Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Hicretin 9.Yılı
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="müdavim" data-source="post: 191469" data-attributes="member: 5987"><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkGreen"><strong>BENÎ ESED HEYETİ MEDİNE'DE</strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hicret'in 9. senesi Muharrem ayı idi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Medine'ye gelen heyetlerden biri de, 10 kişilik Benî Esed Kabîlesi heyeti idi. Müslüman olduklarını Resûl-i Ekrem E-fendimize arzettikten sonra, "Yâ Resûlallah!.. Herkes kıtlık ve kuraklık içinde sıkıntıdan kıvranırken, biz kendi rızamızla kalkıp geldik. Başka kabileler gibi seninle harb etmeden Müslüman olduk!" diye konuştular.948</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bu sözleriyle, Peygamber Efendimizin, Müslüman olduklarından dolayı kendilerine minnettar kalması gerektiğini ifade etmek istiyorlardı; bu minnettarlık sebebiyle de bol ihsana mazhar olmayı ümit ediyorlardı. Henüz Müslüman olduklarından ve İslâm'ın engin ruhuna vâkıf bulunmadıklarından dolayı bu tarz bir tavır takındıkları muhakkaktı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hâlbuki, îman etmekle ancak kendilerine fayda temin etmiş oluyorlardı. Bu sayede ebedî hayatlarını mahvolmaktan kurtarmış sayılıyorlardı, iman etmekle Resûl-i Ekrem'in şahsına elbette hiçbir fayda temin etmiş değillerdi. Bu sebeple bu tarz davranışları yersizdi ve İslâm ruhuna uygun değildi. Nazil olan âyet-i kerîme, bunu ortaya koydu:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"(Ey Resulüm!..) İslâm'a girdiklerini senin başına kakıyorlar! Onlara de ki: 'Müslüman oluşunuzu başıma kakmayınız. Doğrusu, sizi îmana hidâyet buyurduğundan Allah sizin başınıza kakar; eğer îmanınızda sâdık kimseler iseniz!"</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Mü'minin vazifesi, kâinatta en büyük ve en yüksek hakikat olan îmanı elde etmiş olmasından dolayı, Cenâb-ı Hakk'a şükür ve hamddır. Bunun dışında îmanına mukabil hiçbir maddî manevî menfaat beklememeli, hattâ kalben arzu etmemelidir. Zîra, îman nîmetine kavuşmanın ve Müslümanlık şerefiyle şereflenmenin karşılığı olarak verilecek mükâfat uhrevîdir. Ancak, o âlemde Cenâb-ı Hakk, fazl ve keremi ile bu eşsiz mükâfatı ihsan eder.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">îman ve Kur'ân'a âit hizmetlerin sevab ve mükâfatları da uhrevîdir, âhirette verilir. Binâenaleyh, hem îman edip Müslüman olan, hem de Kur'ân'a ve İslâmiyete hizmet eden Müslüman, bu hizmetlerinden dolayı dünyevî bir mükâfat ve menfaat beklememelidir. Bekleyip kalben arzu ettiği takdirde dindeki itilâsını kaybetmiş sayılır. İhlasın zâyî olması ise, ibâdetlerin makbuliyet sırrını ortadan kaldırır; Allah korusun, insanı manen müflis duruma sokabilir. Bunun yanında, îman ve Kur'ân'a hizmet eden bir insan, istemediği ve kalben arzu etmediği hâlde maddî bir mükâfata bu hizmetinden dolayı nail olsa, bunu Cenâb-ı Hakk'in kendisine bir ihsanı bilip verenlerin minneti altına girmemelidir; ayrıca, "Bu maddî menfaat ve ücret dinî hizmetimden dolayı veriliyor." hissine de kapılmamalıdır. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: DarkGreen"><strong>TAYY KABÎLESİ PUTHÂNESİNİN YIKTIRILMASI</strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Tayy Kabîlesi, fevkalâde cömertliği dillere destan olan meşhur Hâtem-i Taî'nin kabîlesi idi. Yemen'de otururlardı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hicret'in 8. senesinde Hâtem-i Taî vefat etmiş, kabîle reisliğini oğlu Adiyy üzerine almıştı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Mekke'nin fethinden sonra Arabistan'ın her tarafı putlardan temizlenip puthâneler yıktınlırken, bu kabilenin puthâneleri henüz duruyor ve Füls (Fels) adındaki putları da yıktırılmamış bulunuyordu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Resûl-i Ekrem Efendimiz, Hicret'in 9. yılı Rebiülâhir ayında Hz. Ali'yi Ensâr'ın ileri gelenlerinden 150 kişilik bir kuvvetle Füls'ü yıkmaya gönderdi.950</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hz. Ali, emrindeki mücâhidlerle Tayy Kabîlesi yurduna vardı. Tayy Oğulları, mücâhidlere karşı koydular. Çarpışma meydana geldi. Düşman birçok kayıp verdi. Müslümanlar çarpışmadan galib çıktılar ve birçok esirle bol miktarda ganimet mallan elde ettiler. Bu arada, Tayy Oğulları puthânesi de bir daha onarılmayacak bir şekilde mücâhidler tarafından yıkıldı; putları Füls ise parçalanarak yakıldı.951</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Kabîle reisi Adiyy b. Hâtem, henüz Hz. Ali gelmeden durumu haber almış ve Suriye tarafına kaçmıştı; bu sebeple ele geçirilememişti. Ancak, esirler arasında Hâtem-i Taî'nin Sef-fane adındaki kızı vardı. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="müdavim, post: 191469, member: 5987"] [SIZE="4"][COLOR="DarkSlateGray"][COLOR="DarkGreen"][B]BENÎ ESED HEYETİ MEDİNE'DE[/B][/COLOR] Hicret'in 9. senesi Muharrem ayı idi. Medine'ye gelen heyetlerden biri de, 10 kişilik Benî Esed Kabîlesi heyeti idi. Müslüman olduklarını Resûl-i Ekrem E-fendimize arzettikten sonra, "Yâ Resûlallah!.. Herkes kıtlık ve kuraklık içinde sıkıntıdan kıvranırken, biz kendi rızamızla kalkıp geldik. Başka kabileler gibi seninle harb etmeden Müslüman olduk!" diye konuştular.948 Bu sözleriyle, Peygamber Efendimizin, Müslüman olduklarından dolayı kendilerine minnettar kalması gerektiğini ifade etmek istiyorlardı; bu minnettarlık sebebiyle de bol ihsana mazhar olmayı ümit ediyorlardı. Henüz Müslüman olduklarından ve İslâm'ın engin ruhuna vâkıf bulunmadıklarından dolayı bu tarz bir tavır takındıkları muhakkaktı. Hâlbuki, îman etmekle ancak kendilerine fayda temin etmiş oluyorlardı. Bu sayede ebedî hayatlarını mahvolmaktan kurtarmış sayılıyorlardı, iman etmekle Resûl-i Ekrem'in şahsına elbette hiçbir fayda temin etmiş değillerdi. Bu sebeple bu tarz davranışları yersizdi ve İslâm ruhuna uygun değildi. Nazil olan âyet-i kerîme, bunu ortaya koydu: "(Ey Resulüm!..) İslâm'a girdiklerini senin başına kakıyorlar! Onlara de ki: 'Müslüman oluşunuzu başıma kakmayınız. Doğrusu, sizi îmana hidâyet buyurduğundan Allah sizin başınıza kakar; eğer îmanınızda sâdık kimseler iseniz!" Mü'minin vazifesi, kâinatta en büyük ve en yüksek hakikat olan îmanı elde etmiş olmasından dolayı, Cenâb-ı Hakk'a şükür ve hamddır. Bunun dışında îmanına mukabil hiçbir maddî manevî menfaat beklememeli, hattâ kalben arzu etmemelidir. Zîra, îman nîmetine kavuşmanın ve Müslümanlık şerefiyle şereflenmenin karşılığı olarak verilecek mükâfat uhrevîdir. Ancak, o âlemde Cenâb-ı Hakk, fazl ve keremi ile bu eşsiz mükâfatı ihsan eder. îman ve Kur'ân'a âit hizmetlerin sevab ve mükâfatları da uhrevîdir, âhirette verilir. Binâenaleyh, hem îman edip Müslüman olan, hem de Kur'ân'a ve İslâmiyete hizmet eden Müslüman, bu hizmetlerinden dolayı dünyevî bir mükâfat ve menfaat beklememelidir. Bekleyip kalben arzu ettiği takdirde dindeki itilâsını kaybetmiş sayılır. İhlasın zâyî olması ise, ibâdetlerin makbuliyet sırrını ortadan kaldırır; Allah korusun, insanı manen müflis duruma sokabilir. Bunun yanında, îman ve Kur'ân'a hizmet eden bir insan, istemediği ve kalben arzu etmediği hâlde maddî bir mükâfata bu hizmetinden dolayı nail olsa, bunu Cenâb-ı Hakk'in kendisine bir ihsanı bilip verenlerin minneti altına girmemelidir; ayrıca, "Bu maddî menfaat ve ücret dinî hizmetimden dolayı veriliyor." hissine de kapılmamalıdır. [COLOR="DarkGreen"][B]TAYY KABÎLESİ PUTHÂNESİNİN YIKTIRILMASI[/B][/COLOR] Tayy Kabîlesi, fevkalâde cömertliği dillere destan olan meşhur Hâtem-i Taî'nin kabîlesi idi. Yemen'de otururlardı. Hicret'in 8. senesinde Hâtem-i Taî vefat etmiş, kabîle reisliğini oğlu Adiyy üzerine almıştı. Mekke'nin fethinden sonra Arabistan'ın her tarafı putlardan temizlenip puthâneler yıktınlırken, bu kabilenin puthâneleri henüz duruyor ve Füls (Fels) adındaki putları da yıktırılmamış bulunuyordu. Resûl-i Ekrem Efendimiz, Hicret'in 9. yılı Rebiülâhir ayında Hz. Ali'yi Ensâr'ın ileri gelenlerinden 150 kişilik bir kuvvetle Füls'ü yıkmaya gönderdi.950 Hz. Ali, emrindeki mücâhidlerle Tayy Kabîlesi yurduna vardı. Tayy Oğulları, mücâhidlere karşı koydular. Çarpışma meydana geldi. Düşman birçok kayıp verdi. Müslümanlar çarpışmadan galib çıktılar ve birçok esirle bol miktarda ganimet mallan elde ettiler. Bu arada, Tayy Oğulları puthânesi de bir daha onarılmayacak bir şekilde mücâhidler tarafından yıkıldı; putları Füls ise parçalanarak yakıldı.951 Kabîle reisi Adiyy b. Hâtem, henüz Hz. Ali gelmeden durumu haber almış ve Suriye tarafına kaçmıştı; bu sebeple ele geçirilememişti. Ancak, esirler arasında Hâtem-i Taî'nin Sef-fane adındaki kızı vardı. [/COLOR][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Hicretin 9.Yılı
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst