PEYGAMBERİMİZİN, ŞEHİDLER ARASINDA DOLAŞMASI
Uhud Dağı, Uhud şehiclleri ve Hz. Hamza'nın kabri
Düşman kuvvetler, harb meydanını terk edip Mekke'ye doğru hareket edince, Peygamber Efendimiz mücâhidlerle birlikte çıktığı kayalıktan indi. Cesetleriyle yerde yatan, fakat ruhlarıyla yüksek âlemlerde pervaz eden şehidler arasında dolaştı. Gönlü hüzünle doluydu. Kadere teslimiyetin verdiği inşirah olmasaydı manzara seyredilecek gibi değildi. En güzide sahabîlerini kaybetmişti. Kureyş müşrikleri şehidler hakkında vahşîce muamelelerde bulunmuşlardı. Çoğunu parça parça ederek tanınmaz hâle getirmişlerdi. Onların arasında durdu. İçler parçalayıcı manzarayı bir müddet hüzünle seyrettikten sonra, "Ben, Kıyamet Gününde, şu şehidlerin Allah yolunda canlarını feda ettiklerine şâhidlik edeceğim." buyurdu. Daha sonra ashabına dönerek, "Bunları, kanlarıyla sarıp gömünüz! Allah yolunda çarpışarak yara alanlar, Kıyamet Gününde Mahşer'e yaralan kanayarak geleceklerdir. Kanlarının rengi kan rengi, ama kokuları mis kokusu gibi olacaktır." diye ferman etti.174
Peygamberimiz, Hz. Hamza 'nıtı Cesedi Başında
şehidler arasında Efendimizin amcası kahraman sahabî Hz. Hamza da vardı. Kamı yarılmış, ciğeri çıkarılmış, burnu ve kulakları kesilmiş, cesedi parça parça edilmişti. Zor tanınıyordu. Onun mübarek cismini gören Resûli Kibriya Efendimiz, öylesine üzüldü, öylesine elem duydu ki, bir anda gözlerinden yaşlar boşandı. O âna kadar öylesine mahzun olduğu görülmemişti. "Seyyidü'şşüheda [şehidlerin Efendisi]" olan bu cesaret âbidesi şahabının cesedi başında durdu. Gözyaşları arasında ona şöyle seslendi:
"Ey Hamza!.. Hiçbir zaman, hiçbir kimse senin gibi böyle bir musibete uğramamış ve uğramayacaktır! Benim için bundan daha büyük bir musibet olamaz!
"Ey Resûlullah'ın amcası Hamza!.. Ey Allah'ın ve Resulünün arslanı Hamza!.. Ey hayırlar işleyen Hamza!.. Ey Resûlullah'a koruyucu olan Hamza!.. Allah, sana rahmet etsin! Eğer senden sonra yas tutmak gerekseydi, sevinmeyi bırakıp sana yas tutardım!"175
O esnada, Medine tarafından, tozu dumana kata kata birinin gelmekte olduğu görüldü. Yaklaşan, bir kadın idi. Hz. Hamza'nın anne baba bir kardeşi olan Hz. Safiyye idi bu... Kardeşinin durumunu öğrenmek istiyordu. Önüne gelene Hz. Hamza'nın nerede olduğunu, kendisine nelerin yapıldığını soruyordu.
Hz. Resûlullah, yaklaşmakta olduğunu görünce, oğlu Hz. Zübeyr b. Avvam'a, "Annene söyle: Geri dönsün, kardeşinin cesedini görmesin." diye emretti.
Hz. Zübeyr, annesini karşıladı. "Anneciğim!.. Resûlullah, 'Geri dönsün.' diye emretti!" dedi.
Hz. Safıyye, "Eğer ona yapılanı görmemek için döneceksem, ben zâten kardeşimin cesedinin kesilip biçildiğini öğrenmişim. O, bu musibete Allah yolunda uğramıştır. Biz, Allah yolunda bundan daha beterine de razıyız. Sevabını Allah'tan bekleyeceğiz. İnşallah sabredip katlanacağız."176 diye kahramanca cevap verdi.
Hz. Zübeyr, gelip durumu haber verince, Efendimiz, Hz. Safıyye'nin, kardeşi Hz. Hamza'yı görmesine müsaade buyurdu.
Hz. Safıyye, Şehidlerin Efendisi olan kardeşinin yanına vardı, başucunda oturdu, sessizce ağlamaya başladı. Yanında duran Resûli Ekrem Efendimiz de bu manzara karşısında gözyaşlarını tutamadı. Bu hazin ve ibretli manzaraya Hz. Fâtıma da gelip gözyaşlarıyla katılınca, ortalığı bir başka duygulu, içli ve acıklı hava kapladı. Allah'ın kaderine gönülden tereddütsüz teslim olmuş Hz. Safıyye, musibete karşı sabrın ifadesi olan "İnnâ lillah ve innâ ileyhi raciûn." âyeti kerimesini okudu, azîz kardeşine de Allah'tan rahmet ve mağrifet dileğinde bulundu.177
O esnada Hz. Cebrail geldi; Peygamber Efendimize, Hz. Hamza'nın göklerde, "Allah'ın ve Resûlullah'ın Arslanı" diye yazılmış olduğunu haber verdi. Resûli Ekrem, bu müjdeyi Hz. Safıyye'ye iletti.178
Abdullah b. Cahş 'in Başına Gelenler
Muharebenin şiddetli gününde Abdullah b. Cahş ile Sa'd b. Ebî Vakkas Hazretleri, bir kenara çekilip Cenâbı Hakk'a dua etmişlerdi. Sa'd, "Yâ RabbiL Bir büyük düşmana rastgelip cenk ederek ona galib ve muzaffer olayım!" diye dua etmişti. Abdullah b. Cahş (r.a.) ise, onun duasına "Âmin." dedikten sonra, "Ben de bir büyük düşmanla karşılaşayım, onunla çarpışayım ve sonunda şehid olayım. Burnum ve kulaklarım kesilsin. Yarın Mahşer Gününde Cenâbı Hakk bana, 'Burnun ve kulakların nerede kesildi?' diye sorunca, 'Yâ Rabbi!.. Senin ve Resulünün yolunda kesildi.' diye cevap vereyim." şeklinde dua etmişti.
Şehidler arasında Abdullah b. Cahş da vardı ve aynen, dua ettiği gibi burnu ve kulakları kesilmişti. Bunu gören Sa'd b. Ebî Vakkas hayretini gizleyemedi.