Konuya cevap cer

Münafıkların Ortaya Çıkışı 

 

Peygamber Efendimiz, Medine'ye teşrif ettiklerinde, orada başlıca Müslüman Araplar, müşrik Araplar, ehli kitap olan Yahudiler ve çok az sayıda da Hıristiyan vardı.


Resûli Ekrem Efendimizin yerleşmesinden sonra, İslâmiyet Medine'de daha yaygın bir hâle geldi. Medineliler grup hâlinde Müslüman oldular. Bu arada Peygamber Efendimiz, Müslümanları siyasî ve idarî bir teşkilâta kavuşturdu.


İşte bu sırada, yeni bir zümre daha ortaya çıktı: Kalben inanmadıkları hâlde Müslüman gözüken bir grup münafık!


Peygamberimizin Medine'ye teşriflerinden az önce, aralarında senelerce süren dahilî çarpışma ve kavgalardan bitkin düşen Medine'nin yerli kabileleri Evs ve Hazreç, aralarında anlaşarak Abdullah b. Übey b. Selül'ü kendilerine hükümdar yapmaya karar vermişlerdi. Hattâ, başına giydirecekleri hükümdarlık tacını bile sipariş etmişlerdi.44


Fakat, Abdullah b. Übey'in hükümdar olma hayâlleri, Resûli Ekrem Efendimizin Medine'ye teşrifleriyle suya düşmüştü. Zîra, Evs ve Hazreçlilerin hemen hemen hepsi Müslüman olmuşlardı ve îmanlarının icabı olarak Peygamber Efendimizin etrafında toplanmışlardı.


Bu durum, reislik hayâlleri suya düşen Abdullah b. Übey b. SelüPün fazlasıyla ağrına gitti. Çevresinde fazla kimsenin de kalmadığını görünce, istemeye istemeye Müslüman olmuş gözüktü.45


Zahiren Müslüman olduğunu, bunda etrafının psikolojik baskısı bulunduğunu, bizzat kendisi de ifade etmiştir. Müreysi Gazası esnasında Muhaeir'le Ensâr'ı birbirine düşürmek için olanca gayreti sarfetmiş ve, "Bir Medine'ye dönersek, izzetli ve kuvvetli olan, zelil ve zaîf olanı oradan muhakkak sürüp çıkaracaktır." diyecek kadar da ileri gitmişti. Bunun üzerine münafıklar hakkında Münâfıkûn Sûresi nazil olmuştu.


Sûrenin nazil olması üzerine Abdullah b. Übey'e, "Ey Ebû Hubab!..* Senin hakkında pek şiddetli âyetler nazil oldu. Resûlullah'a (s.a.v.) git de, senin için Allah'tan af dilesin!" denilince şu cevabı vermişti:


"Benim îman etmemi emrettiniz, îman ettim. Malımın zekâtını vermemi emrettiniz, verdim. Muhammed'e secde etmemden başka hiçbir şey kalmadı!"46


Abdullah b. Übey'in reislik tasavvurunun suya düşmesinden ne kadar müteessir olduğunu ve bunu bir türlü hazmedemediğini şu hâdise de açıkça gösterir:


Bir gün Peygamber Efendimiz, evinde hasta yatan Sa'd b. Ubade Hazretlerini ziyarete gidiyordu. Yolda, Abdullah b. Übey'in, evinin gölgesinde, Müslüman, müşrik Araplardan ve Yahudilerden birtakım kimselerle oturmakta olduğunu görünce, selâm verip yanlarına oturdu. Onlara Kur'ân'dan bir parça okudu; iyi hareketlerden dolayı Cennet'e kavuşulacağını müjdeledi, kötü hareketlerden dolayı da Cehennem'e girileceğini anlatarak korkuttu.Peygamber Efendimiz sözlerini bitirince, Abdullah b. Übey, "Ey konuşan kişi!.. Eğer söylediklerinde doğru isen, onlardan daha güzel bir şey olmaz. Fakat, sen evinde otur! Onları, sana gelenlere anlat. Sana gelmeyenlerin, söylediklerinden hoşlanmayanların toplantılarına gelip de onları rahatsız etme!" dedi.


Peygamber Efendimiz bundan müteessir oldu. Kalkıp oradan ayrıldı. Yoluna devam ederek Sa'd b. Ubade Hazretlerinin evine gitti. Üzüntüsünün sebebini anlatınca, Sa'd b. Ubade Hazretleri, "Yâ Resûlallah!.. Sen İbni Übey'in kusurunu affet. Hem onu mazur gör. Sana Kur'ân'ı indiren Allah'a yemin ederim ki, Allah'ın iradesi sana peygamberlik vermek suretiyle tecellî etti. Hâlbuki, şu beldenin halkı, İbni Übey'in başına taç giydirmeye, hükümdarlık sarığı sarmaya ve onu kendilerine hükümdar yapmaya hazırlanmıştı. Yüce Allah, size ihsan buyurduğu peygamberlikle onların bu tasavvurunu gerçekleşemez hâle getirince, İbni Übey bundan son derece müteessir olmuş, o gördüğün çirkin hareketi bunun için yapmıştır.47


Münafıkların reisliğini Abdullah b. Übey b. Selül yapıyordu. Etrafında birçok avanesi vardı. Bunun yanında, akrabalık ve müttefiklik gibi sebeplerden dolayı körükörüne bunlara uyan, sıradan birçok kimse de vardı. Sayıları hakkında elbette kesin bir rakam söylemek mümkün değildir. Ancak Uhud Harbi sırasında Abdullah b. Übey'e uyarak ayrılanların sayısı, 300 kadardı. Yâni, bin kişilik İslâm Ordusunun üçte biri kadar... Bu, elbette küçümsenecek bir rakam değildi ve Medine siyasî hayatında ağırlıkları bulunduğunu açıkça ortaya koymaktadır.



 


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst