Bir Yasak Daha...
Ka'b (r.a.) ve iki sahabînin tutuldukları imtihan, çilelerinin 40. günü bittikten sonra daha da şiddetlendi. Resûli Ekrem Efendimiz, onlara şu haberi gönderdi:
"Bundan böyle hanımlarına da asla yakışmayacaklardır!"
Bu emri alan Hz. Ka'b, hanımına, "Bu hususta Allah'ın hükmü gelinceye kadar, git, babanın evinde otur, kal!" diye emretti.1067
Gerçekten, Ka'b b. Mâlik ile diğer iki sahabî Mürare b. Rebi ve Hilâl b. Ümeyye, çok çetin imtihanlara tâbi tutuluyorlardı ve bu imtihanlarla Allah'a ve Resulüne karşı olan sadâkatlerinin derecesi ölçülüyordu. Görüldüğü gibi, onlar da kendilerine yakışan sadâkati göstermekte asla tereddüt göstermiyorlardı.
Sahabî Kadındaki Feraset
Üç kişiden biri olan Hilâl b. Ümeyye, hizmetini kendisini göremeyecek kadar yaşlıydı. Bu muameleye mâruz kalışından dolayı durmadan ağlıyordu. Yemiyor, içmiyordu. İçtiği bir yudum su veya birazcık süt idi.
Kendisine bu emir tebliğ edilince, hanımı, çıkıp, Hz. Resûlullah'ın huzuruna geldi.
"Yâ Resûlallah!.." dedi, "Hilâl b. Ümeyye, kendi işini göremeyecek kadar yaşlanmış bir ihtiyardır. Hizmet edecek kimsesi de yoktur. Acaba, sâdece ona hizmette bulunmama müsaade eder misiniz?"
Resûli Ekrem Efendimiz, "Kendine yaklaştırmamak şartıyla, hizmet edebilirsin." buyurdu.1068
Kadın sahabî, "Yâ Resûlallah!.." dedi, "Vallahi, onun ne bana, ne de hiçbir şeye doğru kımıldayacak hâli var! Vallahi, bu muameleye mâruz kalışından beri de durmadan ağlıyor; gözlerini kaybedeceğinden korkuyorum!"
BEKLENEN HÜKÜM
Nihayet, bu üç sahabînin çektikleri çilenin 50. günü tamamlanmıştı. Cenâbı Hakk, Resulüne onlar hakkındaki hükmünü göndererek şöyle buyurdu:
"Geri bırakılan üç kişiyi de Allah bağışladı! Çünkü, o derece bunalmışlardı ki, yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları da kendilerini sıkmıştı ve Allah'tan kurtuluşun ancak Allah'a sığınmakla olduğunu anlamışlardı. Bundan sonra Allah, onları, tevbekâr olmaya muvaffak kılıp tevbelerini kabul buyurdu, şüphesiz ki Allah, tevbeleri çok çok kabul edicidir, çok merhametlidir."1070