Konuya cevap cer

Peygamberimizin Hastalanması 

 

Bu emri verişinden bir gün sonra anîden hastalandı; fakat, cihad için yola çıkacak ordunun hazırlığından vazgeçmedi. Bir gün sonra, yâni Perşembe günü, hasta olduğu hâlde bizzat kendi eliyle sancağı Hz. Üsame'ye verdi.


"Ey Üsame!.. Allah yolunda, Allah'ın ismiyle muharebeye çık, Allah'ı inkâr edenlerle çarpış!" buyurdu. Sonra, Müslümanlara hitaben, "Ahde vefasızlık etmeyiniz! Küçük çocukları ve kadınları öldürmeyiniz! Düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyiniz; zîra, ne olacağını bilemezsiniz. Belki, onlar yüzünden belâ ve musibete uğrayabilirsiniz! Fakat, 'Allah'ım!.. İmdadımıza yetiş, düşmanımızın hakkından gel, bizi onların zararından koru!' diye dua ediniz!" diye konuştu ve ilâve etti: "Şunu da unutmayınız ki, Cennet, kılıçların parıltısı altındadır!"1168


Hz. Üsame, sancağı Büreyde b. Huseyb'e teslim ettikten sonra, aldığı emir gereği karargâhını Cüruf te kurdu. Hazırlığını bitiren Müslüman oraya koşuyordu.


Bazı Sözler


Hz. Üsame, ordusunu hazırlamakla meşguldü. Müslümanlar da harbe katılmak üzere hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyorlardı. İslâm Ordusunda Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Sa'd b. Ebî Vakkas, Ubeyde b. Cerrah gibi Ashab-ı Kiram'in ileri gelenlerinden birçok kimse vardı. Bunların üzerine, henüz 20 yaşına basmamış Hz. Üsame kumandan tâyin edilmişti.


Bu durum, hoşa gitmeyen bazı sözlerin söylenmesine sebep oldu: "Henüz 20'sine ayak basmamış bir delikanlı kumandan tâyin ediliyor, ashabın ileri gelenlerinden birçok kimse emri altına veriliyor! Bu nasıl olur?"


Ayyaş b. Ebî Rebia ise, "İlk Muhacirlerin başına bu genç nasıl kumandan tâyin ediliyor?"1169 diyordu.


Sanki bir anda Hz. Üsame'nin Resûl-i Kibriya Efendimiz tarafından tâyin edildiği unutuluvermiş gibi bir sürü söz ve dedikodu...


Duruma Hz. Ömer (r.a.) muttali oldu. Bu tarz sözleri sarf-edenlere gereken cevabı verdikten sonra, meseleyi gidip Hz. Resûlullah'a(s.a.v.) intikal ettirdi.


Peygamberimiz, yakalandığı hastalığın şiddetinden yatağında yatmaktaydı. Haberi alır almaz, kızgınlığının ifadesi yüzünden belli oldu. Sargılı başıyla yatağından kalktı. Ashabın yardımıyla mescide giderek minbere çıktı. Allah'a hamd ve senada bulunduktan sonra, "Ey insanlar!.. Üsame'yi kumandan tâyin ettiğim için bazılarınızın ileri geri konuştuğunu duydum!" dedi; sonra, konuşmasına şöyle devam etti:


"Benim, Üsame'yi kumandan tâyin etmeme itiraz ediyor gibisiniz! Daha önce Üsame'nin babasını kumandan tâyin ettiğim zaman da aynı şeyi yapmıştınız! Vallahi, nasıl babası kumandanlığa lâyık olduğunu göstermişse, Üsame de babasından sonra kumandanlığa lâyık bir kimsedir! Babası nasıl en sevdiğim biri idiyse, Üsame de en sevdiğim kimseler arasından biridir! O da, babası da her türlü hayrı işleyebilecek yaratılışa sahip kimselerdir. Onlardan hayırlı işler bekleyiniz. Muhakkak ki Üsame, sizin hayırlı olanlarınızdandır ve bu işe ehliyetli birisidir!""70


Bu hitabesinden sonra minberden inip Hâne-i Saadetine girdi. İslâm Ordusuna katılacak Müslümanlar, birer ikişer gelip kendisiyle vedalaştılar. Efendimiz onlara, "Üsame'yi gönderme işini geri bırakmayınız.""71 diyordu.


Hattâ, bir ara, dadısı ve Hz. Üsame'nin annesi Hz. Ümmü Eymen, Hâne-i Saadet'e gelip, "Yâ Resûlallah!.. Üsame'yi bir süre karargâhında bıraksan olmaz mı?" deyince, Efendimiz aynı sözlerini tekrarladı: "Üsame'yi gönderme işini ihmâl etmeyiniz. Onu gönderiniz!"


Bu kesin emir üzerine Müslümanlar karargâha gittiler.

 


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst