Hz. Safiyye 'nin Tercihi
Resûl-i Ekrem Efendimiz, Hz. Safiyye'ye İslâm'ı anlattı ve, "Eğer Müslüman olursan, ben seni kendime zevce edineceğim; şayet Yahudiliği tercih edecek olursan seni âzad ederim, sen de gider, kavmine kavuşursun!"635 buyurdu.
Resûl-i Kibriya Efendimizle bir kerecik olsun görüşüp kendisinden birkaç kutsî kelâm duyan Hz. Safıyye, tercihini doğru yaparak, aynı zamanda kalbinin safiyetini ve derin anlayışını açıkça ortaya koydu: "Yâ Resûlallah!.. Siz beni İslâmiyete davet etmeden önce, konak yerine geldiğimde, Müslümanlığı ar-zulamış ve seni tasdik etmiş bulunuyordum! Yahudilikle benim hiçbir ilgim kalmamış ve ona artık ihtiyacım da yoktur. Hayber'de de artık ne babam ne de kardeşim vardır! Sen, beni küfürle İslâmiyetten birini seçmekte serbest bırakıyorsun! Allah ve Allah'ın Resulü, bana âzad edilmemden ve kavmimin yanına dönmemden daha sevgilidir! Ben onları tercih ediyorum!"636
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, Hz. Safiyye'yi hürriyetine kavuşturdu ve onu Ezvac-ı Tâhirat arasına katarak şereflendirdi.637
Resûl-i Ekrem Efendimiz, Hz. Safıyye ile Hayber'de gerdeğe girmedi. Sibar mevkiine geldiği zaman ise, Hz. Safıyye bu işe muvafakat etmedi. Ancak, Hayber'den 12 mil kadar uzaklaştıktan sonra Sahba'da muvafakat etti. Peygamber Efendimiz, "Sibar'da konmak istediğim zaman razı olmamanın sebebi neydi?" diye sorunca, Hz. Safıyye, "Yâ Resûlallah!.." dedi, "Yahudilerin yakınında sana bir zararın gelebileceğinden korkmuştum. Onlardan uzaklaşınca emniyete kavuştum!"638
Resûl-i Ekrem Efendimiz, onun bu bağlılığından memnun oldu.
Resûl-i Ekrem Efendimiz, Sahba mevkiinde Hz. Safıyye ile kendisine âit çadırda gerdeğe girdi.
Hz. Safıyye 'nin Rüyasını Anlatması
Peygamber Efendimiz, Hz. Safıyye'nin yüzünde bir darbe çürüğü gördü. Sebebini sordu. Hz. Safıyye izah etti:
"Kinane, b. Rebi ile evlendiğim ilk gece bir rüya görmüştüm. Rüyamda Medine tarafından bir ayın gelip kucağıma düştüğüne şâhid oluyordum. Bunu Kinane'ye anlatınca kızdı ve, 'Sen ancak Hicaz Hükümdarı Muhammed'e varmak istiyorsun!' diyerek yüzüme bir tokat vurdu. Onun izi kaldı."639
Hz. Ebû Eyyûb 'un Fedakârlığı
Hz. Ebû Eyyûb el-Ensârî, kılıcını kuşanıp o gece sabaha kadar çadırının etrafında dolaşarak Peygamber Efendimizi beklemişti.
Resûl-i Kibriya Efendimiz, sabahleyin erkenden çadırından çıkınca, Hz. Ebû Eyyûb tekbir getirdi. Peygamber Efendimiz onu elinde kılıç, çadırın yanında görünce, "Yâ Eba Eyyûb!.. Nedir bu hâlin?.." diye sordu.
Bütün gece gözü uyku tutmayan fedakâr sahabî, "Yâ Resûl-allah!.." dedi, "Harbte babasını, kardeşini, kocasını, amcasını, akraba ve taallûkatını kaybeden ve henüz yeni Müslüman olan bu kadından sana bir zarar gelebileceğinden korktum da çadırını bekledim!"640
Resûl-i Kibriya Efendimiz, mübarek tebessümleri arasında, "Allah, seni hayra erdirsin!" diye buyurdu ve arkasından ona şu duayı yaptı:
"Allah'ım!.. Beni koruyarak gecelediği gibi, sen de Ebû Eyyûb'u koru!"641