularina uyulan pintilik
ve insanin kendini begenmesi»
Çünki nefsî arzularin sebeb oldugu her günah insani cehenneme sürükler. Allah (C.C) cümlemizi oradan korusun! «Âmin yâ Muîn!»
Ariflerden biri buyurdu ki; «Karsina çikan her hangi bir mevzuda dogrunun hangi tarafta oldugunu kestiremezsen, hangi tarafin nefsinin arzusuna daha yakin geldigine bak ve ziddini yap.»
Bu mânâda Imam-i Safiî su siiri söylemistir.
«isin iki tercih arasinda dönüp durur.
Ve egri ile dogrunun neresi oldugunu kestiremezsen;
Nefsinin arzusuna karsi çik, çünki nefsin arzusu
insanlari kötü olana dogru sürükler.»
Ibni Abbas buyurur ki; «Iki görüsten hangisinin dogru oldugu hakkinda tereddüde düsersen, sana sevimli geleni birak ve nefsine agir geleni tercih et.»
Bu hükmün sebebi sudur: Basit olanin ulasilmasi kolay, yeri yakin zahmeti az, verimi kisa vadeli oldugu için, insan ona meyleder ve nefis onu siddetle arzular. Buna karsilik zor isin gerçeklesmesi çetin, ulasilmasi uzak ve verimi zaman alici oldugu için nefis ona karsi isteksiz davranir ve yorgunluguna katlanmaktan hoslanmaz.
Hz. Ömer buyurur ki; «Su nefisleri gemleyiniz, çünki o sizi kötü amaçlara götüren bir kilavuzdur. Süphesiz ki, bu hak agir ve aci, bâtil ise hafif ve hostur. Kötülüge yanasmamak, onu isleyip tevbe ile gidermekten daha kolaydir. Nice bakis sehvet tohumu eker ve nice ani lezzet uzun süreli kedere yol açar.»
Lokman-i Hekim der ki, «Yavrum, en basta sana nefsinden sakinmayi ögütlerim. Çünki her nefsin arzusu ve havasi vardir. Bunlarin dediklerine uyacak olursan azmaya devam ederek daha da çogunu isterler. Çakmak tasinda ates nasil sakli durursa arzular da nefiste öylece saklidir, eger onu çakarsan ates parlar, kendi haline birakirsan gizli kalir.»
"Nefsinin arzularini ilân edinen kimseyi görmüyor musun? Allah onu bile bile saptirdi, kulagini ve kalbini mühürledi ve gözlerine perde indirdi. Allâh'dan baska artik kim hidâyet verebilir? Hâlâ düsünmeyecek misiniz?"
( Casiye Sûre-i Celilesi; 23.)
Ibni Abbas buyurdu ki. «Burada Allah (C.C)'in hidâyetine ve gercek delile dayanmaksizin din edinen kâfir kasdedilmektedir. O nefsine uyar, Allah (C.C)'in Kitabi'na aldiris etmeksizin nefsinin çagrilarina boyun eger, iste bu yüzden nefsinin nevasina tapmis olur.»
Allah (C.C.) buyuruyor ki:
« Onlarin hevalarina uyma.»
Allâh (C.C.) buyuruyor ki:
"Ya Dâvud! Seni yeryüzünde halife kildik, buna göre adalete uygun hükmet ve nefsin nevasina uyma ki, seni dogru yoldan sapittirir. Allâh yolundan ayrilanlara hesaplasma gününü unuttuklarindan dolayi, agir azab vardir."
( Sad - 26)
Bu yüzdendir ki. Peygamber'imiz nefse uymaktan Allah (C.C)'a siginarak söyle buyuruyor:
« Allah (C.C)'im! Ben boyun egilen hevadan ve arzularina uyulan pintilikten sana siginirim.»
Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«Su üç sey mahvedicidir:
Boyun egilen heva,
arzularina uyulan pintilik
ve insanin kendini begenmesi»
Çünki nefsî arzularin sebeb oldugu her günah insani cehenneme sürükler. Allah (C.C) cümlemizi oradan korusun! «Âmin yâ Muîn!»
Ariflerden biri buyurdu ki; «Karsina çikan her hangi bir mevzuda dogrunun hangi tarafta oldugunu kestiremezsen, hangi tarafin nefsinin arzusuna daha yakin geldigine bak ve ziddini yap.»
Bu mânâda Imam-i Safiî su siiri söylemistir.
«isin iki tercih arasinda dönüp durur.
Ve egri ile dogrunun neresi oldugunu kestiremezsen;
Nefsinin arzusuna karsi çik, çünki nefsin arzusu
insanlari kötü olana dogru sürükler.»
Ibni Abbas buyurur ki; «Iki görüsten hangisinin dogru oldugu hakkinda tereddüde düsersen, sana sevimli geleni birak ve nefsine agir geleni tercih et.»
Bu hükmün sebebi sudur: Basit olanin ulasilmasi kolay, yeri yakin zahmeti az, verimi kisa vadeli oldugu için, insan ona meyleder ve nefis onu siddetle arzular. Buna karsilik zor isin gerçeklesmesi çetin, ulasilmasi uzak ve verimi zaman alici oldugu için nefis ona karsi isteksiz davranir ve yorgunluguna katlanmaktan hoslanmaz.
Hz. Ömer buyurur ki; «Su nefisleri gemleyiniz, çünki o sizi kötü amaçlara götüren bir kilavuzdur. Süphesiz ki, bu hak agir ve aci, bâtil ise hafif ve hostur. Kötülüge yanasmamak, onu isleyip tevbe ile gidermekten daha kolaydir. Nice bakis sehvet tohumu eker ve nice ani lezzet uzun süreli kedere yol açar.»
Lokman-i Hekim der ki, «Yavrum, en basta sana nefsinden sakinmayi ögütlerim. Çünki her nefsin arzusu ve havasi vardir. Bunlarin dediklerine uyacak olursan azmaya devam ederek daha da çogunu isterler. Çakmak tasinda ates nasil sakli durursa arzular da nefiste öylece saklidir, eger onu çakarsan ates parlar, kendi haline birakirsan gizli kalir.»