Kýrýk Testi
Well-known member
Hz. Peygambere (a.s.m.) ilk vahyin geldiği mağaranın bulunduğu dağdır. Mekke’nin kuzey doğusunda Kâbe’ye yaklaşık 5 km uzaklıktadır. İnsanlara en doğru yolu gösteren vahiy nurunun bu dağdaki mağaraya inmiş olmasından dolayı Cebel-i Nur (Nur Dağı) adıyla da bilinir.
Hz. Peygamber (a.s.m.) peygamberliğin ilk müjdeleri olan sadık rüyalar gördüğü altı ay içerisinde yalnız kalmak istiyor ve bu mağaraya çekiliyordu. 610 yılının Kadir gecesinde, Hz. Peygamber (a.s.m.) 40 yaşındayken Hz. Cebrâil (a.s.) kendi suretinde göründü ve Kur’ân-ı Kerimin ilk ayetlerini getirdi.
Hira Dağı, çevresindeki diğer dağlardan daha dik ve yüksektir. Çıplak ve kaygan kayalardan meydana gelen sivri tepesiyle uzak mesafelerden dahi kolaylıkla fark edilir.
Vahyin ilk kez indiği mağara içindeki boşluk, bir kişinin başı tavana değmeyecek şekilde ayakta durabileceği kadar yükseklikte ve yere uzanabileceği kadar genişlik ve uzunluktadır. Dağda bu mağaradan başka mağara yoktur.
Rivayetlere göre inşikâku’l-kamer (ayın Hz. Peygamberin mu’cizesiyle ortadan ikiye ayrılması) hadisesinde ayın bir parçası Hira Dağının bir tarafında, diğeri öbür tarafında görülmüştür.
Hira Dağının etekleri bugün büyük bir yerleşim merkezi hâlini almıştır. Mekke’den Taif’e giden ikinci yol bu dağın önünden geçer.
Üstad Bediüzzaman, Risale-i Nur’un birkaç yerinde Hz. Peygamber (a.s.m.) ve Hz. Ebu Bekir’in (r.a.) hicret esnasında ilk kez Hira Dağında saklandıklarından bahseder. Örümcek ve güvercinin kapısında yuva yaptığı mağarayı Hira Dağındaki mağara olarak ifade eder. Daha çok bilinen ise, bu mağaranın Sevr Dağındaki mağara olduğudur. Fakat, Kadı İyaz ve Aliyy-i Karî de Üstad Bediüzzamanın yazdığı şekilde olayı kaydetmişlerdir. Nesim-ür Riyad’ın yazarı Sihab-ül Hafacî ise rivâyeti İmam-ı Suyutî’ye dayandırarak der: “Suyutî Hazretleri de bunun senedini vermemiştir. Amma herhalde Resul-i Ekrem (a.s.m.) Hicret için Mekke’den ilk çıktığı gece, henüz Sevr Dağına gitmeden önce bu dağa, sonra da Sevr Dağına çıkmıştır.”
Ayrıca, Abdülkadir-i Geylânî (k.s.) el-Gunye adlı eserinde, rivayeti Hz. Ebu Bekir’e (r.a.) dayanan bir hadisten bahsederken, Hicret için Hira Dağına yöneldiklerini belirtmiştir. (Kaynak: Risale-i Nur’un Kudsî Kaynakları –Envar Neşriyat; Abdülkadir Badıllı)
Hz. Peygamber (a.s.m.) peygamberliğin ilk müjdeleri olan sadık rüyalar gördüğü altı ay içerisinde yalnız kalmak istiyor ve bu mağaraya çekiliyordu. 610 yılının Kadir gecesinde, Hz. Peygamber (a.s.m.) 40 yaşındayken Hz. Cebrâil (a.s.) kendi suretinde göründü ve Kur’ân-ı Kerimin ilk ayetlerini getirdi.
Hira Dağı, çevresindeki diğer dağlardan daha dik ve yüksektir. Çıplak ve kaygan kayalardan meydana gelen sivri tepesiyle uzak mesafelerden dahi kolaylıkla fark edilir.
Vahyin ilk kez indiği mağara içindeki boşluk, bir kişinin başı tavana değmeyecek şekilde ayakta durabileceği kadar yükseklikte ve yere uzanabileceği kadar genişlik ve uzunluktadır. Dağda bu mağaradan başka mağara yoktur.
Rivayetlere göre inşikâku’l-kamer (ayın Hz. Peygamberin mu’cizesiyle ortadan ikiye ayrılması) hadisesinde ayın bir parçası Hira Dağının bir tarafında, diğeri öbür tarafında görülmüştür.
Hira Dağının etekleri bugün büyük bir yerleşim merkezi hâlini almıştır. Mekke’den Taif’e giden ikinci yol bu dağın önünden geçer.
Üstad Bediüzzaman, Risale-i Nur’un birkaç yerinde Hz. Peygamber (a.s.m.) ve Hz. Ebu Bekir’in (r.a.) hicret esnasında ilk kez Hira Dağında saklandıklarından bahseder. Örümcek ve güvercinin kapısında yuva yaptığı mağarayı Hira Dağındaki mağara olarak ifade eder. Daha çok bilinen ise, bu mağaranın Sevr Dağındaki mağara olduğudur. Fakat, Kadı İyaz ve Aliyy-i Karî de Üstad Bediüzzamanın yazdığı şekilde olayı kaydetmişlerdir. Nesim-ür Riyad’ın yazarı Sihab-ül Hafacî ise rivâyeti İmam-ı Suyutî’ye dayandırarak der: “Suyutî Hazretleri de bunun senedini vermemiştir. Amma herhalde Resul-i Ekrem (a.s.m.) Hicret için Mekke’den ilk çıktığı gece, henüz Sevr Dağına gitmeden önce bu dağa, sonra da Sevr Dağına çıkmıştır.”
Ayrıca, Abdülkadir-i Geylânî (k.s.) el-Gunye adlı eserinde, rivayeti Hz. Ebu Bekir’e (r.a.) dayanan bir hadisten bahsederken, Hicret için Hira Dağına yöneldiklerini belirtmiştir. (Kaynak: Risale-i Nur’un Kudsî Kaynakları –Envar Neşriyat; Abdülkadir Badıllı)