C- Bu Doneler Işığında Bir Değer-lendirme
1- Risale-i Nur’da Cemiyet
Bazen örfi anlamında “toplum” karşılığı olarak kullanılmıştır. (Cemiyetin imanını selamette görürsem...)
Istılahi olarak da XIX. Yüzyılın ortalarından itibaren İslam dünyasında ve özellikle Osmanlı Devleti’nde ilmi, sosyal ve siyasi amaçla kurulan teşekküller anlamında kullanılmıştır. (İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti)
Fakat daha ziyade Ceza Kanununun 163. maddesinde geçen “siyasi ve gizli cemiyet” teşkil edilmediğini ve hizmet tarzını ifade etmek için kullanılmıştır.
2- Risale-i Nur’da cemaat
Lügavi ve örfi anlamlarında pek kullanılmamaktadır. Istılahi dört veya beş anlamından özellikle şu iki anlamında kullanılmaktadır.
1- Müslümanların din kardeşliği esasında dayalı olarak gerçekleştirdikleri ve katılmak zorunda oldukları birlik, beraberlik.
2- Müslümanların büyük çoğunluğu.
Tam bu noktada çok enteresan bir durumu burada ifade edelim. Risale-i Nur’da “Nur Cemaati” veya “Risale-i Nur Cemaati” diye bir tabire biz rastlayamadık. Halbuki “Risale-i Nur dairesindeki şakirtler”, Risale-i Nur’un Şahs-ı Manevisi, “Nur Talebeleri”, “Risale-i Nur Şakirtleri”, “Risale-i Nur Mesleği”, “Risale-i Nur Hizmeti” gibi tabirler sıkça kullanılmıştır.
“Nur Cemaati” tabiri kullanılmadığı halde, İslam Cemaati tabiri kullanılmıştır. “Umum ehl-i iman dahil oldukları ve üç yüz milyondan ziyade efradı bulunan bir mukaddes Cemaat-i İslamiyeden başka mabeynimizde medar-ı bahs olmadığını...” (Şualar, s.238)
Böyle olmakla beraber Risale-i Nur’dan yaptığımız yukarıdaki iktibaslardan başka Şualar, 305. sayfada “Evet biz bir cemaatiz” ifadesiyle Nurculuğun bir cemaat hizmeti olduğu açıkça ve ısrarla vurgulanmaktadır.
Risale-i Nur’da “Nur Cemaati” tabiri geçmediği halde “cemaat-i islamiye” tabiri geçmesi ve “Evet biz bir cemaatiz” denmesi bizi şu sonuca götürüyor. Üstad cemaatten bahsederken “Umum ehl-i iman dahil oldukları ve üç yüz milyondan ziyade efradı bulunan bir mukaddes cemaat-i İslamiye”yi kastediyor. Keza “öyle bir cemiyetimiz var ki, her asırda üç yüz elli milyon dahil mensupları var.” Derken de aynı noktaya parmak basıyor.
Yani Üstad cemaat derken, tarihi mis-yonuna uygun olarak, bütün Müslümanları anlıyor ve adeta Alem-i İslam adına konuşarak asır imamlığını izhar ediyor.
Risale-i Nur’da hep cemaat için tahşidat yapılıp “Evet biz bir cemiyetiz” denirken, bir defada olsa “Evet biz bir cemiyetiz. Ve öyle bir cemiyetimiz var ki her asırda üç yüz elli milyon dahil mensupları var...” ifadesi acaba neden kullanılıyor? Kolayca anlaşılacağı gibi Üstad burada “cemiyeti” ıstılahi gerçek manasında değil, topluluk demek olan lügat manasında ele alıyor ve cemaat için kullanıldığı ifadeyi burada da kullanıp bütün Müslümanları bu topluluğa dahil ediyor.15 Nitekim paragrafın iki üstünde bu konuya “medar-ı hayrettir ki, bu defa da yine bir cemiyet vehmini tekrar ileri sürüyorlar” şeklinde başlanması bu görüşü teyit ettiği gibi ayrıca ısrarlı cemiyetçilik ithamlarına karşı bir tepki alarak “evet biz bir cemiyetiz” fakat sizin söylediğiniz değil bizim anladığımız cihetle deriyor.
3- Cemiyetçilik Yerine Cemaat tercihi konjonktürel midir? Sorusu akla gelmektedir. Zira Üstadın biz bir cemaatiz, cemiyetçilikle işimiz yok, beyanları daha ziyade 1935 yılında Eskişehir’de başlayıp Denizli ve Afyon’da devam eden mahkemeler safahatında savcılıkça kendisine yapılan ithamlara cevap sadedinde görülmektedir. Bu beyanların sıkça tekrarlanması belki bu uzayıp giden mahkemeler sebebiyledir. Fakat bu tercihin ve bunun ifadesinin esas itibariyle hizmet anlayışıyla ilgili olduğundan şüphe yoktur. Çünkü “Onun için hakiki Nur Şakirtleri çekinme-yerek Kur’an hakikatlerine karşı kudsi alakalarını ve uhrevi kardeşlerine karşı sarsılmaz irtibatlarını izhar ediyorlar. O uhuvvet sebebiyle gelen her bir cezayı memnuniyetle kabul ettiklerinden, mahkeme-i adilenizde hakikat-i hali olduğu gibi itiraf ediyorlar. Hile ile dalkavukluk ile ve yalanlarla kendilerini müdafaaya tenezzül etmiyorlar.” İfadesi bunu açıkça gösterdiği gibi bu müdafaa ve beyanlarının Külli-yata ve Şualar gibi temel esere alınması da artık savunma, değil hizmetin ve prensiplerinin öğretilmesi gayesine matuftur.
Özet olarak; Üstadın cemaat ve cemiyetle ilgili beyanlarından şu formülleri çıkarabiliriz;
Biz bir cemiyet değiliz.
Ne Osmanlı dönemindeki gibi ilmi, içtimai, siyasi bir teşekkül,
Ne Cumhuriyet dönemindeki dini, hayri, bedii, ilmi bir dernek,
Ne Cumhuriyet dönemindeki yasalda olsa siyasi bir dernek,
Ne de TCK 163. maddeki yasak ve gizli bir cemiyet değiliz.
Ve hizmet tarzımızın esasında cemiyetçilik yoktur.
Biz bir cemaatiz
Bu cemaat bütün ehl-i iman’dan müteşekkildir.
Bu cemaat iç içe girmiş daireler halindedir.
Nur hizmeti bu dairelerden biridir.
“Risale-i Nur dairesindeki şakirtler”de mütedahil dairelerden oluşur.
Ve hizmetimizin tarzı cemaat hizmetidir.